Başbakan Ahmet Davutoğlu, AB Konseyindeki AB-Türkiye Zirvesi’nin açılışında bir konuşma yaptı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile geçen hafta telefonda görüştüklerini ve ortak sonuçlar üzerinde anlaştıklarını belirten Davutoğlu, “Bu, doğru zamanda gerçekleşen ve bütün liderler için bir şans olan bir toplantıdır” dedi.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin Suriye sınırında olan gelişmelerin, göç ve güvenlik konularını etkilediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Bu perspektiflerden hareketle hepimizin burada toplanması çok büyük fırsattır. Ankara’dan çok açık ve net bir mesaj vermek istiyorum, biz bir Avrupa halkıyız. Kıtanın kaderi hepimizin kaderidir, hepimizin ortak konusudur. Türkiye bu konuda elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır. Sadece göçmen krizine cevap vermenin ötesinde, bütün krizlere karşı durmaya hazırdır. Bizler Avrupa ailesinin bir üyesi olmak istiyoruz. Bir aile mensubu olarak da sizleri temin ederim ki Türkiye aileye daima olumlu bir katkı da bulunacaktır. Avrupa’nın başarısına katkıda bulunacaktır.”
“HERKES İÇİN BİR ÜMİT”
Zirve toplantısını yalnızca AB üyesi ülkeler ve Türkiye’nin değil Avrupa’nın komşularının da izleyeceğini dile getiren Davutoğlu, komşu ülkelerin de radikalleşme, bölünme ve parçalanmadan etkilendiğini, onların da kendileri için daha iyi bir gelecek planladığını, bu toplantının herkes için bir ümit oluşturduğunu söyledi.
Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin başlamasının Suriye’de, İsrail’de, Filistin’de de kutlandığını hatırlatan Davutoğlu, “Türkiye’nin AB’ye üye olmasıyla bu ülkelerin de AB’ye komşu olacaklarını” düşündüğünü, onlar için de bunun artı bir değer olduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu, “Bugün ortak kıtamızdaki ve çevredeki halklar için iyi, ümitli haberlere ihtiyacımız var çünkü sürekli kötü, olumsuz haberler alıyoruz” dedi.
HOLLANDE’A ÖZEL TEŞEKKÜR
Başbakan Davutoğlu, zirvede sadece göç konusunun ele alınmayacağını, birleşik Avrupa idealinin yeniden canlandırılması için neler yapılabileceğinin, ekonomik ve jeopolitik sorunlarla nasıl başa çıkılacağının gündeme geleceğini vurgulayarak toplantının düzenlenmesinde emeği bulunanlara teşekkür etti.
Ülkesinin içinde bulunduğu zor günlere ve yarın Paris’te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı başlayacak olmasına rağmen zirveye katılan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’a teşekkürlerini ileten Davutoğlu, “Bu bize şunu gösteriyor, sizler, hepiniz, bir aile olarak Türkiye’yi de ailenin bir mensubu olarak görüyorsunuz ve Türkiye’nin geleceğine dikkatle bakıyorsunuz” ifadesini kullandı.
“YÜZDE 49.5 OY ALMIŞ BİR PARTİNİN BAŞKANI OLARAK…”
1 Kasım seçimlerinin ardından ilk kez başbakan olarak Brüksel’de bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, “Karşınızda yüzde 49,9 oy almış bir partinin başbakanı olarak bulunuyorum. Dün TBMM’deydim, büyük bir gururla söylüyorum, çevremizdeki bütün olaylara rağmen Türkiye’de çok dinamik bir demokrasi, temsil gücü çok yüksek bir parlamento, gelecek dört yıl boyunca ülkeyi yönetecek çok etkin bir hükümet var” dedi.
Davutoğlu, gelecek hafta üç aylık, altı aylık ve bir yıllık programlarını ve çeşitli reform paketlerini açıklayacaklarını belirterek, adli sistemin daha etkin ve bağımsız işleyebilmesini sağlamak amacıyla yeni bir adalet reformundan bahsedeceğini bildirdi.
“AB İLE TÜRKİYE ARASINDA YEPYENİ BİR SAYFA”
Aynı toplantıda aralarında üçüncü havaalanının da olduğu büyük altyapı projeleriyle ilgili çalışma takvimini de açıklayacağını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Yılda 150 milyon yolcu kapasiteli üçüncü havaalanı, dünyanın en büyüklerinden birisi olacak. Bu bile tek başına Türk ekonomisinin ne kadar canlı olduğunu ve geleceğe yönelik olduğunu göstermeye yeter. Dolayısıyla bu metin konusunda anlaşmaya vardıktan sonra katılım sürecimizin canlanacağına inanıyorum. Çok üst düzeyde ekonomi, enerji ve siyaset diyaloğu olacağına inanıyorum. Bu toplantının yılda iki defa yapılması da AB-Türkiye ilişkilerinde yepyeni bir sayfa açılması demektir.”
Toplantı, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı devam etti. Başbakan Davutoğlu, toplantı başlamadan önce salonda bulunan liderler ile ayaküstü sohbet etti.
“BUGÜN TARİHİ BİR GÜN”
Davutoğlu öncesinde ise Avrupa Birliği Konseyi binası önünde, gazetecilere açıklamada bulundu. Davutoğlu, açıklamasında, bugünün tarihi bir gün olduğunu ifade ederek, “Avrupa Birliği ile çok önemli bir görüşme yapacağız. 29 ülkenin Devlet Başkanı buraya gelecek. Bugün tarihi bir gün ve AB’ye giriş süreci dahil, Türkiye ile ilişkiler daha da canlanacak” diye konuştu.
“AVRUPA HEPİMİZİN ORTAK EVİDİR”
Görüşmelerde, Avrupa içi ve çevresindeki konuların ele alınacağını aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Dün bildiğiniz üzere, yeni hükümetimiz kurulduktan sonra programımızı imzaladım ve yarın güven oylaması yapılacak. Bugün AB liderleriyle birlikte kıtamızın geleceği için ekonomik krizleri konuşacağız ve aynı zamanda coğrafi, jeopolitik sorunları ele alacağız. Bunların içerisinde tabii ki göç konusu da var. Bu aslında yeni bir başlangıç değil uzun süredir devam eden bir sürecin tekrar canlandırılması. Avrupa hepimizin ortak evidir.”
Davutoğlu’nun, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile görüşmesi TSİ 16.35’te başladı.
Türkiye-AB Zirvesine katılmak üzere Brüksel’e gelen Başbakan Davutoğlu, görüşmelerin ve zirvenin gerçekleştirileceği Avrupa Konseyi binasına geçti.
Davutoğlu’nun, Tusk ve Juncker ile görüşmesi basına kapalı gerçekleşti. Görüşme 25 dakika sürdü.
“TÜRKİYE SADECE GÖÇMEN KRİZİ DEĞİL, TÜM KRİZLERE KARŞI DURMAYA HAZIRDIR”
AB-Türkiye zirvesinin başlangıcında bir konuşma yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, özetle şunları söyledi:
“Ortak duruş için doğru zaman. Bu toplantı hepimiz için umut oluşturuyor. Dayanışma içinde olmamız lazım. Bugün sadece göç konusunda konuşmayacağız. Birleşik Avrupa idealine nasıl ivme kazandıracağız, bunu konuşacağız. Dün TBMM’deydim. Çok etkin bir hükümet var. Dün hükümet programımızı sundum, bugün Brüksel’deyim. Yarın güvenoyu olacağız. Ortak güveni güçlendirmek için buradayız. Katılım sürecinin canlanacağına inanıyorum. Biz bir Avrupa halkıyız. Kıtanın kaderi hepimizin kaderidir. Türkiye sadece göçmen krizi değil, tüm krizlere karşı durmaya hazırdır.”