Şimşek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, taşeron işçilerin kadroya alınmasına ilişkin çalışmaların durumu hakkında bilgi verdi.
Taşeron işçiler konusunda Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısı yaptıklarını hatırlatan Şimşek, buna ilişkin çalışmaların son hızla devam ettiğini söyledi.
Çalışmaların tamamlanmaması nedeniyle bir tarih vermenin zor olduğunu belirten Şimşek, ancak buna ilişkin bir yol haritasının bulunduğunu ifade etti. Şimşek, şu görüşlere yer verdi:
“Daha önce zaten asgari ücretliler ile taşeron işçilerin durumu ciddi şekilde iyileştirildi. Şimdi bir kısmında da toplu sözleşme var, orada da ayrı bir süreç işliyor. Daha önce net olarak ‘asıl işte çalışanları bir şekilde kamuda istihdam edeceğiz’ dedik ama istihdam şeklini söylemedik. O konuya ilişkin nihai kararların verilmesi lazım. İnanıyorum ki yakın dönemde bunlar da sonuçlandırılır. Bizim bir eylem planımız var, bu eylem planında buna ilişkin düzenlemeleri 21 Mart’a kadar Meclise göndereceğimiz ifade edilmiş, ona yönelik çalışmalarımızda da mesafe kat ettik. İnanıyorum ki zamanında o düzenleme gönderilir.”
Bugüne kadar bütün vaatlerine sadık kaldıklarına dikkati çeken Şimşek, “Cumhuriyet tarihinde böyle bir hükümet var mı bilmiyorum, yani ilk 3 ayda vaatlerinin neredeyse tamamını yerine getirecek şekilde adım atan bir hükümet bilmiyorum” şeklinde konuştu.
Şimşek, muhalefetin Meclis çalışmaları sırasındaki yaklaşımına ilişkin bir soruya karşılık, vatandaşların kendilerini kavga etmek için değil, “memleketin sorunlarını çözmek” için seçtiğini söyledi.
Şimşek, “Biz memleketin bütçesini hemen aralık ayında çıkartalım dedik, ‘yok’ dediler. Maalesef imkansızı gösterdiler, ‘şimdi bakın kardeşim bunca reform var, vize muafiyeti gelecek Türkiye’ye AB için reformlar lazım destek verecek misiniz?’ dedik, ‘veririz’ dediler. Hadi verin. Halkımız muhalefetin bu yaklaşımını görüyor, orada kavga ile gürültüyle bir yere varılamayacağı ortada. Yıllardır aynı geleneği sürdürüyorlar, hiç sonuç da alınmadı. Aslında iç tüzük değiştirilmeli ama iç tüzük değiştirilene kadar süreç bu şekilde gidecek” değerlendirmesinde bulundu.
İş gücü piyasasına yönelik özel istihdam büroları, esnek çalışma gibi reformların çok önemli olduğunu ve bunların birçok ülkede uygulandığına işaret eden Şimşek, “Ben karşı duranları anlamakta zorluk çekiyorum. İşsizlerin tek sahibi var o da hükümet. Onların daha çok istihdamını artırmak lazım” dedi. Şimşek, istihdamı artırmanın yolunun dünyanın en iyi uygulamalarına paralel, iş gücü piyasasını esnek hale getirmek olduğunu ifade etti.
Katılım bankalarının payı artırılacak
Halk Katılım’ın kuruluşunun neden geciktiğinin sorulması üzerine Şimşek, “Halk Bankası aslında hızlı bir başlangıç yapmıştı sonra anladığım kadarıyla şöyle bir tartışma yaşanmış; ‘bunu Halk Bankası mı kursun yoksa Halk Bankasının dışında Hazine mi kursun’ şeklinde bir mülahazadan dolayı o gecikmiş. Şimdi tekrar o süreci hızlandırıyoruz” dedi.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün, Vakıfbank’taki hisselerinin Vakıf Katılım’a ne zaman devredileceği yönünde soru üzerine, ilgili bakan ve kuruluşlarla bir araya geleceklerini, bu konuyu da çözmeye yönelik olarak yeni bir yol haritası ve model belirleyeceklerini bildirdi.
Katılım bankalarının sektördeki payının artırılmasının sağlıklı bir yaklaşım olduğu kanısını taşıdıklarını vurgulayan Şimşek, bunun ayrı bir kaynak alanı olduğunu, bu konuda da ciddi bir arz ve talebin bulunduğunu söyledi.
Sistemde şu anda katılım bankalarının payının yüzde 5 civarında olduğuna dikkati çeken Şimşek, “Cumhurbaşkanımız önümüze uzun vadede yüzde 25 gibi bir hedef koydu ama biz orta vadede en az yüzde 15’e çıkartılması için gereken adımları atacağız” şeklinde konuştu
Bankacılık sektörünün karlılıkları
Bankacılık sektöründeki karlılıklarda görülen düşüşe ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, sektörün öz sermaye karlılıklarının yüzde 20’lerden yüzde 10-11’lere gerilediğini ifade etti.
Şimşek, “Zaten şu anda kredi verme yerine siz para toplayıp Hazineye verseniz yüzde 11 kazanıyorsunuz, hiç bir risk yok. Halbuki kredi vermek için şube lazım, elaman lazım. Kredilerin bir kısmı batıyor onun getirdiği yükler var” ifadelerini kullandı.
Bankacılık sisteminin sağlıklı işlemesinin hem ülke lehine hem de makroekonomik istikrar için önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, karların düşüşünde bazı düzenlemelerin etkili olduğunu belirtti. Şimşek, genel anlamda tüketici kredilerindeki artışın sınırlandırılmasının esas belirleyici olduğunu ifade ederek, “Çünkü buradaki kar marjı yüksek seviyede” dedi.
Türkiye 2001 krizi sonrasında milli gelirinin neredeyse üçte birine yakınını bankaların rehabilitasyonu, sermayesinin güçlendirilmesi, kurtarılması için harcadığını anlatan Şimşek, 2008-2009 küresel finans krizinde dünyanın her tarafında bankalar batarken, Türkiye’de vatandaşın hiçbir kuruşunun banka kurtarmaya harcanmadığını vurguladı.
Şimşek, “Sistemdeki bütün unsurları, rasyonel zeminde tartışmamız lazım” görüşüne yer verdi.