MHP lideri Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, MHP’yi şiddet yanlısı olarak göstermenin ayıplı ve ahlaksız bir suçlama olduğunu, bu tuzağa düşmeyeceklerini ve oyuna gelmeyeceklerini söyledi. Bahçeli, “Bazı gazeteci ve siyasetçilere yönelik son zamanlarda vasat bulan saldırılarla Milliyetçi-Ülkücü Hareket arasında bağ kurmak zorba ve zorlama bir isnattır. Tarafı olmadığımız bir saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyon taktiğidir. Biz bu tip basit ve bayağı taktiklerin iç yüzünü, arka plandaki sinsi kurguları, masa başında yapılan kanlı planların sahaya taşıma arayışlarını 12 Eylül öncesinden beri tanır ve hafızalarımızda saklı tutarız. Hiç kimse şiddet ihalesini üstümüze yıkmaya çalışmasın. Bunu aklından dahi geçirmesin. Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler veya sudan sebeplerle ve kişisel anlaşmazlıklarla husumet çemberine sıkışanlar, tavsiyem odur ki, suç ve suçluyu uzaklarda araştırmasınlar. Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması, sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip ‘bana saldırdılar’ çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır. Film setlerinde görülebilecek bu numaralar eskimiş, alıcısı da kalmamıştır” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN BEKA VE BİRLİK NİŞANESİYİZ’
Bahçeli, söz konusu olayın ABD’deki Başkanlık makamının devir-teslim dönemine isabet eden bir süreçte gerçekleştiğine dikkat çekerek, “Serok Ahmet’in telaşla harekete geçmesi, bu şahsın propaganda makinesi haline gelen sözde gazetenin istismarla yoğrulmuş haberleri, üstelik malum saldırıların gerçekleşme zamanlaması dikkatle analiz edilmesi gereken bir kurguya delalettir. Cumhur İttifakı, milli birlik ve iç huzur ortamını baltalamayı düşünenleri şaşkına çevirmiştir. Biz milletimiz ve ülkemiz için huzur istiyoruz, dirlik istiyoruz, refah istiyoruz, istikrar istiyoruz, barış ve kardeşlik diliyoruz. Bir yanda bunları isteyip dilerken bir başka zeminde şiddeti körüklediğimizi iddia edenler sefil birer yalancıdır. Serok Ahmet yalancıdır, yandan çarklıdır. Kemal Kılıçdaroğlu fren tutmamış yalan bataklığına çakılmıştır. İP’in başkanı yalanı maske olarak takalı zaten çok olmuştur. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in şiddetle işi yoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Türkiye’nin diriliş ve yükseliş ümidi, beka ve birlik nişanesiyiz” diye konuştu.
‘HDP’NİN KAPATILMASI ADALETE AYKIRI DEĞİLDİR’
Bahçeli, HDP’nin Esenyurt ilçe binasındaki görüntülerin malumun bir kez daha ilanı ve ifşası olduğuna dikkat çekerek, “YPG’nin iğrenç afişlerini asmak, PKK’nın kirli flamalarını sallamak, bebek katilinin kanlı posterlerini taşıyıp parti görünümlü örgüt binalarında mahfuz tutmak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır? HDP’yi savunmak Türkiye’nin egemenlik haklarını yok saymaktır. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmak adaleti ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır. Asıl demokrasi düşmanı, asıl özgürlük düşmanı, asıl insanlık düşmanı Mehmetlerimize kurşun sıkanlarla kolkola girenler, polislerimize pusu kuranlarla yanak yanağa verenlerdir. HDP demek PKK demektir. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame tahlil ve tetkik edildiğinde, HDP’nin kapatılması hususunda somut delil ve belgeler bütünüyle görülebilecektir. Sırf bu iddianameye bakan bir hukuk insanı bile HDP’nin kapatılmasıyla ilgili akut bir ihtiyaç olan soruşturmayı açabilecektir. Şiddeti ve terörü siyasal bir araç olarak kullanan ve anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti ve şiddet kullanmaya dayalı faaliyetleri savunan siyasi partilerin bu çerçevenin dışında tutulması hukuk devletinin vazgeçilmez gereğidir. İşlenen fiillerin ve sonuçlarının ağırlığı dikkate alındığında, HDP’nin kapatılması adalete, hakkaniyete ve milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti çadır devleti değildir” ifadesini kullandı.
‘MİLİTAN ARAYANLAR, PKK HAYRANI İL BAŞKANLARINA BAKSIN’
Bahçeli, ‘hukuk’ ve’ adalet’in devletin sözü, hükmü ve varoluşunun meşru gücü olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Devleti devlet yapan hangi değerler varsa karşı saldırıya ve suikasta uğramaktadır. CHP, HDP, İP ve diğerlerinin bu saldırganlığa refakat ettiği, hatta yardım ve yataklıkta bulunduğu hazin ve hüsran verici bir gerçektir. CHP’ye göre terörist Demirtaş serbest bırakılmalıdır. İYİ Parti’ye göre de terörist Demirtaş özgürlüğüne kavuşmalıdır. Kanaatimiz odur ki, teröriste ‘terörist’ diyemeyen işlenmiş suçlara potansiyel ortaktır. MHP’ye şiddet yaftası vurmak için kuyruğa girenler, teröristlere ‘cici çocuk’ muamelesi yapacak kadar gayri milliliğe savrulmuşlardır. Sorarım sizlere; bu reva mıdır? Bu hak mıdır? Bunun neresi siyasetle bağdaşmaktadır? CHP yönetimi teröristlerle değil, valilerle, kaymakamlarla, rektörlerle, uzman çavuşlarla, başçavuşlarla uğraşmaktadır. Şu utanmazlığa bakınız ki, bu şerefli meslek mensuplarının hepsine birden ‘militan’ iftirası atıyorlar. Kahramana ‘militan’ demek vatan hainlerine mihmandarlıktır. CHP yönetimi militan arıyorsa, Boğaziçi Üniversitesi’nde terör örgütleriyle eylem birlikteliği yapan DHKP-C ve PKK hayranı il başkanlarına bakacaklar. CHP yönetimi militan arıyorsa, şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın katilini morgdan alan milletvekillerine kafa yoracaklar. CHP yönetimi, ısrarla militan görmek istiyorsa, bir boy aynasının karşısına geçip lekeli suretlerini titizlikle inceleyecekler.”
‘ŞUŞA’YA OKUL PROJEMİZ UYGUN BULUNDU’
Bahçeli, 16 Ocak’ta sosyal medya hesabından, “Şayet Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın müsaadeleri olursa, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev de uygun bulursa, bizatihi talimatımla Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından Şuşa’da 9 derslik bir okulun yapılması hedefimizdir” açıklamasında bulunduğunu hatırlatarak, “Bu okulun isminin Şuşa doğumlu ve Azerbaycan Ulusal Marşı’nın bestecisi Merhum Üzeyir Hacıbeyli olacağını, temelinin de 30 Ocak 2021 tarihinde atabileceğini söylemiştim. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in karşılıklı mutabakat ve onaylarıyla Şuşa’ya okul yapma projemiz uygun bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanlarımıza duyarlılıklarından dolayı yürekten teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Süreç ve projenin her aşaması Sayın Cumhurbaşkanlarımıza bilgi olarak takdim edilecektir. Şuşa’da yapacağımız okul tamamlanır tamamlanmaz Azerbaycan Cumhuriyeti’ne de anında teslim edilecektir” diye konuştu.