Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatının (UCLG-MEWA), Nilüfer Belediyesinin ev sahipliğinde Bursa’da düzenlediği ve iki gün sürecek ‘UCLG-MEWA Yerel Yönetişim Komitesi Toplantısı’ başladı. UCLG-MEWA Genel Sekreteri Mehmet Duman, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, dünyada gün geçtikçe yönetim alanında yenilikler ortaya çıktığını söyledi.
Duman, halkların yerel yönetimlerden beklentilerinin değiştiğini ve yönetimde daha fazla söz sahibi olmayı istediklerini ifade ederek, ‘Bu durum ancak yönetişim ile sağlanabilir. Yönetişim kavramıyla 1989 yılında Dünya Bankasının yayımladığı bir raporla tanıştık. Daha sonra İktisadi İşbirliği ve Geliştirme Teşkilatı (OICD) ve Birleşmiş Milletler bu kavramı sıkça kullanmaya başladı’ diye konuştu.
Türkiye’de ve civar bölgede bu kavramın yeterince yerleşmediğine işaret eden Duman, şöyle devam etti:
‘Bu kavramın tanımlamalarında hala sıkıntılar çekiyoruz. UCLG-MEWA olarak kentlerin ortak akılla yönetilmesini sağlıyoruz. Bu da katılımcı, saydam ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışıyla sağlanabilir. Bugün düzenlenen UCLG-MEWA Yerel Yönetişim Komitesi toplantısının bu anlamda bir mihenk taşı olmasını diliyorum. Yerel yönetişimin güçlendirilmesi UCLG-MEWA’nın var olma nedenleri arasındadır. UCLG-MEWA Yerel Yönetişim Komitesi şeffaflık, finans yönetimi ve katılımcı demokrasi anlamında en iyi uygulamaları teşvik etmek adına misyon üstlenmiştir.’
ORTADOĞU’DAKİ OLAYLAR ETKİLİYOR
Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, Ortadoğu’da yaşanan olaylardan siyasi, toplumsal, ekonomik açıdan Türkiye, Almanya, Fransa hatta İskandinav ülkelerinin bile etkilendiğini söyledi.
Hiçbir ülkenin ya da toplumun yaşanan olaylardan kendisini soyutlamasının mümkün olmadığını vurgulayan Bozbey, ‘Küreselleşmenin etkileri yerelde mutlaka hissediliyor. Bu nedenle barışa giden zorlu yolun en temel taşı demokrasidir. Demokrasiyi, gerçek anlamda yerelden genele taşımak da yerel yönetimlerin görevidir’ ifadelerini kullandı.
Bozbey, yerel yönetimlerin artan yatırım ihtiyaçları ve taleplerine yetişebilme olanağının giderek azaldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
‘Dünyada ülkelerin değil kentlerin yarıştığı bir süreci yaşıyoruz. Kentler kendi yerel vergi olanaklarını oluşturmada daha fazla inisiyatif sahibi olmalıdır. Hükümetlerden bağımsız kararlar alabilmelidirler. Bunun yanında, kentler, özellikle yatırım projelerinin hayata geçirilmesinde kendilerine özgü yenilikçi finansal modeller oluşturmak zorundadırlar. Yerel yönetimlerin gelirlerinin yarısından fazlası merkezi hükümet transferlerinden oluşmaktadır. Nilüfer Belediyesi olarak daha dengeli bir gelir dağılımı oluşturarak, merkezi hükümet transferlerine olan bağımlılığımızı azaltmayı başardık.’
Global krizlerle belediyelerin öz gelirlerinde bir azalma gözlendiğini aktaran Bozbey, merkezi hükümetten yerel yönetimlere transfer edilen kaynakların azalması sürecinin kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi.