En son Twitter trendleri, e-postaları ve diğer her şeyle ilgili güncellemeler / bildirimlerle sürekli olarak bağlantılı olduğumuz bir dünyada, teknolojinin hayatımızı ele geçirdiğini söylemek yanlış olmaz. Bağımlılık biraz sert bir kelime gibi gelebilir, fakat akıllı telefon bağımlılığı aslında gerçek bir sorun. 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, insanların % 66’sı telefonlarından ayrıldığında paniklediğini itiraf ediyordu. Teknolojinin kesinlikle bazı faydaları olsa da, onunla birlikte gelen bazı ciddi yan etkileri de var. Örneğin, araştırmalar cep telefonlarını on yıl boyunca günde sadece yarım saat kullanan kişilerin beyin kanseri riskini ikiye katladıklarını gösteriyor (gençler için dört ile beş kat daha fazla). Hatta çok fazla telefon kullanan kişilerin boyunlarında, ellerinde ve dirseklerinde rahatsızlıklar görülebiliyor.
Northwestern Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, akıllı telefona bağımlı olan kullanıcıların endişeli veya depresif olma olasılığı daha yüksek bulundu. Tüm bunlara ek olarak, bir başka 2012 araştırması, 7/24 erişilebilir akıllı telefonların, her bir uyarıya hemen okuma ve cevap verme ihtiyacının, artan stres seviyelerine neden olduğunu buldu. Sosyal medya ve akıllı telefonların gençlerin öğrenim yılları boyunca dikkatini dağıtması da yadsınamaz bir gerçek.
Bir arkadaşınızla veya sevgilinizle görüştüğünüzde telefonu elinizden bırakamıyorsanız ilişkileriniz de bundan zarar görebilir. Karşınızdaki kişi sizin saygısız olduğunuzu düşünebilir ve paylaşımlarınız azaldığından dolayı sizinle görüşmeyi kesebilir. Sevgiliniz ilgisizliğinizden yakınırken siz abarttığını düşünebilirsiniz ama telefon bağımlılığınız sizin fark edemeyeceğiniz kadar gerçek olabilir.
Bu bağımlılıktan kurtulmak istiyorsanız birkaç ipucu size yardımcı olabilir.
1. Resim veya boyama yapın.
Boyama yapmanın, “kaygıyı azaltmaya, odaklanmaya ya da daha fazla farkındalık sağlamaya” yönelik terapötik potansiyele sahip olduğu söyleniyor. Bulunduğumuz ana daha iyi odaklanabilmemizi, kaygılarımızdan çabuk bir şekilde arınmamızı sağlıyor. Yetişkinler için satılan boyama kitaplarından edinin ve kendinize birkaç dakika ayırıp anın tadını çıkarmaya bakın.
2. Kitap okuyun.
E-kitaplardan daha çok elinizle dokunabileceğiniz, sayfaları olan kitapları tercih etmeye çalışın. Gerçek bir kitabın okunması uyku sorunlarına ve göz yorgunluğuna yardımcı olmakla birlikte bir bilgiyi hafızada tutabilme oranını arttırdığı kanıtlanmıştır. Genel olarak okuma, hayal gücünüzü geliştirebilir ve başka dünyalarla tanışmanızı sağlayabilir.
3. Gün doğumunu ve gün batımını seyredin.
Sabahları güne daha zinde ve mutlu uyanmak için gün doğumunu yakalayın ve enerjisini bütün bedeninizde hissedin. Güneşin doğuşundan aldığınız enerjiyi gün içinde verimli bir şekilde kullanacak ve sonrasında yorgunluğunuzu da gün batımını seyrederek atacaksınız. 1 hafta boyunca bunu deneyin, zihnen ve bedenen daha sağlıklı hissedeceksiniz.
4. Bir derginin abonesi olun.
Sanat dergileri, dekorasyon dergileri, psikoloji dergileri, moda dergileri v.b. gibi farklı dergilerden oluşan dergilerle birlikte sınırsız seçenekleriniz var. Mutlaka bir dergiyi her ay takip etmeye çalışın ve günün belli zamanlarında derginizi okuyun. En sevdiğiniz içeceğinizi hazırlayın ve köşenize kurulun. Belli bir alanda daha fazla fikir sahibi olacak ve daha bilgili hissedecek aynı zamanda da rahatlayacaksınız.
5. Yogaya veya birtakım egzersizlere başlayın.
Vücudunuzu esnetebileceğiniz, aynı zamanda da ruhunuzu dinlendirebileceğiniz bir aktivite seçin. Egzersizle birlikte daha sağlıklı ve zinde hissedeceksiniz. Yoga da hem bedeninizi hem de ruhunuzu sakinleştirecek, dengede hissedeceksiniz. Düşüncelerinizi daha iyi kontrol altına alabilmenize yardımcı olacak.
6. Dışarı çıkın.
Yukarıda listelenen nedenlerden dolayı, açık havada aktif olmak egzersiz yapmayı daha da kolaylaştırabilir. Yaşadığınız yere bağlı olarak kano, yürüyüş, sörf, koşu vb. aktiviteler kilo vermeyi hızlandırabilir, beyin fonksiyonunu artırabilir, D vitamini alımınızı hızlandırabilir ve daha taze bir bedene sizi hazırlar.
7. Mutlaka birkaç hedef listeleyin.
Eğer hedefiniz olmazsa, sabah kalktığınızda sizi harekete geçirecek bir enerji veya güç de bulamazsınız. Japonlar her sabah kalktığında onları yeni bir güne başlamak için motive eden şeyin mutlaka belli bir amaçları olmasına bağlıyor. Hedefleriniz olduğu sürece harekete geçmek için çok fırsatınız olur, hayatınıza daha sıkı sıkıya tutunmaya başlarsınız. Amacı olmayan bir insan kendini çok boş ve işe yaramaz hissedebilir, psikolojik olarak birtakım rahatsızlıklar yaşayabilir.
8. Etkinliklere katılın.
Konsere gidin, festivallere katılın ilgilendiğiniz alanlarla alakalı birtakım atölyelere de katılabilirsiniz ama mutlaka arada sırada sosyalleşebileceğiniz alanlar oluşturun.
9. Evinizde atılmayı bekleyen eşyaları bağışlayın.
Evinizde atmaya kıyamadığınız fakat artık işe yaramayan birçok eşya vardır. Bu eşyaları bağışlayarak hem yardıma ihtiyacı olan insanları sevindirecek hem de kendinize daha fazla özgür alan bırakacaksınız.
10. Nereye gittiğinize karar vermediğiniz uzun yolculuklara çıkın.
Güzel bir şarkı listesi hazırlayın ve arabanıza atlayın. Nereye gideceğinize karar vermeyin, sadece yol sizi nereye götürüyorsa onu takip edin. Gün içinde her şeyi kontrol etmeye alışan beynimiz bizi daha stresli bir hayat yaşamaya itiyor. Bu sebeple kontrol etmeden yapacağımız eylemler bizi hayatın stresinden biraz uzaklaştırmaya yardımcı olur. Bir hafta sonu bunu mutlaka yapın!