Arap Baharı sürecinin fitilini ateşleyen Tunus, karşı devrim, iç savaş, askeri müdahalelere kurban giden diğer Arap ülkelerinin aksine, demokratik geçiş sürecini başarıyla sürdüren son kale olma özelliğiyle ön plana çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son olarak 2013’de ziyaret ettiği Tunus’u, Afrika turu kapsamında 26-27 Aralık tarihlerinde tekrar ziyaret edecek olması kamuoyunun dikkatini bu ülkeye çevirmesine yol açtı.
Fransızlardan 1957 yılında bağımsızlığını kazanan Tunus, 2011 yılına kadar sadece iki cumhurbaşkanı tarafından yönetildi.
Nüfusun yüzde 98’inin Arap ve Müslüman olduğu Tunus’ta, Arapça ve Fransızca konuşuluyor.
Yaklaşık 163 bin 610 kilometre kare alana yayılan Tunus, 11 milyon 403 binlik bir nüfusa sahip. Parlamenter cumhuriyet sistemiyle yönetilen Tunus’ta, başlıca gelir kaynakları arasında tarımsal ürünlerden, dünyada ilk sıralarda yer aldığı zeytinyağ, zeytin üreticiliği ve hurma bulunuyor. Madencilikte ise fosfat üretimi ülkenin iddialı kaynaklarından biri olarak kabul ediliyor.
Tunus’ta 14,55 milyar dolar değerindeki 2018 yılı bütçesi, bu ay başında parlamentoda kabul edildi. Tunus, ithalat ve kurumsal vergilerini arttırarak 2017’nin ilk 10 ayında yüzde 23’e varan bütçe açığını düşürmeyi hedefliyor.
Arap Baharı’nın doğum yeri
Tunus’ta yaklaşık yedi yıl önce bu zamanlar seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin yerel güvenlik birimlerinden gördüğü kötü muamele karşısında kendisini ateşe vermesi, hem ülkesinin hem de bölgenin kaderini geri dönülemez bir biçimde değiştirdi.
Tunus’ta Buazizi’nin bu eylemi karşısında sokağa dökülen yüz binler, onlarca yıldır iktidarı elinde bulunduran Zeynel Abidin Bin Ali yönetiminin sonunu getirdi. Tunus’ta ateşlenen bu kıvılcım, Libya, Mısır, Suriye, Bahreyn ve Yemen gibi bir çok Arap ülkesine çok kısa sürede yayıldı ve süreç Arap Baharı şeklinde isimlendirildi.
Ancak Tunus’un aksine bir çok ülkede Arap Baharı, iç savaş, karşı devrim, askeri müdahaleler şeklinde adeta kışa dönerken, Tunus, ülkede yaşanan siyasi suikastlar ve bölgesel baskılara rağmen siyasi aktörler arasındaki diyalog ve uzlaşı ile birlikte demokratikleşme yönünde bir çok başarıya imza attı.
Dönemin iktidar ortağı Nahda Hareketi Partisi Lideri Raşid el-Gannuşi, dönemin Nida Tunus Partisi Genel Başkanı, siyasi rakibi Baci Kaid es-Sibsi ile 2013 yazında bir araya gelerek uzlaşı yönünde önemli bir adım attı. Gannuşi ve liderliğini yaptığı Nahda Hareketi Partisi, demokratik geçiş süreci için uzlaşı ve ulusal diyaloğu siyasi programının üst sıralarında sürekli korudu.
Tunus’ta 2014 yılı başında, Arap ve Ortadoğu coğrafyasında en fazla demokratik unsurlar barındıran anayasası mecliste büyük oy çoğunluğuyla kabul edildi.
Anayasanın yazım sürecinde taraflar arasındaki diyaloğu yönetmesi ve geçiş döneminde oynadığı rol nedeniyle, Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü; Tunus Barolar Birliği, Tunus Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu (UGTT), iş dünyasının çatı örgütü Tunus Ticaret ve Zanaat Sendikası (UTICA) ve Tunus İnsan Hakları Birliği, 2015 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Tunus DEAŞ’ın hedefinde
Tunus’ta, terör örgütü DEAŞ’ın siyasi suikastlarının yanı sıra 2015 sonu 2016 başında yabancı turistleri ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarda onlarca yabancı turist ve güvenlik görevlisi hayatını kaybetti. Ancak Tunus güvenlik birimleri 2017 yılına gelindiğinde, güvenlik alanında istikrarı sağlamayı başardı.
Tunus’ta halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı
Tunus’ta anayasanın hayata geçirilmesi ardından halk oyu ile gerçekleştirilen ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Baci Kaid Es-Sibsi göreve geldi ve halen cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyor.
Tunus’ta 2014 yılında seçimlerin ardından göreve gelen hükümet, Nida Tunus Partisi’ndeki istifalar nedeniyle güven oyu alamayarak düşmüştü.
Cumhurbaşkanı Sibsi’nin çağrısıyla 2016 yılında Kartaca Sarayı’nda 8 farklı siyasi parti ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla Kartaca Anlaşması imzalandı. Anlaşmanın sonunda, Yusuf Şahid başbakanlığında çok katılımlı ulusal uzlaşı hükümeti kurulması kararlaştırıldı.
Başbakan Yusuf Şahid, liderliğindeki Kartaca Anlaşması’nı kuruluş metni olarak kabul eden ulusal uzlaşı hükümeti, eylül ayında yaptığı kabine revizyonu ile görevine devam ediyor.
Devrim ekonomik beklentileri karşılayamadı
Devrim ekonomik beklentileri karşılamanın aksine sokaktaki vatandaşın ekonomik durumunu olumsuz etkiledi. Tunus’ta ekonomik büyüme devrimden sonra yüzde 5’in altında seyrederken, işsizlik yüzde 15 oranında kaydediliyor. Bu oran güney ve iç bölgelerde yüzde 25’e kadar ulaşıyor.
Türkiye ile devrimden sonra serpilen ilişkiler
Türkiye, Fransız sömürgeliğinden bağımsızlığını kazanmasının ardından Tunus’u ilk tanıyan ülkeler arasında yer alıyor. Tunus’un kurucu lideri Habib Burgiba, ülkesinin sömürge sonrasındaki inşasında Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek aldı.
Arap Baharı’yla birlikte gerçekleşen devrimin ardından Türkiye ve Tunus, birbirine stratejik olarak daha da yakınlaşmaya başladı. İki ülke arasındaki karşılıklı ziyaretlerin ardından, bir çok işbirliği anlaşmaları imzalandı.
Türkiye-Tunus arasında 2012 yılında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) kurulmasını öngören Ortak Siyasi Bildiri imzalandı. Tunus-Türkiye YDSK’nın bir sonraki toplantısının ocak ayında Türkiye’de gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Tunus’taki 50 kadar Türk kuruluşu halihazırda 2500 kişiye istihdam sağlıyor.
FETÖ ile mücadele
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşı Türkiye’ye desteğini sunan ülkelerin başında gelen Tunus, Türkiye’nin FETÖ’nün uluslararası yapılanmalarının sonlandırılmasında da Türkiye’ye destek oldu.
FETÖ’nün ülkesindeki faaliyet birimlerini kapatan Tunus, bu yerleri Türkiye Cumhuriyeti’nin atadığı kurumların hizmetine devretti.