Bangladeş ve Myanmar’ı birbirinden ayıran Naf Nehri, günün her saatinde mültecilerin akınına uğruyor.
Her yaştan Arakanlı Müslüman, Myanmarlı askerlerin ve Budist Milliyetçilerin yaktığı köylerinden kurtarabildikleri eşya ve yiyecekleri de beraberinde getiriyor.
Aileler halinde iki ülke arasındaki Naf Nehri’ni pirinç tarlalarını geçmeye çalışan Arakanlılar, zaman zaman karşılarına çıkan göletleri balıkçıların yardımıyla aşıyor.
Günün her saatinde geçişlerin yaşandığı gözlenirken, insanlar çamurla kaplı 1 metre genişliğindeki toprak yığınlarının üzerinden geçerek Bangladeş’e ulaşıyor.
Zaman zaman derinliği bir metreyi aşan su ve balçığın içinden geçmek zorunda kalan mültecilerin yaşadıkları korku ve panik her hallerinden belli oluyor.
Naf Nehri’nin Myanmar kıyısına yakın yerlerde sık sık dumanların yükseldiği dikkati çekerken, mültecilerin hava karardıktan sonra sınırı geçmek için yoğun çaba harcadıklarını görüldü.
Bangladeş sınırına ulaşan Müslüman mülteciler uzun yolculuklarının ardından yol kenarında dinlenirken, birçoğu ilk günlerini buralarda geçiriyor.
Bulabildikleri naylon veya brandaların altında giren aileler, yeni hayatlarının ilk saatlerini kamyonlardan atılan yiyecek ve giyecekleri beklemeyle tüketiyor.
Mültecilerden maddi imkanları yeterli olanlar satın aldıkları bambularla derme çatma inşa ettikleri yerlerde ailelerini dış etkilerden korumaya çalışıyor.