Bir anne kendisi için belki de her şeyden kıymetli olan çocuğuna, bazen elinde olmayan sebeplerden hiç istemediği şekilde davranabilir. Bazen kırıcı bir söz bazen bir bağırma ile kendi iç dünyasının acısını çocuğundan çıkarabilir. Hemen pişman olsa ya da depresyonda olduğu için böyle davransa da bazen bu küçük davranış çocuğun hayatında büyük sorunlara yol açabilir.
Çocuğu için her durumda güçlü durmaya çalışan annelerin de bazen ‘yeter’ dediği anlar olabiliyor. Anne kendi açısından ne kadar haklı olsa da böyle anlar bazen çocuk üzerinde kalıcı etkiler bırakabiliyor. Ancak anne depresyonda ise durumun daha da ciddiye alınması gerekiyor. Örneğin yersiz bağırmalar, çocukla ilgilenmeme gibi sorunlar henüz annesini ve hayatı anlama yeteneği olmayan çocuğu çok olumsuz etkiliyor. Tabii ki hiç kimse çocuğunu üzmek istemez ama ya bunun önüne geçemiyorsa
Uzman Klinik Psikolog Romina Kuyumcuoğlu, “Depresyondaki kişinin anlayış ve sabrı çok az olabiliyor. Oysa çocuk yetiştirmede bu iki yaklaşım çok önemli. Depresyondaki anne çocuğun taleplerine tahammülsüz tepkiler verebiliyor ve çocuğun ihtiyaçları karşılanamamış oluyor. Karşılanmayan ihtiyaçlar ise çocuğun yetişkinlik hayatına dahi olumsuz etki edebiliyor. Bir çocuğun annesinin depresyonda olduğunu anlaması ve annesine anlayışlı davranması mümkün olmadığından, annenin bu dönemde destek alması gerekiyor. Anne, depresyonunun, duygularının ve davranışlarının farkına varmalı. Bunun hem kendisine hem çocuğuna nasıl zarar verdiğini görmeli. Bu farkındalıkla iyi hissetmenin yolları aranmalı ve vakit kaybetmeden bir uzmandan yardım alınmalı” diyor.
Anne günlük hayattan kopuyor
Depresyon kendini duygusal, fiziksel ve düşünsel boyutta gösteriyor. Depresyondaki bir anne gergin, huzursuz, mutsuz ve agresif olabiliyor. Günlük işleri bile yapmakta zorlanabiliyor, kendisinde yeterli enerjiyi ve gücü bulamıyor. Umutsuzluk duygusu çok yoğun oluyor. ‘Hep böyle mutsuz hissedeceğim’, ‘Kötü bir anneyim’ gibi düşünceler üretiyor. Bu düşünceler annenin daha da kötü hissetmesine neden olurken, davranışlarını da olumsuz etkiliyor.
Çocuk suçluluk duyabiliyor
Depresyondaki bir anne ile büyüyen çocuk, sağlıklı bir ortamda yetişmemiş oluyor. Çocuğun büyüdüğü evde, her an hüzün, mutsuzluk ve gerginlik olmaması gerekiyor. Annenin bu duyguları çocuğa suçluluk da hissettirebiliyor. Aksi takdirde çocuk, ‘Ben annemi mutsuz ediyorum’, ‘Yaramazlık yaptığım için annem bu kadar kızgın, ben kötü bir çocuğum’ diye düşünebiliyor. Bir çocuğun bu algılarla büyümesi yetişkinlik dönemine de zarar verebiliyor.
Kuyumcuoğlu’na göre, çocuğun da depresyon yaşamasını pek çok faktör etkiliyor. Ailenin yapısı, çocuğa başka bakım sağlayan ve güven veren kişilerin olması ve evde iyi bir ortam olması çocuğun daha az zarar görmesini sağlayabiliyor. Ancak en önemli şey annenin depresyonunun süresi oluyor. Depresyonun çok uzun sürmesi halinde çocuğun olumsuz etkilenmesi ise kaçınılmaz…
Çocuk büyüme esnasında güvende hissetmeye çok ihtiyaç duyuyor. Çocukta güven duygusu, ihtiyaçlarının zamanında ve olması gerektiği gibi karşılandığında gelişiyor. Ancak depresyondaki annenin, çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması zor olabiliyor. Kişinin ‘sevilen, değerli ve önemli biriyim’ inancının tohumları çocukken atılıyor. Bu tohumların iyi ekilmemesi halinde; özgüven sorunları yaşayan, sosyal uyum zorlukları çeken, yanlış ilişkilerde bulunan, çevreye güven sorunları yaşayan bir yetişkin ortaya çıkabiliyor.
Bebeğiniz sizi hissediyor
Hamilelik depresyonu, doğum sonrasında hormonal değişimler nedeniyle ortaya çıkıyor. Bu durum çok isteyerek hamile kalmış annelerde de henüz hazır olmadan hamile kalanlarda da görülebiliyor. Hamilelik depresyonu annenin ‘iyi bir anne olmaması veya yetersiz olması’ ile ilgili bir durum değil ve sürecin kolay atlatılması için anneye gösterilen anlayış ve destek çok önemli.
Hamilelik depresyonu yaşayan kadının mutsuzluk duygusu yoğun ve ağlama isteği çok sık oluyor. Anne, bebeğiyle ilgilenmekte ve bebeğin ihtiyaçlarına yanıt vermekte zorlanabiliyor. Doğumdan sonra mutsuzluğun yoğunluğu fazla ise vakit kaybetmeden yardım alınması gerekiyor. Geç kalınan durumlarda çocuğun bakımı ihmal edilmiş oluyor ve gergin bir ev ortamı oluşuyor. Bebekler annelerinin duygularını hissettikleri için annenin duygularının olumlu olması hem anne hem de bebeğin ruh sağlığı için çok önemli…
Aşırı sorumluluk kadınları zoluyor
Sadece hamilelik depresyonu değil, genel olarak depresyon türleri kadınlarda daha fazla görülüyor. Kadınlardaki hormonal değişimlerin daha fazla olması, onların depresyona karşı daha hassas bir durumda olmalarına yol açıyor. Ayrıca birden fazla sorumluluğun aynı anda yüklenildiği durumlarda, örneğin kariyer, ev işleri ve çocuk bakımı gibi, yaşanan stres depresif durumları tetikleyebiliyor.
Her açıdan değişim gözleniyor
Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin annelerde görülen belirtileri dörde ayırarak açıklıyor.
Duygusal belirtiler; mutsuzluk, yalnız hissetme, eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamama, ilgide azalma, huzursuzluk, kendini değersiz hissetme, karamsarlık, cinsel isteksizlik, kendine güveninin azalması, genel bir bıkkınlık hali, suçluluk duyguları ve intihara meyil.
Zihinsel belirtiler; unutkanlık, dikkat ile ilgili sorunlar, kararsızlık.
Davranışsal belirtiler; yapılacakları erteleme, sosyal ortamlara girmekten kaçınma, insanlarla olan iletişimi koparma ve uzaklaşma, öz bakımını yapmama, halsizlik.
Bedensel belirtiler; mide rahatsızlıkları, eklem ve baş ağrıları, kilo ile ilgili değişimler, kimi kişilerde aşırı yeme isteği sonucu kilo artışı ya da aksine iştah kaybı nedeniyle aşırı kilo kaybı, aşırı uyuma ya da uyuyamama.
İyi uyuyun iyi yaşayın
Depresyondan uzak tutan hormonların salınımı için uyku düzeninizin iyi olması ve spor yapmak önemli. Size kendinizi iyi hissettirecek bir hobinizin olması, sevdiklerinizle paylaşımlarda bulunmanız, kendinize vakit ayırıp değer vermeniz ruhsal sağlığınız için gerekli faktörler. Eğer tedavi gerektiren bir tablo varsa çoğunlukla kişiye uygun terapi yöntemlerinden biri uygulanıyor. Depresyonun şiddetine göre bazı durumlarda ilaç tedavisinden de ek olarak faydalanılıyor. Özellikle mevsimsel depresyonlarda ışık tedavileri de kullanılabiliyor.
Anne kendini iyi tanımalı
Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin, hamilelik depresyonunu engellemek için öncelikle annenin kendini tanıması ve kendine zaman ayırması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Çoğu kişi hayat koşturmacasında bunları es geçerek yaşıyor. Bizi mutsuz eden, korkutan, öfkelendiren ve strese sokan şeyleri bilmek lazım. ‘Bunların kaynağı nedir ve işler kontrol dışına çıkmadan önce nasıl müdahale edebiliriz’ diye düşünmemiz gerekiyor. Zevk aldığımız, bizi mutlu eden şeylere, yapmak zorunda hissettiğimiz şeyler kadar vakit ayırmayı ve bu anlamda hayatımızdaki dengeyi korumayı ihmal etmemeliyiz.”
Eş desteği şart
Şahin, “İyi bir dinleyici olmak önemli. Eş, yargılayıcı ya da suçlayıcı bir tavır sergilememeli, sonuçta depresyona girmek kimsenin kendi tercihinde olarak gelişmiyor. Bazı sorumlulukları eşinin üstünden alarak onun kendini iyi hissedeceği aktiviteler yapmasına olanak sağlamalı. Anlayışlı ve hoşgörülü olmalı. Sabırla ve sevgiyle yaklaşılmalı. Bu dönemde çocuklarla ilgili sorumluluklar da eşinin yükünü azaltacaktır. Böylece bir şeyleri eksik yaptığı ya da yapamadığı için annelik algısına gelebilecek zarar önlenmiş olur hem de çocuklar durumdan olabildiğince daha az etkilenir. Bir uzmandan yardım alınması gerektiği durumlarda destekleyici tavır sergilemesi sürecin aşılmasını kolaylaştırır” diyor.