Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Boğaziçi Enerji Kulübü Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Rusya’dan Türkiye’ye geçmesi planlanan yeni boru hattı projesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni boru hattının Bulgaristan yerine Türkiye’den geçmesi ve Trakya’da hub (geçiş merkezi) oluşturulması için teknik çalışmalara başlandığını anlatan Yıldız, Türkiye’nin, coğrafyasından kaynaklanan avantajları mutlaka kullanmak zorunda olduğunu vurguladı.
Bakan Yıldız, şöyle konuştu:
“Trakya’da böyle bir şey yapabilir miyiz? Karadeniz’den gelen borunun Bulgaristan yerine Türkiye’den geçip Trakya’da enerji hub olması. Olur veya olmaz demiyorum ama olma ihtimallerini dün itibariyle beraberce konuşmaya başladık. Bu bir transit projesi olmayacak. Bizim bununla alakalı önerilerimiz, belki bir LNG tesisleri de beraber olmak üzere, kompakt tesis olması söz konusu. Ben bu projenin gerçekleştirilebileceğine inanıyorum.
Buna ‘Türk Akımı’ diyelim, bununla alakalı konu da netleştirilmedi. Yunanistan sınırında bitse de Türkiye’den geçecek bir proje olacak. Büyük bir proje ve finansmandan bahsediyoruz. Ancak bu, gerçekleştirilebilecek bir konudur. Belki 2019, belki 2020’ye kadar inşaat ve diğer konular değerlendirilecek. Şu anda inceleme, değerlendirme aşamasındayız.”
Yıldız, projenin Türkiye’ye faydası olup olmayacağına ilişkin soruya, “63 milyar metreküp doğalgazın dağıtımından bahsediyoruz. Sadece bir geçiş projesi olmayacak” yanıtını verdi.
Rus gazına indirim konusunun da Gazprom yetkilileriyle dün görüşüldüğünü belirten Yıldız, “Dün anlaşamadık ve iki toplantı daha yapmamız gerektiğine karar verdik. Amacımız yılbaşından önce karara varmak. Çünkü Botaş’ın çok net zararı var. 10 liraya alıp 9 liraya satıyor. Yüzde 6’lık teklif üzerinde taleplerimiz olduğunu ve karşılıklı değerlendireceğimizi konuştuk” ifadelerini kullandı.
Petrol fiyatları
Yıldız, petrolde yüksek fiyatların tüketiciyi, düşük fiyatların da üreticiyi tehdit ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Sürdürülebilen fiyat olması birçok açıdan değerli ve önemli. Anlık da olsa 40 dolarlara düştüğü anda, maliyeti 40 doların üstündeki tüm kuyular durma noktasına gelir. Bu arzın azalması anlamına gelir. Arzın azalması da tüketimi tehdit eder. Bu bir sarmal. O yüzden tüketiciler de üreticiler de fiyat politikalarını, aynı şekilde koruyup kollamak durumdadır. Anlık durumda, maliyetimiz düştü diye sevinebiliriz ama orta ve uzun vadede daha büyük maliyetler çıkar. Sürdürülebilir fiyat en önemlisi.”
Fiyat dalgalanmalarının önce üreticiye, sonra tüketiciye zarar verdiğini anlatan Yıldız, “Çok daha tutarlı, sürdürülebilir fikre sahip olmalıyız. ‘Ne olursa olsun düşsün’ mantığını, tüketiciyi tehdit eden unsur olması gerekçesiyle doğru bulmayız” diye konuştu.