Türkiye’nin de Ermeni soykırımı konusunda izlediği siyasette son yıllarda değişikliğe gittiğini belirten Almanya Federal Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu eski başkanı Hristiyan Demokrat politikacı Ruprecht Polenz, bu yıl Türkiye’nin 28 kentinde Ermeni katliamına yönelik anma etkinlikleri yapılması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarının bu değişimi ortaya koyduğunu söylüyor.
Ancak Polenz’e göre Türkiye’nin soykırımı resmen kabul etmemesi geçmişle yüzleşmesine de engel teşkil ediyor.
Aynı zamanda Türkiye’nin tutumu nedeniyle Türklerle Ermeniler arasındaki buzların bir türlü erimediğini söyleyen Polenz, özellikle Ermenilerle ilişkileri açısından Türkiye’nin tarihle yüzleşmesinin önemli olduğunu belirtiyor.
Ancak Polenz, iki ülke arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gelmesinde sorumluluğun sadece soykırım inkarına bağlanamayacağını belirterek, bunda Ermenistan’ın Karabağ’ı işgalinin de rol oynadığını savunuyor.
OKUL KİTAPLARI KOMİSYONU
Türkiye’nin Ermeni soykırımı meselesini araştırmak üzere tarihçilerden oluşan bir komisyon kurulması önerisini temelde doğru bulduğunu ifade eden Polenz, ancak bu önerinin Ermeniler tarafından, “Zaten tüm tarihçiler soykırımın olduğu konusunda hemfikir, araştırılacak bir konu yok” gerekçesiyle kabul görmediğini söylüyor. Ama Polenz, Almanya’da komisyon konusunda edinilen farklı bir tecrübeyi Türkiye için de öneriyor.
Almanların okul kitapları komisyonlarıyla çok iyi deneyimler edindiğini ifade eden Ruprecht Polenz, “Bizde de Almanya ve Polonya arasındaki tarihi ilişkilere farklı bakış açıları söz konusuydu. Şimdi okul kitapları komisyonları sayesinde, iki ülkede okutulan ders kitaplarında birbirine çok yakın ifadelerle tarihi gelişmeler aktarılıyor” diye konuşuyor.
Komisyon üyelerinin tartışmalı konuları birlikte değerlendirip, kitaplarda nasıl işlenmesi gerektiği konusunda kafa yorduklarını aktaran Polenz, “Böyle bir uygulamanın Türkiye ve Ermeniler arasında da gerçekleştirilmesini dilerim” diyerek temennisini dile getiriyor.
Almanya’nın Ermeni soykırımında taraf olduğu, sorumluluğu bulunduğu şeklindeki açıklamalara katıldığını ifade eden Polenz, bölgede yaşananları bilip de susmanın bile suça iştirak etmek anlamına geleceğini belirterek, “Bu suskunluk, görmezden gelme, Osmanlı Devleti’ni bu olaylardan alıkoymaya yönelik bir girişimde bulunmama suç ortaklığı olarak kabul edilebilir” diyor.
“PAPA’NIN İLK SOYKIRIM SÖZÜ DOĞRU DEĞİL”
Öte yandan Polenz, Papa Françis’in Anadolu’da yaşayan Ermenilerin 20’inci yüzyılın ilk soykırımına maruz kaldıkları yönündeki açıklamasına katılmıyor. Polenz, “Sanırım 20’inci yüzyıla dikkatle bakıldığında sömürge döneminde Almanların Namibya’da Hererolara yönelik gerçekleştirdiği soykırımı yüzyılın ilk soykırımı olarak tanımlamak gerekir” diye konuşyor.
“ALMANYA SUSMAYI TERCİH ETTİ”
2000’li yılların başında Federal Parlamento’da bu konuda tartışmalar yapıldığını kaydeden Polenz, Almanya’nın sömürge döneminde işlenen bu suçları soykırım olarak kabul etmesinin hiç de kolay olmadığını vurguluyor.
Polenz, Almanya’nın I. Dünya Savaşı’nda müttefiki olan Osmanlı devletinin desteğini yitirmemek için Ermenilere yönelik katliam karşısında susmayı tercih ettiğini sözlerine ekliyor.