İzmir’in Bornova ilçesinde yaşayan 48 yaşındaki Çakır, geçen sene ailesiyle beraber gittiği Ödemiş gezisi dönüşü içinde bulundukları arabanın bir minibüsle çarpışması sonucu annesi 76 yaşındaki Sultan Çakır ile 53 yaşındaki yengesi Deniz Çakır’ı kaybetti.
Kazada çarpmaya bağlı beyin kanaması geçirdiği tespit edilen Çakır, Tire Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Yakınları ve mesai arkadaşlarının isteği üzerine bir gün sonra görev yaptığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledilerek tedavi altına alınan Çakır’ın ameliyatın ardından beyin kanaması durduruldu.
Tedavilere 20 gün sonra gözlerini kırparak olumlu yanıt veren ve yoğun bakımda 45 gün solunum cihazına bağlı olarak tedavi gören Çakır, yaşamsal fonksiyonlarının düzelmesinin ardından aynı hastanede bulunan Palyatif servisinde tedavi gördü.
Arkadaşlarının iyileşmesi için günlerce başında beklediği Çakır, kazadan 2 ay sonra onların desteğiyle ayağa kalkarak yürümeyi başardı.
Çakır, taburcu olmasının ardından bir süre memleketi Malatya’da dinlenirken iyileşmesinde önemli katkıları olan arkadaşlarını bir yıl sonra hastanede ziyaret ederek onlarla pasta kesti.
“Yaşamamı arkadaşlarıma borçluyum”
Rukiye Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllardır görev yaptığı hastaneye yeniden sağlıklı bir şekilde geldiği için çok mutlu olduğunu söyledi.
Kazanın ardından yaşadıklarını uzun süre hatırlayamadığını belirten Çakır, “Çok zor günler yaşadım. Annemi ve yengemi kaybettim. Mesai arkadaşlarımın emeği ve katkısı olmasaydı bugün ayakta olmayı bırakın belki hayatta bile olamayacaktım. Yaşamamı onlara borçluyum.” dedi.
Çakır, arkadaşlığın ve dostluğun ne kadar önemli bir kavram olduğunu, hastanede tedavi görürken bir kez daha öğrendiğini, zaman zaman umudunu kaybettiği anlarda arkadaşlarının “bizim için ayağa kalkmalısın” sözünün kendisini motive ettiğini ifade etti.
“Bir çocuğun mutluluğunu yaşadım”
Arkadaşlarının kollarında ayağa kalktığı ilk gün gözyaşlarına hakim olamadığını anlatan Çakır, şunları kaydetti:
“Palyatif servisinde tedavi görmeye başladığım zaman ayağım ve bacağımı kullanamıyordum. Bu beni çok üzüyordu. Orada yeniden ayağa kalkıp yürümeye başladım. Arkadaşlarım çok çaba sarf etti. Ayağa kalktığımda yeni basmaya başlayan bir çocuğun mutluluğunu yaşadım. Arkadaşlarımı ziyaret etmek için geldiğimde kendi evime gelmiş gibi duygulandım. Kaza geçirmeden önce tedavi olmak için bana gelen hastalara sevgim ve saygım sonsuzdu. Aynı özveriyi hastalandığımda ben kendi arkadaşlarımdan gördüm. Bir an önce sağlığıma kavuşup, yeniden görevime dönüp çalışmak istiyorum.”
Hastanenin yoğun bakım kliniği eğitim sorumlusu Doç. Dr. Nimet Şenoğlu da Çakır’ın servise getirildiğinde hayati tehlikesinin bulunduğunu, arkadaşlarıyla birlikte hastayı iyileştirmek için günlerce mücadele verdiklerini anlattı.
Şenoğlu, “Zaman zaman moralimiz bozuldu ama gözlerini açarak tepki verdiği gün çok sevindik. Sonraki günlerde iletişim kurmaya çalıştığımızda bize gülümseyerek yanıt veriyordu. Hayata çok iyi tutundu. Yoğun bakım hastaları hep burada geçirdiği zamanı unutmak ister ama Rukiye bizi unutmadı. Verdiğimiz mücadele sonucunda Rukiye’nin sağlığına kavuştuğunu görmek ekip olarak bizi de çok mutlu etti.” diye konuştu.
Palyatif Bakım Servisinden Doç. Dr. Yasemin Kılıç Öztürk ise Çakır ile dostluklarının yıllar öncesine dayandığını, onun kaza geçirip sağlık durumunun ciddi olduğunu öğrenince çok üzüldüğünü dile getirdi.
Çakır’ın hayata bağlı bir insan olduğunu vurgulayan Öztürk, “Tedavi sürecinin bunun faydasını gördük. Arkadaşları ona inanılmaz destek oldu. Rukiye’nin yeniden ayağa kalkıp yaşama tutunması bizim için de önemli mutluluk tablosu. Bu güzel günleri yaşayabilmek o günlerdeki tek hayalimizdi. Biz servisimizde tedavi gören tüm hastalarımıza Rukiye’nin iyileşme sürecini örnek gösteriyoruz.” ifadelerini kullandı.