Hastalıklarla mücadelede en önemli nokta ‘erken ve doğru teşhis’. Doğru teşhis koyabilmek için hastanın şikâyetlerini ve hastalık bulgularını iyi tespit etmek gerekiyor. İç Hastalıkları Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mesut Başak, hastalıkların doğru teşhis ve tedavisiyle ilgili önemli bilgiler veriyor.
CİDDİ BİR HASTALIĞIN HABERCİSİ OLABİLİR
HT Magazin’den Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre; çok basit gibi görünen bir aft, aslında çok ciddi bir hastalığın habercisi olabiliyor. Bu nedenle ağızda ‘aft’ adı verilen yaranın çıkmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Aft mercimek büyüklüğünde olup yuvarlak, ortası çukur, etrafı kırmızı renkli yaralardan oluşuyor. Sıklıkla dilde, dil altında, dudak içleri ile üst damak bölgesinde çıkıyor. Aft ile birlikte sırt bölgesinde, göğüste ve bacaklarda ‘akne’ adı verilen ergenlik sivilcelerinin olması, genital bölgelerde ülser bulunması, gözde ‘üveit’ adı verilen ve kendini kızarıklık şeklinde gösteren iltihabın mevcudiyeti ile kol ve bacak bölgelerinde ‘eritema nodozum’ denilen nohut büyüklüğünde kırmızı şişliklerin olması ülkemizde sık görülen ‘Behçet’ hastalığını düşündürüyor.
ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ
Behçet hastalığı, bir ‘vaskülit’ yani damar iltihaplanması olduğu için hastalığın erken teşhis ve tedavisi yapılmazsa; körlüğe, bağırsak kanamalarına, akciğer damarlarında ‘anevrizma’ adı verilen genişlemelere neden olabiliyor. Behçet hastalığının tedavisinde ömür boyu kortizon ve immünosüpresif ilaçlar kullanmak gerekiyor.
SÜREKLİ HALSİZ VE YORGUN MUSUNUZ?
Hasta olduğumuzda vücudumuzda hissettiğimiz şikâyetlerin sayısı artıyor. Halsizlik, yorgunluk, ciltte solukluk, iştahsızlık, zayıflama, ateş, terleme, çarpıntı, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, midede yanma, ekşime, ağrı, reflü, karın ağrısı, kaşıntı, eklemlerde ağrı, şişlik, kızarıklık ve ısı artışı, bel ağrısı, sırt ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi, denge bozukluğu, ağızda aft, gözde kızarıklık, saç dökülmesi, tırnak bozuklukları, ensede dışarıdan görülecek kadar derin çizgi oluşması gibi birçok belirti görülebiliyor. Bunlar bazı organ veya sistem bozukluklarının habercisi olarak değerlendiriliyor. Halsizlik ve yorgunluk gibi sık görülen bir şikâyetle, basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu belirtisi olarak karşılaşılabileceği gibi, kolajen doku hastalığı, vaskülit ve kanser gibi çok önemli hastalıkların belirtisi olarak da karşılaşılabiliyor. Ateş bir boğaz enfeksiyonunda görülebileceği gibi karşı- mıza Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF), zatürree ve kanser gibi çok ciddi hastalıkların ön belirtisi olarak da çıkabiliyor. Doğru teş- hise bu bulgu ve semptomları tek tek değerlendirmek yerine birkaçını bir araya getirerek gidilebiliyor.
ATEŞ VE KARIN AĞRINIZ VARSA
Periyodik olarak ortaya çıkan ateş ve karın ağrısı şikâyetleri varsa, bu nöbetler 1-2 gün ya da 7-10 güne kadar sürüyor hatta 1 haftadan 1 yıla kadar uzuyorsa, hastada öncelikle ‘Ailevi Akdeniz Ateşi’ denen FMF hastalığının düşü- nülmesi gerekiyor. Bu hastalıkta, bulantı, ishal, halsizlik ve yorgunluk da karşılaşılıp sıklıkla büyük eklemleri tutan ‘artrit’ adlı eklem iltihaplanması belirtisi de görülebiliyor. Her ateş ve karın ağrısının önemli görülüp hemen tedavi edilmesi gerekiyor. Ailevi Akdeniz Ateşi’ne geç tanı konması, böbrek yetmezliğine, karaciğer ve dalak büyümesine yol açabiliyor. Tanı ne kadar erken konursa böbreklere zarar vermesi engellenmiş veya geciktirilmiş oluyor.
ÇOK SU İÇİP İDRARA MI ÇIKIYORSUNUZ?
Çok su içmek, çok yemek ve sık idrara çıkmak şeker hastalığının en önemli belirtileri arasında görülüyor. Bu hastalıkta ayrıca zayıflama, halsizlik, yorgunluk, bulantı, karın ağrısı gibi şikâyetler de olabiliyor. Bu hastalık kalp, beyin, böbrek, göz, el ve ayak damarlarımız da dahil tüm vücut damarlarımızda hasar oluşturabiliyor. Organ hasarlarını ise damarlarda darlık meydana getirerek yapıyor. Bunların sonucunda beyinde damar tıkanmasına bağlı felçler, kalp krizleri, böbrek yetmezliği, göz damarlarının hasar görmesi sonucunda körlük, el ve ayak parmaklarında kangren meydana geliyor.