Şeyma Subaşı, BeStyle için Mardin’de objektif karşısına geçti. Subaşı, dergiye hakkında merak edilenleri de anlattı.
İşte o röportajdan öne çıkanlar…
Çok konuşulan biri olmak nasıl bir duygu?
Çeşme’de, İstanbul’da, nerede olursam olayım, bir anda bütün gözler bana dönüyor. Sonuçta hareketlerime dikkat etmek zorunda kalıyorum. Biri fotoğrafımı çekiyor. O sırada bir şey yiyorsam, acaba ağzımı çok mu açtım diye geriliyorum. Tuvalete gidiyorum, peşimden 20 kişi geliyor. Fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor. Evet, zor ve yorucu ama bu kadar tanınmak ve sevilmek de bir o kadar güzel.
Acun Ilıcalı ile uzun bir beraberlik sonunda evlendiniz. Evlilik şart mıydı sence?
Güzel soru, çok teşekkürler. Nasıl cevap versem bilemedim bir anda… Kadın ve erkek o kadar ayrı iki karakter ki, bir arada yaşamaları gerçekten zor. Ayrı ayrı yaratılan iki canlıyı bir eve koyup ömür boyu birlikte yaşatma fikri çok korkunç. Evlilik kelimesi zaten çok korkutucu… Aslında insan doğasına aykırı. Evlilik şart mıydı? Evet, şarttı artık. Özellikle Melisa’dan ve yaşanmışlıklarımızdan sonra gelinecek nokta, kesinlikle evlilikti.
MELİSA’YA “PARAMIZ YOK”DİYORUM, ANLIYOR
Standartların dışında bir evlilik sizin yaşadığınız. Mesela ne zaman görüşebiliyorsunuz?
Acun’la vıcık vıcık bir evliliğimiz yok. Şu an Bebek’te açacağım kafeyle ilgili oldukça yoğun çalışıyorum. Seyahatlerim çok fazla. Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, öğrenmeyi çok seviyorum. Sadece moda ile ilgili olan bir aplikasyonum var, bu aralar onunla daha çok ilgilenmeye başladım. Yani ben de yoğun bir dönemdeyim. Acun çok çok fazla çalışıyor, işine odaklı. Buna rağmen yine de, her ay en fazla 1 hafta görüşemiyoruz, bunun dışında sürekli birlikteyiz, birlikteyken de çok kaliteli zaman geçiriyoruz.
Size “ruh ikizisiniz” diyebilir miyiz?
Kesinlikle diyebiliriz.
Melisa’ya kardeş istiyor musun?
En az 2-3 sene sonra düşünebilirim. Aslında ikinci çocuktan biraz da korkuyorum. Acun’un dört kızı var ve “erkek istiyor” lafları her zaman gündemde biliyorsunuz. Ama bu benim meselem olmadı hiç. Acun tabii ki erkek ister tüm erkekler gibi ama ben yine de kızım olsun isterim. Erkek çocuklarından çok korkuyorum. Melisa o kadar uysal ve güzel huylu bir çocuk ki. Şımarık değil, laftan anlar, yapma dediğimi yapmaz. Belki de bu yüzden başka çocuk fikri biraz zor geliyor bana.
Melisa çok pozitif bir çocuk. İyi ve vicdanlı biri olsun diye uğraşıyorum. “Anniş neden bizimle fotoğraf çektirmek istiyorlar?” diyor mesela. Ben de hemen cevabı yapıştırıyorum: “Kızım biz iyi insanlarız, gülümsüyoruz ya, bu yüzden bizi çok seviyorlar ve fotoğraf çektiriyorlar.” “O zaman hep böyle olalım anniş” diyor. Ne kadar güzel değil mi? Oyuncak almadım diye ağlayan bir çocuk da değil çok şükür. Hediyelere boğmak yerine, mutlu çocuk yetiştirmek önemli. “Paramız bugün yok, anne-babanın çalışması gerekir” diyorum, anlıyor. Hayattaki her türlü zorluğu da öğrensin istiyorum.
ACUN BANA “FAZLA AKILLISIN” DİYOR
Aşkı tarif etsen ne derdin?
Aşkın ömrü en fazla 3 yıldır. Bütün bilim adamları da söylüyor zaten. Sonrasında sevgi ve saygıya dönüşüyor. Acun’la sürekli birlikte olmadığımız için birbirimizi çok özlüyoruz. Bir araya geldiğimizde ise çok kaliteli zaman geçirmenin yanı sıra, birlikte çok güzel paylaşımlar yakalıyoruz. Bu da bizim aşkımızı ve sevgimizi uzun tutuyor. 1 senedir evliyiz ama 9 senedir birlikteyiz.
Evlilik aşkı öldürür mü?
Evlilik aşkı öldürmez ama şekil değiştirir diye düşünüyorum. Las Vegas’ta ablam, ben, Acun birlikteydik geçenlerde. Biz tartışıyoruz, ablam da diyor ki; “Şeyma tartışmalarınız bile o kadar tatlı oluyor ki”. Komik sataşmalarımız var ama asla büyük bir kavga etmeyiz. Acun “bir ipte iki cambaz gibiyiz” diyor. Bir de “fazla akıllısın, seninle uğraşmak zor” diyor bana.
İSTERSEM 5 SAAT PROGRAM YAPARIM AMA İSTEMİYORUM
“Var mısın Yok musun”la hem bizim hem de Acun Ilıcalı’nın hayatına hızlı bir giriş yaptın. Var mı özel bir anın yarışmaya dair?
Yarışmaya ben başvurmadım, Acun üniversiteye geldi. Beni görmüş ve katılmamı istedi. Acun bana, “Üniversiteye gelip ben seni kazandım, Var mısın Yok musun’a geldin sen beni kazandın” der.
Yarışma programı sunmayı hiç düşündün mü?
Herkesin beklentisi bu… Bu bana çok kolay ve klasik geliyor. “Kocanın kanalı var, niye bir şeyler yapmıyorsun” diye soruyorlar. İstersem 5 saat program yaparım. Ama ben bunu istemiyorum. Tercih etmediğim için TV’de değilim, orada mutlu olmayacağımı biliyorum çünkü.Paranın nasıl harcanması gerektiğini iyi biliyorum
Alışverişe çok para harcıyor musun?
Bir tek alışverişe para harcıyorum desem… Çok para harcadığımla alakalı sözler ediliyor. Hayır, öyle değil. Ben paranın nasıl harcanması gerektiğini gayet iyi biliyorum. Kendime yatırım yapıyorum, güzel geziyorum, eğleniyorum, öğreniyorum. Para bir araç ve ben en doğru şekilde kullanıyorum.
Estetik yaptırdın mı?
Diş etlerimde sorun vardı. Çok büyüktü ve dişlerimin üzerini kapatmıştı. Dudaklarım içeride kalıyordu. Diş eti ameliyatı olduğum zaman bu bozukluklar gitti. Dudaklarım ortaya ve öne doğru çıktı. Bıçak altına yatmaksa estetikten anladıkları, diş eti dışında yaptırmadım. Dudağıma dolgu, kaşımın üstüne ise botoks yaptırıyorum. Çok güldüm, bu ara badem gözü ameliyatı olduğum konuşuluyor. İlk kez böyle bir şeyi duyuyorum.
Survivor”a katılmayı düşünür müsün?
Sporcu bir ailede yetiştiğim için, küçük yaşlardan beri erkek gibiyim. Acunlarla futbol oynayan, Çeşme’de futbolcularla voleybol maçına çıkacak kadar cesur biriyim. Erkek egemen sporlara bayılırım. Ama “Survivor” tam bir deli işi. Açlar, tuvaletleri yok, yalnızlar. Bununla birlikte inanılmaz bir hırsları var. Yarışırken kollarını koparıyorlar, umurlarında değil. Askerlik gibi ama ben yapamam.