Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü, kronik ağrı çeken hastalarda kaygı ve depresyonun 4 kat daha fazla yaşandığını bildirdi.
Abdi İbrahim’den “17-22 Ekim Ağrısız Yaşam Haftası” dolayısıyla yapılan açıklamada, ağrının fizyolojik etkilerinin yanında psikolojik etkilerinin de olduğuna işaret edildi.
Hastaların acil servislere başvurmasının en büyük sebebinin ağrı olduğunun altı çizilen açıklamada, ağrının fizyolojik ve psikolojik etkilerine dikkat çekildi.
Açıklamada, insanoğlunun varlığı boyunca deneyimlediği ve Antik Yunan döneminden beri filozofların tanımlamaya çalıştığı ağrı duyusunun, ilk defa Descartes tarafından tanımlandığını aktarıldı.
Ağrının günümüzdeki tanımının ise Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği tarafından 1979’da yapıldığı aktarılan açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir” tanımından hareketle ağrının, beden ve ruh sağlığını etkileyen, sosyal anlamda da sonuçlar doğurabilen önemli bir sağlık sorunu olduğu vurgulandı.
Açıklamada, ağrı yönetiminin hekimlerin en temel görevlerinden biri olduğuna işaret edilerek, “Hastalıkların doğal seyirlerinin sonuçları kadar, eşlik eden ağrı hissiyatı da hastanın yaşam konforu üzerinde ağır sonuçlar doğuruyor. Kronik ağrı çeken hastalarda kaygı ve depresyon 4 kat daha fazla yaşanıyor. Tıpta, psikiyatri ve tıbbi patolojilerin birbiriyle bu kadar iç içe girdiği duruma çok az rastlanıyor. Ağrıya basit bir hastalık semptomu gibi yaklaşılması, hastaların hayat konforları, iş üretkenlikleri ve sosyal hayatları üzerinde olumsuz etkilere sebep olabiliyor.” ifadelerine yer verildi.