126 milyon saatlik büyük kayıp! Bursa’da eğitimde dev açık…

www.olay.com.tr’de yayınlanan, gazeteciler Mustafa Özdal ve Yaman Kaya’nın hazırlayıp, sunduğu, “Gündem Özel” programına katılan Eğitim-İş Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Rona, “Türkiye’nin 126 milyon saat eğitim kaybı var” dedi. Rona, “Bugün sınıflarda öğrencilere 1,5 metrekare alan bile düşmüyor. Sosyal mesafe 30 santimetre dâhi değil. Bursa’da uzun yıllardır çözülemeyen ciddi bir derslik sorunu var. Sınıf mevcutlarının 45’e dayandığını görüyoruz” açıklamasını da yaptı.

126 milyon saatlik büyük kayıp! Bursa’da eğitimde dev açık…

Eğitim-İş Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Rona, “2020 Mart ayında uzaktan eğitime geçmek durumunda kaldık. Biz her ne kadar eğitimciler bunun bir eğitim süreci olamayacağını tartışmış olsak da kaçınılmaz bir durum vardı eğitim-öğretim faaliyetleri uzaktan yürümek zorundaydı. 1,5 yıllık süre zarfında arada kesintiler olsa da yüz yüze eğitime kısıtlı sürelerde geçilse de 1,5 yılın neredeyse tamamına yakını uzaktan eğitim yoluyla verilmek zorunda kaldı. Tabii ki bu verimsiz bir süreçti” dedi.

Türkiye’nin 126 milyon saat eğitim kaybı var”

Rona, “Birkaç araştırma da yayınladık, öğrencilerin uzaktan eğitime ulaşabilme oranlarını, öğretmenler açısından verimin hangi ölçüde değerlendirildiğini ortaya koyan araştırmalarımızı yayınlamıştık ve uzaktan eğitime Bursa’da kesintisiz şekilde ulaşan öğrencilerin oranı toplam öğrencilere oranla yalnızca yüzde 24’tü. Bu süreç öğrencilerin yalnızca yüzde 24’üne kesintisiz bir şekilde ulaşabilmiş oldu. Tabii uzaktan olmasının ortaya çıkarttığı verimsizlikleri de değerlendirirsek Bursa’daki 590 bine yakın öğrenci Türkiye’deki 18 milyon öğrenci açısından 1,5 yıllık sürenin kayıp bir süre olduğunu çok rahat bir şekilde ortaya koyabiliriz. Şöyle değerlendirelim bir yılda 180 iş günü yani okul günü olduğunu düşünürsek 1,5 yılda 270 iş günü kayıp olduğunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz. İlkokullar için günde 6 saat, ortaokullar için günde 7 saat, liseler için de günde ortalama 8 saat eğitim yapılır. Bu 1,5 yıllık süreç ilkokullar için 1.620 ders saati, ortaokullar için 1.890 ders saati, liseler için de 2.160 ders saati kayıp ortaya çıkarttı. 18 milyon öğrencinin toplam ders saati kaybını hesaplayacak olursak Türkiye’nin 126 milyon saat eğitim kaybı var. Eylül ayında yüz yüze eğitime başlarken de sanki bu 126 milyon ders saati kayıp yokmuş gibi, hiçbir şey olmamış gibi her şey olduğu gibi devam ediyormuşçasına bir telafi programı uygulamadan, kayıpların nasıl karşılanacağını ortaya koyan yeni bir karma model ortaya konmadan bakanlık yoluna devam etti” şeklinde konuştu.

1. sınıftan 3. sınıfa atlamış oldular”

Örneğin ilkokul 3. sınıf öğrenci için çarpma işlemini yapabilmenin ön koşulu kritik kazanımı ritmik saymaları öğrenmesidir. Bu da ikinci sınıfta edinilmesi gereken bir kazanımdır ama ilkokul 1. sınıf öğrencileri 1. sınıfın ilk dönemini yüz yüze gördükten sonra pandemi nedeniyle uzaktan eğitime geçtiler ve 3. sınıfın birinci döneminden başladılar. Yani 1. sınıftan 3. sınıfa atlamış oldularifadelerini kullanan Rona, “Bu deminki örnekte olduğu gibi birçok kritik kazanım da uzaktan eğitim nedeniyle çocuklara ulaşamadı. Yani edinemediler. Bakanlığın burada odaklandığı tek bir şey var süreci pas geçti yalnızca sonuca odaklandı. O sonuç da şu okulları yüz yüze eğitime açtık mı açtık. Bu kadar. Sadece böyle baktılar. Herhangi bir telafi programı uygulanmadı bu büyük bir kayıptır Türkiye için” vurgusu yaptı.

Sınıflarda öğrencilere 1,5 metrekare alan bile düşmüyor”

Rona, “Yüz yüze eğitim sorunlarla başladı. Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu birtakım önlemler vardı. Bir kılavuz yayınladı bakanlık ve sağlıklı bir eğitim ortamının sağlanması için gerekli olan koşullar sıralandı. Fakat Sağlık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu anlamda konuya yaklaşımları birbirinden çok farklıydı. Yani Sağlık Bakanlığı çok ciddi bir önlem kılavuzu yayınladı ama Milli Eğitim Bakanlığı bu önlemleri hayata geçirebilecek altyapıdan zaten yoksundu. Bir kere ciddi bir hijyen çalışması yapılması gerekirdi okullarda ve bunun sürekli hale gelmesi gerekirdi. Ancak eylül ayında yüz yüze eğitime başlandığında okulların büyük çoğunluğunda bu hijyen çalışmasını yapacak olan yardımcı hizmetli personel yoktu. Onlar 1 ay sonra neredeyse göreve başladılar. O bir aylık süreçte yardımcı hizmetli personel olmadan okullar kendi imkanları ile bunu yapamaz bir durumda hijyenden yoksun bir şekilde yüz yüze eğitime başladı. Yine Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği okul ortamında her öğrenci için dört metrekare alan düşecek şekilde planlama zorunluluğu vardı ama bugün sınıflarda öğrencilere 1,5 metrekare alan bile düşmüyor. Sosyal mesafe 30 santimetre dâhi değil çünkü öğrenciler yan yana bir sırada iki öğrenci hatta bazı okullarda 3 öğrencinin oturduğu bir tabloda eğitime başlandı” dedi.

Bursa’da kaç sınıf karantinaya girdi?

Özkan Rona, “Bursa’da bine yakın sınıf karantinaya girdi ancak bütün sınıflar kapsamında kapanan herhangi bir okul olmadığı ifade edildi. Milli Eğitim Bakanlığı 2021 istatistikleri önümüzdeki aylarda yayınlandığında kamuoyuna çok çarpıcı bir rakam yansıyacak. O da bu yıl bu dönem şu geride bıraktığımız 5,5 aylık süreçte çok ciddi bir devamsızlık oranı olduğunu göreceğiz. Yani ortalama her bir öğrencinin belki de 20 güne yakın belki de bizim gözlemlerimizle 20 günün üzerinde devamsızlık yapmış olduğunu göreceğiz. Bu devamsızlık sürecinin de öğrencilerin eğitim sürecini olumsuz etkileyen bir faktör olduğunu göz ardı etmemek lazım. Aslında şöyle oldu, karantinaya giren sınıflar sınıf bazlı kapanmalar oldu, okullar açıkmış gibi görünebilsin diye sınıf bazlı kapanmalar oldu. Uzaktan eğitime sınıf bazlı geçildi. Her şeye rağmen kesintili de olsa yüz yüze eğitim sürekli uzaktan eğitimden iyidir, daha verimlidir” ifadelerini kullandı.

Sınıf mevcutlarının 45’e dayandığını görüyoruz”

Eğitim-İş Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Rona, sözlerini şöyle tamamladı:

Bursa’da uzun yıllardır çözülemeyen ciddi bir derslik sorunu var. Bursa’nın bugün Türkiye’nin en çok derslik açığı olan ilk 3 ilinden biri olabileceğini öngörüyoruz. Çünkü merkezde bile, çok merkezi okullarda Bursa’nın en çok tercih edilen, belki de veli desteğini en çok alan en olanaklı okullarında bile ilkokullarda sınıf mevcudunun 40’ın üzerine çıktığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Biraz daha taşraya, kenar mahalleye belki de nüfus yoğunluğunun çok yüksek olduğu özellikle Yıldırım, Osmangazi’nin belirli kesimlerine baktığımızda sınıf mevcutlarının 45’e dayandığını görüyoruz. Bursa’nın en temel sorunu derslik açığı. Bir sınıfta 40 öğrencinin olduğu bir eğitim ortamında öğretmenin, öğrencinin bütün çabasına rağmen verimli bir eğitim bekleyemeyiz. Bu olmaz. Bursa’da eğitimin temel sorunlarından biri de kamu okullarının devletten yeterli desteği alamaması ve bütün temizlik, hijyen, personel, güvenlik, kırtasiye dahil olmak üzere tüm maliyetlerin velinin sırtına yüklenmiş olması.

Eğitim-İş Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Rona’nın açıklamalarının tamamını videomuzdan izleyebilirsiniz.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X