Milli Saraylar Koleksiyonu’na ait 119 yıllık tablo korumaya alınırken, çevresel etkilerle tahrip olan çerçevesi ise Yıldız Şale Köşkü’ndeki Ahşap Oyma Atölyesi’nde bir ay önce restorasyona gönderildi.
Tamamı ıhlamur ağacından yapılan ve dönemin ince sanatsal motiflerini yansıtan çerçevenin restorasyonunu Ahşap Oyma Atölyesi Sorumlusu restoratör Hasan Gül üstlendi.
Şimdiye kadar onlarca saray eşyasını ilk günkü formuna kavuşturduğu belirtilen restoratör Gül, yürüttükleri hassas ve titiz çalışma sonucu İtalyan oyma sanatının nadide örneklerinden olan ıhlamur ağacından çerçevenin birebir aynısını yine aynı ağaçtan yontarak üretti.
Gül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahşap oyması tamamlanan çerçeveyi altın varak kaplanmak üzere diğer atölyeye göndereceklerini, buradaki işlemlerin de tamamlanmasıyla Topkapı Sarayı’na iade edileceğini söyledi.
“Ahşap sıcak ve insana huzur veriyor”
Çerçevenin işçilik, oyma ve sanat olarak çok güzel olduğunu kaydeden Gül, “Biz aslına sadık kalarak hiçbir değişiklik yapmadan restore ediyoruz. Obje ıhlamur ağacından yapıldığı için biz de ıhlamur kullandık. Her zaman objelerle aynı ağacı kullanıyoruz.” dedi.
Tarihi eserlerin en büyük düşmanının “ahşap kurtları” olduğuna dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:
“Tahta kurtları ahşabı, özellikle ıhlamur ağacını çok sever. Ihlamur ağacına yumuşak olduğu için daha kolaylıkla giriyorlar. Nemli, rutubetli, kapalı ortamlarda bulunmaması lazım. Objelerimiz çok eski olduğu için benzer sorunlarla karşılaşıyoruz.”
Gül, Ahşap Oyma Atölyesi’nde dünyanın birçok yerinden gelen ve sanat tarihine ışık tutan objelerin restorasyonunu yaptıklarını kaydetti.
İlkokul mezunu olduğunu belirten Gül, mesleğe usta çırak düsturuyla 38 yıl önce başladığını ve ilk günkü gibi aşkla yaptığını ifade ederek şunları söyledi:
“Piyasada usta çırak olarak yetişmek önemlidir. Kıymetli bir mesleği icra ediyoruz. 1997’de Dolmabahçe Sarayı’nda işe başladım. O günden bu yana Milli Saraylar için çalışmaya devam ediyorum. Ahşap sıcak ve insana huzur veriyor. Ahşabı seviyorum çünkü insanın içinden gelen bir duyguya tekabül ediyor. Severek yapmak lazım. Sevmediğin zaman zaten istediğin ürünleri elde etmenin imkanı yok. Ben koleksiyondaki kanepe, koltuk, dolap, çalışma masaları gibi ahşap ürünleri üzerine çalışıyorum. Burada bu değerli eşyaların restorasyonu aslına sadık kalarak yapıyoruz. Var olanı korumak için kendimizden hiçbir şey katmadan tarihi dokuyu korumaya çalışıyoruz. Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Ihlamur Kasrı ve Küçüksu Kasrı gibi tarihi mekanlardan gelen objeler burada eski hallerine dönüşüyor. Buradaki tüm ögeler çok değerli. Aralarında karşılaştırma bile yapamıyorum.”