Zirve Yayınevi davasının 104. duruşmasında söz alan tutuksuz sanıklardan öğretim üyesi Ruhi Abat, “Zirve dosyası külliyen devletin başına çuval geçirme operasyonudur” dedi. Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Levent Ercan Gelegen, Ruhi Abat, Mehmet Ülger, Haydar Yeşil, Abdullah Atılgan, Mehmet Çolak, Adil Akçay, Murat Göktürk, Hüseyin Yelki ve Adem Gedik katıldı. Tutuksuz yargılanan sanıklardan Cuma Özdemir, Darende’den, Hamit Çeker ise Elbistan’dan Segbis sistemi üzerinden duruşmaya dahil oldu. Olayda öldürülen Tilman Geske’nin eşi Suzanna Geske bugünkü duruşmaya katılmazken, Uğur Yüksel’in annesi duruşmada hazır bulundu. Sanık ve müdahil avukatların da yerini almasıyla başlayan duruşmada, sanıkların esas hakkında savunmaları yapmaları istendi. Cinayet anında olay yerinde yakalanan sanıklardan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Salih Gürler, esas hakkındaki savunmalarının hazır olmadığını belirterek ek zaman talep ettiler. Sanıklar ayrıca evde uygulanan adli kontrol hükümlerinin de yumuşatılmasını talep etti. Emre Günaydın ise adının tüm iddialarda geçmesi nedeniyle savunmasını en son vermek istediğini söyledi. Sanıklardan Hüseyin Yelki, esas hakkındaki savunmasını yazılı olarak hazırladığını belirterek, avukatı aracılığıyla mahkemeye sunduğunu söyledi. Tutuksuz sanık Mehmet Çolak da savunması için ek süre isterken, gizli tanık olarak ifade veren İlker Çınar’ın yalanlarının ortaya çıktığını savunarak, Çınar’ın tutuklanmasını talep etti. Bir diğer sanık Abdullah Atılgan da aynı şekilde gizli tanık İlker Çınar’ın koruma kanunu kapsamından çıkarılmasını talep ederek, savunma için ek süre istedi. Sanıklar Adil Akçay, Adem Gedik ve Murat Göktürk de savunmalarını hazırlamak için mahkemeden ek süre talep etti. Sanık Levent Ercan Gelegen ise yeni gelen belgeler haricinde savunmasının hazır olduğunu, ancak ek süre talep ederek yeni gelen belgeleri de incelemek istediğini söyledi. Gelegen, mahkemeye şimdiye kadar gelen deliller ışığında gizli tanık İlker Çınar’ın yalan söylediğinin ortaya çıktığını savunarak, Çınar’ın tutuklanmasını talep etti. Davada gizli tanık olarak ifade veren ve ayrıca sanık olarak da yargılanan İlker Çınar’ın bugünlerde gazetede yeni fotoğraflı bir haberinin yayınlandığını ve bunun da yurt dışına kaçmak için bir şüphe olarak gördüğünü söyledi. Daha sonra söz alan sanıklardan emekli Albay Mehmet Ülger de esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için ek süre talep etti. Ülger ayrıca, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın yeni çıkardığı ’Cemaatin iflası’ adlı yeni kitabının dikkate alınarak, Avcı’nın da tanık olarak mahkemede dinlenmesini talep etti. Muvazzaf asker olan ve tutuksuz yargılanan Haydar Yeşil ise kovuşturulmanın genişletilmesiyle ilgili dilekçeyi tekrar mahkemeye sunduğunu belirterek, gizli tanık İlker Çınar’a ait flaş belleğin İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek incelenmesini talep etti. Sanıklardan son olarak söz alan Ruhi Abat da TUSHAD diye bir örgütün olmadığını savunarak, olmayan bir örgütün konuşulmasının, hukukun değil psikolojinin konusu olduğunu ifade etti. İkinci iddianamede TUSHAD’dan sonra ikinci en önemli delilin flaş belek olduğunu söyleyen Abat, “Bu flaş belleğin içine paralel kaçmamış bir kurum tarafından incelenmesi gerekiyor. Çünkü bu ekmek ve su kadar önemlidir. Aslında dosyayı savunmaya bile gerek yok. Dosya kendi kendini savunuyor. O kadar yalanlar var ki. Bunu bizim dava olarak görmeyin, Zirve dosyası külliyen devletin başına çuval geçirme operasyonudur. 2 GB kapasitesi olan flaş belleğin içerisine 5.12 GB bilgi bırakılmış. Nasıl oluyor bu iş? İşin içinde paralel olursa her şey olur. Flaş bellekte 254 defa düzeltilmiş belgeler var. İddianame kendi kendini akrep gibi sokuyor ve yok ediyor. TUSHAD dediniz, fıs çıktı. Flaş bellek dediniz, fıs çıktı. Peki, beni neden 4 sene içeride tuttunuz? Türkiye Cumhuriyeti devletinin bilirkişilerine, içine paralel yapı kaçmamış bir kurumda, bu flaş belleğin inceletilmesini talep ediyorum” diye konuştu. Abat, “Bir cinayet davasının üzerinde ahlaksızlık yapılmaz’ diyerek gerçeğin ortaya çıkarılmasını talep etti. Mahkeme duruşmaya öğle arası verdi.