Belediye Meydanı’nda halka hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bugün önümüzde yine bir oyun var. Bölücü örgütün güdümündeki partinin eş başkanı, ‘üst akıl değil, ortak akıl’ diyor. Bu ortaklığın içinde kimler var biliyor musunuz? Burada, milliyetçi olduğu iddiasındaki parti ile bölücü örgütün güdümündeki partiyi bir arada görüyoruz. Ana muhalefet partisi ile paralel ihanet şebekesini aynı ortaklığın içinde görüyoruz. Amerika’daki yayın organlarını, ülkemizdeki darbeci bazı medya kuruluşlarını, Ermeni lobisini aynı ortaklığın içinde görüyoruz. Peki bunlar kime karşı ortaklık kurmuşlar? Bize karşı ortaklık kurmuşlar, hükümete karşı ortaklık kurmuşlar, imam hatip okullarına karşı, dini müesseselere karşı ortaklık kurmuşlar. Bunlar, millete karşı ortaklık kurmuşlar. Biz millete hizmet için çalışıyoruz, onlar millete karşı ortaklık kurmak için çalışıyor. Aramızdaki fark bu.”
“Ne bardak ne çanak aldık”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “klozetlerin altın kaplama olduğu” iddialarına değinen Erdoğan, TRT’nin canlı yayınında “Hodri meydan” dediğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sabah da Genel Sekreterim kanalıyla yazılı olarak kendisine (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu) hemen bir bildirimde bulundum ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet ettik. Gel bütün tuvaletleri gez, bakalım bir tane altın kaplama klozet bulabilecek misin? Eğer bulursan ben cumhurbaşkanlığı makamından çekileceğim ama bulamazsan şu CHP’nin başına bela olmaktan çekilecek misin? Eğer zerre kadar kişilik varsa zerre kadar haysiyet varsa bu yazılı davetime uyar, gelir orayı gezer, görür. Aksi takdirde söyleyeceğim başka şeyler var, şimdi onlara girmiyorum.
Biz geldiğimizden beri ne bardak aldık ne çanak aldık. Geldiğimizde ne varsa onlarla çalışıyoruz ama iftira atacak ya. Bu iftira için mantık şu, ‘İftira at, tutmazsa iz bırakır’. Mantık bu, hepsi aynı.”
“Pensilvanya ile Kandil’in ülkenin ve milletin hayrına bir meselede bir araya gelmesi mümkün mü? Ama bak şimdi geldiler” diyen Erdoğan, “Niye? Çünkü 1999’da bunların hoca efendisi vardı ya kaçtı gitti bu ülkeden. Nereye kaçtı gitti? Amerika’ya, Pensilvanya’ya. Ya sen hoca efendi değil misin? Mekke’ye, Medine’ye gitseydin ya orada ne işin var? Şimdi küçük imamlar buradan başladı onlar da kaçıyor. Niye? Dedik ya ‘inlerine gireceğiz’, evet şu anda inlerine girdik ve şimdi kaçıyorlar. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız, hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunu yapacağız” ifadesini kullandı.
“Aydın maydın geçinen karanlıklar var”
“Iğdır bu oyuna gelir mi?” sorusuna “Hayır” cevabı alan Erdoğan, “O zaman 7 Haziran bir milattır unutmayın” dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“6-8 Ekim olaylarında insanları sokağa döküp 50 kişinin ölümüne yol açan eş başkanı türkü, bar sanatçısı havasında pazarlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Bir eline saz veriyorlar, bir eline mikrofon. Bunları da artık görmeye başladık ve böylece palazlamaya çalışıyorlar. Bugüne kadar Kürt kardeşlerimin tarihi, kültürü, inancı, geleceği için ağzından tek söz çıkmamış olanların barajı geçmesi için İstanbul’daki elitler seferber olmuş durumda. Bu aydın maydın geçinen karanlıklar var, seferber olmuş durumda. Bunlar ne aydını ya? Bu ülkede 50 kişinin ölümüne neden olan bir insana aydın denilebilir mi? Üçüncü kattan Yasin Börü’yü atıp bıçaklamak suretiyle üzerinden arabayla geçerek onu şehit edenlere, bu ülkede bu tür aydın geçinenlerin destek vermesine ne diyeceksiniz? Karanlık. Açık, net söylüyorum, bunlar kandan besleniyor, yaptıkları iş bu. Arkalarında terör örgütü olmasa bu oyları almaları mümkün değil, hep tehdit.”
“Dinimizin temsil makamında olan bir zata bu tür eleştiriler yapılmaz”
“Diyanet İşleri Başkanlığı makamına 320 bin liralık Mercedes’i layık görmeyenlerin, affedersiniz çocuklarının altında yarış arabaları var” diyen Erdoğan, şunları ifade etti:
“Kendileri Mercedes, Audi’ye biniyor. Diyanet İşleri Başkanımız bizim, bu coğrafyanın aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanıdır. Bu makama her şey layık. Bakın şu anda Vatikan, Papa, Alitalia Havayollarının tahsis ettiği uçakla seyahat eder. Tarifeli uçakla değil. Bizim Diyanet İşleri Başkanımız niye buna layık olmasın.”