Olay Gazetesi Bursa

‘Zarar eden şirketlerin sayısında ciddi azalış var’

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, bu yıl '500 Büyük' ile ilgili söyleyebilecekleri en olumlu verilerden birinin zarar eden şirket sayısındaki azalış olduğunu belirterek, "2014 yılında 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nda zarar ed

Bahçıvan, İSO’nun “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2014 yılı sonuçlarını açıkladığı toplantıda, sanayi için son 15 yıldır sürmekte olan “Genel ekonomi içindeki ağırlığını kaybetme” sürecinin devam ettiğini, bu oranlardaki yetersizliğin büyüme verilerinde de kendisini açıkça gösterdiğini söyledi. 

 

İmalat sanayisinin  geçen yıl yüzde 2,9 büyüyen ekonomiye yüzde 3,7’lik büyümeyle katkı sağladığını, 2015’in ilk çeyreğinde ise yüzde 2,3 büyüyen ekonomide imalat sanayisi büyümesinin yüzde 0,8 olarak gerçekleştiğine işaret eden Bahçıvan, bunun büyümenin kalite sorununu bir kez daha gösterdiğini dile getirdi. 

 

Bahçıvan, üretim ve yatırımlardan uzaklaşılan, kaynağını daha çok tüketimden alan bir büyümenin sürdürülebilir olmadığını vurguladı.

 

İlk çeyrekteki büyümenin büyük ölçüde tüketim ağırlıklı olmasının Türkiye’de son yıllarda üretime dayanmayan büyümenin sürdüğünü gösterdiğine işaret eden Bahçıvan, “Türkiye’nin yarınlarını düşünen herkes, bu kısırdöngüyü görmek zorunda. Dahası karar vericilere ve başta biz sanayicilere düşen görev bunu kırmak ve tersine çevirmek olmalıdır. Sanayi, bir ülke için ekonominin ve toplam kalkınmanın lokomotifi olması gerekiyor” dedi. 

 

Bahçıvan, son yıllarda imalat sanayiinin milli gelir içindeki payının cari fiyatlarla hesaplandığında “istikrarlı”  şekilde gerilediğine dikkat çekti.

 

Türkiye ekonomisinin son yıllarda genellikle iki seçenek arasında sıkışıp kaldığını ifade eden Bahçıvan, şöyle konuştu: 

 

“Ya büyüyecek; ki bunun faturası olarak önümüze cari açık geliyor. Ya da cari açıkla mücadele edecek; bu da ekonominin küçülmesi demek oluyor. Bu ikilem ekonomimize finansal gel-gitler olarak yansıyor. Bu gel-gitlerden en olumsuz etkilenen sektör hiç kuşkusuz sanayidir. Sanayici esas faaliyetinden daha çok,  bu konjonktürel gelişmelerle boğuşurken ağır bir finansman yükünü omuzlamak zorunda kalıyor.”

 

Bahçıvan, 2013 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye ekonomisinin ciddi finansal dalgalanmalar yaşadığına, bunun etkilerinin 2014 yılında sürdüğüne değindi. Bahçıvan, karlılık ve rekabet baskısı nedeniyle firmaların brüt satış karlılığını yukarı çekmek yoğun çaba gösterdiklerini, finansman baskısı nedeniyle bunu ne kadar başardıklarının ise tartışmalı olduğunu dile getirdi.

 

Sanayicinin kur baskısı ve faizler nedeniyle finansman baskısına yenilmiş gözüktüğünü belirten Bahçıvan, bu gidişi tersine çevirmek gerektiğini, bunun yolunun da tüketimi öne alan değil, üretimi ekonominin lokomotifi yapan ‘bütünsel kalkınma’ anlayışının öne çıkması olduğunu ifade etti. 

 

“Toplam satışların enflasyonun altında kalması düşündürücü”

 

Bahçıvan, İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasında 2014’te şirketlerin toplam satışlarının geçen yıla göre yüzde 3,9’luk artışla 473 milyar liraya çıktığını, bu artışın yüzde 8,2’lik 2014 yılı enflasyonunun altına kalmasının düşündürücü olduğunu söyledi.

 

Faaliyet karlarına bakıldığında 500 büyük şirketin geçen yıla göre performansının biraz düştüğünü vurgulayan Bahçıvan, 2013’te faaliyet karını yüzde 8’e çıkaran 500 büyük sanayi şirketinin, 2014’te faaliyet kar oranının yüzde 6,4’e gerilediği bilgisini verdi.

 

Bahçıvan, “Yani 2013 yılında 36 milyar lira faaliyet karı elde eden şirketlerimizin bu karı 2014 yılında 30 milyar liraya düşmüştür” dedi.

 

Geçen yıl sanayi şirketlerinin, neredeyse esas faaliyetlerinden elde ettikleri karların yarısı ile finansman giderlerini karşıladıklarının altını çizen Bahçıvan, bu yıl da aynı durum ile karşı karşıya olduklarını belirterek şöyle devam etti: ” Sanayinin asıl temel faaliyet alanı olan esas faaliyet karlarına baktığımızda 500 büyük şirketin performansının ciddi oranda gerilediği görülüyor. 2013 yılında faaliyet karları 36,5 milyar lirayı bulan 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, bunun yarısından çoğunu, 19 milyar lirasını  finansman gideri olarak kaybetmişti. Bu yılda da 500 büyük şirketimiz, 30 milyar lira olan esas faaliyet gelirlerinin yine yarısından fazlasını, 16 milyar lirasını, finansman gideri olarak kaybetmiş görünüyor”

 

Faaliyet karlılığı ile ilgili bir diğer önemli göstergenin de geçen yıl ilk kez kullandıkları EBITDA verileri olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: ”  “Tabloda da görüldüğü gibi bu veriler de faaliyet karlılığındaki gerilemeyi teyit ediyor. ‘500 Büyük’te EBITDA oranı geçen yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 10,7’ye indi. 2014 yılında, gerek küresel  gerekse iç piyasada yaşanan zorlu rekabet koşulları ve azalan kar oranlarına rağmen, sanayicilerimiz esas faaliyetlerinden fedakarlık etmek zorunda kalmış olsalar bile 2014 yılını karlılıkta başarılı şekilde kapatmıştır. 2013 yılında 22 milyar olarak gerçekleşen 500 Büyük şirketin karlılığı 2014 yılında yüzde 22’lik bir artışla 27 milyar liraya çıkmıştır. Bunda kurlardaki hareketlilik ve konjonktürel faktörlerin etkisiyle bazı şirketlerimizin kambiyo pozisyonlarının olumlu katkısı olmuştur. Sanayicilerimizin esas faaliyetlerindeki karlılığında yaşanan azalmaya rağmen, üretmek arzusu ve mücadelesini takdire değer bulmakla birlikte, bunun sürdürebilir olmadığını da vurgulamak istiyorum.”

 

“Verilen teşviklerin daha etkin kullanılması ile Ar-Ge’nin sanayiye çok şey kazandıracağına inanıyoruz”

 

Bahçıvan, bir sanayi şirketinin finansal yapısının sağlıklı olup olmadığının en önemli parametrelerinden birinin,  toplam borçların özkaynaklara oranı olduğunu belirterek, “Bu oran geçen yıl olduğu gibi yine yüzde 132’lik seviyesini korumaktadır. Dünyada bu oranın kabul edilebilir seviyesinin yüzde 70 olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum” dedi.

 

Bu çerçevede toplam borçların aktif toplamı içindeki payına bakıldığında sanayi sektörünün içinde bulunduğu finansman yükünün açıkça görülebileceğini aktaran Bahçıvan, ‘500 Büyük’te toplam borçların aktif toplamı içindeki payının 2014’te gerileme göstermediğini, 2013’te olduğu gibi yüzde 57 olarak devamlılığını koruduğunu, bunun nedeninin şirketlerin finansman ihtiyacının devam etmesi olduğunu söyledi.

 

Özellikle imalat sanayi alanında faaliyet gösteren firmaların üretimlerini artırmaları, yenilikçi ve yüksek teknolojiyle katma değerini artırıp pazar payını büyütmeleri için duran varlıkların toplam varlıklar içindeki payının daha yüksek olması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, 2004-2014 yılları arasındaki verilere göre İSO 500 firmalarının duran varlıkların toplam varlıklar içindeki payının yüzde 50’den yüzde 46’ya gerilediğini dile getirdi.

 

Bu yıl ‘500 Büyük’  ile ilgili söyleyebilecekleri en olumlu verilerden birinin zarar eden şirket sayısındaki azalış olduğunun altını çizen Bahçıvan, konuşmasında şunların altını çizdi: ” 2014 yılında 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda zarar eden şirketlerin sayısının ciddi bir azalışla 129’dan 83’e indiğini görmekteyiz. Aynı eğilimi EBITDA verileri de ortaya koyuyor. Bu verilere göre 2013 yılında 32 şirket zarar etmişken, 2014’te bu sayı 19’a gerilemiştir. Geçen yıl ‘500 Büyük’ü teknoloji yoğunluklarına göre  oluşturdukları  katma değerin dağılımı çerçevesinde de değerlendirmiştik. Bu yıl bu dağılımda çok büyük bir değişim olmasa da özellikle yüksek ve orta-yüksek teknolojilerdeki küçük artışlar umut vericidir.

 

2014 verilerine göre düşük teknoloji yüzde 40, orta-düşük teknoloji yüzde 37, orta-yüksek teknoloji yüzde 19 ve yüksek teknoloji  yüzde 3 şeklinde bir dağılım göstermektedir. Türkiye bu oranları yüksek teknoloji lehine çevirmek zorunda. Aksi takdirde çok ihtiyaç duyduğumuz sanayideki karlılığı ve ihracatımızdaki katma değeri artırmamız mümkün olmayacaktır. Geçen yıl yine sizlerle paylaştığımız bir başka önemli veri de Ar-Ge harcamaları ile ilgiliydi. 500 Büyük şirketimiz üretimden satışlarının binde 74’ünü AR-GE harcamalarına ayırabilmektedir. Dünyada bu oranın yüzde 6 ila 8 arasında olduğunu göz önünde bulundurursak bu konuda daha çok yol almamız gerektiği görülmektedir. Bu alanda verilen teşvik ve ortaya konan fırsatların daha etkin kullanılması ile birlikte Ar-Ge’nin sanayiye çok şey kazandıracağına inanıyoruz.”

 

“Yabancı sermaye paylı kuruluş sayısının azalması, nedenleri araştırılması gereken önemli bir konu”  

 

Bahçıvan, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasında özel kuruluşlardaki toplam istihdama bakıldığında, 2013 yılında 550 bin olan istihdamın yüzde 5,3’lük artışla 580 bine çıktığını söyledi. 

 

Bunun ‘500 Büyük’ün istihdama ciddi bir katkı sunmaya devam ettiğini gösterdiğini belirten Bahçıvan, 2005’te sayısı 136 olan yabancı sermaye paylı kuruluş sayısının 2009’a kadar istikrarlı  şekilde artarak 153 şirkete çıktığını, o tarihten bu yana  her yıl düşüşerek 2014’te 126’ya gerilediğini kaydetti.

 

Bu gerilemenin herkesin üzerinde hassasiyetle durması, nedenlerini araştırması gereken önemli bir konu olduğunu vurgulayan Bahçıvan, “Sayısındaki önemli azalmaya karşın yabancı sermaye paylı kuruluşların, temel göstergelerde 500 Büyük içindeki payını korudukları görülüyor. Örneğin; 2014 yılında İSO 500 kapsamındaki 126 yabancı sermaye paylı kuruluşun toplam üretimden satışlar içindeki payı geçen yıla göre yüzde 1,1 puan artarak yüzde 29,6 olmuştur” ifadelerini kullandı.

 

Bahçıvan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

“2014 yılında İSO 500 kuruluşunun ihracatı yüzde 3,1 azalarak 61,3 milyar dolar olmuştur. Buna karşın Türkiye ihracatı yüzde 3,8 artmıştır. Bu azalmaya karşın İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, Türkiye sanayi ihracatının yüzde 40,7’sini gerçekleştirmiştir. Bu da İSO 500’ün Türkiye ihracatındaki ağırlığını ve önemini gösteriyor. 2014 yılında en fazla ihracat yapan ilk üç kuruluş, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları sıralamasının da ilk üç sırasını oluşturan TÜPRAŞ, Ford Otomotiv ve Oyak-Renault olmuştur.”