Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Kutlu Doğum Programı’ndaki konuşmasının başında, yarın gece idrak edilecek Miraç Kandili’ni tebrik ederken, kutlu doğumun herkes için manevi silkinişe ve yeniden dirilişe, bu yıl “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu” temasıyla düzenlenen kutlu doğum etkinliklerinin, millet, İslam ümmeti ve tüm insanlık için kurtuluşa vesile olmasını temenni etti.
Kur’an-ı Kerim’de Hazreti Muhammed’in “en güzel örnek” olduğunun belirtildiğini aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Onun hayatı, sadece ümmeti için değil, kendisinden sonra gelen tüm insanlık için de en güzel rehberdir. Resul-i Ekrem’in ahlakı, tavsiyeleri ve sünnet-i seniyyesi, Müslümanlar için dünya ve ahiret saadetinin pusulasıdır. Enes bin Malik, Resulullah Aleyhissalatu Vesselam için ‘İnsanların en güzel huylusuydu’ dedikten sonra onu nasıl tarif ediyor. ‘Allah’a yemin olsun ki Resulullah’a 10 sene hizmet ettim. Bu süre zarfında yaptığım veya yapmadığım bir işten dolayı beni ne azarladı ne tahkir etti ne de bir defacık bana surat astı.’ O, insanların en müşfiki, en merhametlisi, en naziği idi. Affetmeyi sever, kimseyi incitmez, düşmanlarının dahi iyiliğini isterdi. Herkese karşı güler yüzlü, güzel yüzlü olan Peygamberimiz, hayatta karşılaştığımız sıkıntılar karşısında sabretmeyi, kanaatkar olmayı tavsiye ederdi. O, paylaşmayı severdi, bir öğünlük yemeğini bile olmayana verdiği için hem kendisinin hem de ailesinin aç sabahladığı çok geceler olurdu.
Cenk meydanlarına yiğit bir komutan, torunlarına merhametli bir dede, eşlerine ideal bir koca olan Peygamberimiz, şahsının tabulaştırılmasına asla rıza göstermezdi. O, bir denge misaliydi, timsaliydi. Yalnızlığa, inzivaya önem verirdi ama aynı zamanda hastaları, dostlarını, komşularını ziyaret eder, her fırsatta halkın arasına katılırdı. Allah’ın emirleri çiğnendiğinde kesinlikle tepkisiz kalmaz, bilhassa zulme ve adaletsizliğe asla rıza göstermezdi. İsrafı sevmediği için cimriliği de sevmezdi. Zengin fakir, genç yaşlı ayırt etmez, yardıma ihtiyacı olan herkesin yardımına koşardı. Çocukları bilhassa ‘dünyadaki iki reyhanım’ dediği torunlarını çok severdi. Çocukların mescitte namaz kılınırken daha yaptıkları yaramazlıklara kızmaz, aksine onların gönüllerini alırdı.”
Erdoğan, “Güzel huy, merhamet, sabır, kanaat, paylaşma, dengeli olma, affetme, inanç söz konusu olduğunda taviz vermeme, çocuk sevgisi… Şöyle kendimizden başlayarak, çevremize, ülkemize, İslam dünyasına, tüm insanlığa bir bakalım. Acaba Peygamberi Zişan Efendimizin bu tavsiyelerinden, bu özelliklerinden ne kadarını hayatımızda uygulayabiliyoruz?” diye konuştu.
“Gereğini yapmamız şart”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 23 Nisan dolayısıyla dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen çocuklara, “Büyüklerin yol açtığı savaşların faturası, çocuklara kesilmemeli, onların vurdumduymazlıklarının bedelini, minik bedenler ödememelidir” dediğine değinerek, salonda bulunanlara şöyle seslendi:
“Suriye’de katledilen, önemli bir bölümü de çocuk olan 1 milyona yakın masumun sesine kulak vermeyen bir Müslüman, kendisini Peygamber Efendimizin bu tavsiyelerinden hangisine uymuş olarak kabul edebilir? Hepiniz ekranlarda izlemişsinizdir, kimyasal silahlarla şehit olmuş ikizlerin babasının kucağındaki halini. Türkiye’ye aldırdık ve Hatay’da babası, amcası ve akrabalarıyla görüştüm. Aynı aileden 100 kişi kimyasal silahlarla ne yazık ki ölmüş, şehit olmuştu. Şimdi o babanın halini düşünün, eşi de şehit olmuş, iki yavru da gitmiş. ‘Ben onları Allah’ımın evine gönderiyorum.’ diyordu. Kendi elleriyle yavrularını orada mezara defnediyor. Bu dünyada bu zalimler, acaba karşılığını ne kadar bulmayacak da bu zulmü devam ettirecek. Bunlara karşı sesimizi yükselttiğimiz için birileri ne diyor? ‘Diktatör’ diyor. Varsın desinler, biz sesimizi yükseltmeye bunlara karşı devam edeceğiz. Çünkü bizim Peygamberimiz ‘Zulme rıza zulümdür’ diyor. Zulme rızanın zulüm olduğu bir dünyada biz kalkıp da bunlara ‘İyi yapıyorsunuz. Devam edin.’ diyebilir miyiz?”
“Bugün Somali’de açlık içinde kıvranan çocukların dramına şahit olan ve harekete geçmeyen bir mümin kendisini nasıl Peygamberin izinden gidiyor görebilir?” diyen Erdoğan, Hazreti Muhammed’in “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle düzeltin, gücünüz yetmezse dilinizle ihtar edin, ona da gücünüz yetmezse kalben buğzedin” hadisini hatırlattı.
Erdoğan, Müslümanlar bu kesin emre rağmen prensipte dahi bir araya gelemediğini dile getirerek, “Eğer biz, insanlar içerisinden çıkarılmış bir hayırlı ümmet olduğumuza inanıyorsak, o zaman bunun gereğini yerine getirmemiz lazım. Atmamız gereken adımları buna göre atmamız lazım, daha neyi, nasıl seyredeceğiz? Acaba biz, bir tas çorbamızı onlarla beraber paylaşabiliyor, onlara bunu uzatabiliyor muyuz? Bunu artık ihmale hakkımız yok, gereğini yapmamız şart.” dedi.