Yönetmen Faysal Soysal, son filmi “Ceviz Ağacı”nın festival yolculuğuna devam edeceğini belirterek, “Festival yetkilileri artık biraz daha hakkaniyetli davranmaya çalışıyor. Antalya film festivali bu yıl ulusal yarışmasına kavuştu. Türk sinemasının farklı sesleri ve yapımları var. Bence Türk sineması özellikle yeni yönetmenler açısından umut ve imkan vaat ediyor. Bu vesileyle biz de günden güne bu milletin dertleriyle hemhal olacak eserler üretmeye devam edeceğiz.” dedi.
İlk uzun metraj filmi “Üç Yol”da, Bosna Hersek’te yaşanan acı dolu savaş yıllarına odaklanan Soysal’ın ikinci uzun metraj filmi “Ceviz Ağacı”, ilk kez 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde seyirci karşısına çıktı.
Başrollerinde Serdar Orçin ile Sezin Akbaşoğulları’nın yanı sıra Mert Yavuzcan, Kübra Kip, Şebnem Dilligil, İskender Altın ve Rıza Akın’ı buluşturan filmin gösterimi yoğun ilgiyle karşılaştı.
“Üç Yol” filmi yurt içinde ve yurt dışında 13 ödüle layık görülen Soysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gösterime olan ilgiden dolayı çok memnun olduklarını söyledi.
Soysal, “Hayati” karakteri üzerinden ilerleyen filme konu olan ceviz ağacının farklı anlamlar taşıdığına işaret ederek, “Yaşar Kemal, ‘Tek Kanatlı Kuş’ adlı hikaye kitabında ceviz ağacının, gördüğü hiçbir şeyi unutmadığına dair bir hikaye kurar. Bu, ceviz ağacıyla ilgili başka yerlerde de okuduğum bir menkıbe. Bir de ceviz ağacıyla ilgili (Ahmet Hamdi) Tanpınar’ın da güzel bir hikayesi var. Ceviz ağacının altına gömülen bir kadın ve hatırayla ilgili. Onun da ‘rüyamsı’ atmosferi vardı.” diye konuştu.
“Ahlat Ağacı” filmiyle isim benzerliği
Ceviz ağacının kendisini çok etkileyen karakteristik bir ağaç olduğunu anlatan Soysal, meyve veremeyen ceviz ağacının, yazamayan “Hayati”yi simgelediğini, filmin sonunda “Hayati”nin yazmaya başlamasıyla birlikte ceviz ağacının da tomurcuk verdiğini aktardı.
Soysal, Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir Adam Yaratmak” eserindeki incir ağacı imgeleminden de etkilendiğini belirterek, hayatında hiçbir şeyi tam yaşayamayan “Hayati” karakterinin yakınındaki kişiler tarafından tam olarak anlaşılamadığını dile getirdi.
“Hayati”nin filmde kaybedişe bir çare bulmaya çalıştığına dikkati çeken yönetmen, “Eğer biz doğru şekilde yaşarsak, hareketlerimizi olgunlaştırırsak, ahlaki veya vicdani anlamda doğru bir insan olarak yaşamayı özümsersek, doğa da bize benzer şekilde tepki verecek, yeniden yeşerecek ve umut verir hale gelecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Faysal Soysal, filmin Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı” filmiyle olan isim benzerliğine değinerek, şöyle devam etti:
“Filmin ‘Ağlat Ağacı’ ismiyle çıkacağını duyduk. Nuri Bilge ile Yılmaz Erdoğan’ın bir stand up’ında karşılaştık ve ayaküstü konuştuk. ‘Bu mesele ne olacak? Ben değiştireyim ismi. Benzer iki ağaç isimli film güzel olmaz.’ dedim. ‘Acele etme, belki ben değiştiririm, ben de düşünüyorum.’ dedi ama değiştirmedi. Demek ki o da bir isimle başlayıp vazgeçemedi, ismi ‘Ahlat Ağacı’ kaldı. Biz Reis (Çelik) ağabeyin ofisinde Nuri Bilge ile birlikte filmi izlerken, ‘Bu isim üstünde kaldı, bence değiştirme. Çünkü bu filmin en çok hak ettiği isim bu, hatta bu ismi benim filmimden daha çok hak ediyor. Babasıyla kurduğu ilişki anlamında karakterle ve filmin dünyasıyla birebir örtüşüyor.’ dedi. Buna rağmen biz değiştirmeye meyilliydik, yurt dışı festivallerine gittiğinde hemen o filmle mukayese ediliyor. Yine bir yazar hikayesi, yine bir ağaçla ilişki var. Yabancılar biraz şabloncu yaklaşıyor ama gittik-geldik, ‘Ceviz Ağacı’ndan vazgeçemedik.”
“Şairler, sanatçılar toplumun vicdanı ve namusudur”
Kendi varlığını sorgulayan karakterlerin filmlerini sevdiğini aktaran Soysal, “Umut, iman eden her insanın ihtiyaç duyduğu, kaybetmemesi gereken bir şeydir. Müslüman umutsuz olamaz. Biz eğer ahirete, kaza ve kadere inanıyorsak, yarın bunun hesabının verileceğini düşünüyorsak umutsuz olamayız. Bu hesap da verilecek, sadece öbür tarafta değil bu tarafta da verilecek. Bu tarafta bu hesabı vermek, Hayati gibi karakterlere, onun gibi kimseye zarar vermeyen, kendi köşesinde olan, kurulu düzene, kapitalizm ve tüketim çağına ayak uydurmak istemeyen, ayak uyduramayan insanların omuzundan bize geliyor. Sana, bize bu imkanı sağlıyor. Şairler, sanatçılar naiftir. Çünkü toplumun onlardan istediği rolü oynayamazlar. Becerdikleri vakit kendilerini, değerlerini satarlar. O yüzden onların değerini ödül ya da maaş vererek karşılayamazsınız. Onlar toplumun vicdanı ve namusudur. Bir millette şairlerin ve sanatçıların sayısı o ülkenin sadece kültür seviyesini göstermez, namusluluk ve değer anlamındaki kıymetini de gösterir.” yorumunu yaptı.
Soysal, sanat eserinin yaşayan bir şey olduğuna vurgu yaparak, “Sanat eseri reddedilen ya da kabul edilen bir şey değil. Sevilen-sevilmeyen, ilişki kurulan ya da kurulmayan bir şey ama hakikatte bir sanat eseriyse bence, her şeyle bir şekilde ilişki kurar. Kimisiyle çok, kimisiyle az ama zaman içerisinde bir değerdir.” dedi.
“Resmi anlamda ilk Türkiye-İran ortak yapımı”
“Üç Yol”un bazı ön yargılardan dolayı festivalleri hakkıyla gezemediğini aktaran Soysal, “Festival yetkilileri artık biraz daha hakkaniyetli davranmaya çalışıyor. Antalya Film Festivali bu yıl ulusal yarışmasına kavuştu. Özellikle Türk sinemasının farklı sesleri ve yapımları var. Bence Türk sineması özellikle yeni yönetmenler açısından umut ve imkan vaat ediyor. Bu vesileyle biz de günden güne bu milletin dertleriyle hemhal olacak eserler üretmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Soysal, festival yolculuğuna devam edecek “Ceviz Ağacı”nın resmi anlamda ilk Türkiye-İran ortak yapımı olduğunu, İran’daki Farabi Sinema Kurumu’nun destekleriyle post prodüksiyonun tamamını İran’da gerçekleştirdiklerini anlattı.
Türk ve İran sinemasının birbirini desteklemesinden güzel bir sinerji oluşacağından bahseden Soysal, Farabi Sinema Kurumu’nun başka Türk filmlerine de açık olduğunu sözlerine ekledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve TRT ortak yapımcılığında Bolu’nun Göynük ilçesinde çekilen “Ceviz Ağacı”nın sanat yönetmenliğini Natali Yeres ve Nezihe Ateş, ses tasarımını Mohsen Roshan, kurgusunu Mostafa Khergehpoosh ve renk tasarımını Hootan Haghshenas yaptı.
Film, Balkon Film’in yapımcılığında hayata geçirilirken, senaryoyu da kaleme alan Soysal’a, görüntü yönetmeni olarak Vedat Özdemir eşlik etti.
56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeki 10 ulusal yarışma filmi arasında yer alan yapımın konusu özetle şöyle:
“Yazma yeteneği körelirken evliliği de çökmekte olan yazar Hayati, babasının evinde, bahçedeki kurumuş ceviz ağacını canlandırmayı takıntı haline getirmiştir. Hayati’nin, babasının ölümü ve geçmişini kurcaladıkça yalnızlığı daha da derinleşirken, eşinin bir ilişkisi olduğunu öğrenmesiyle yıkılır. Yine de zayıf kişiliğinden dolayı kendinden beklenen şiddetli tepkiyi veremeyen ve hayatı gittikçe azaba dönüşen Hayati, yakın arkadaşının nişanlısıyla tanışır. Zamanında aşık olup da açılamadığı arkadaşına çok benzeyen bu kadınla karşılaşmak, yazmak konusunda Hayati’yi motive ederken, tam o sırada ceviz ağacı da tomurcuklanmaya başlar. İçindeki umudun canlandığı bugünlerde annesinin ölümü, hemen ardından da eşinin sevgilisiyle kaçışı son damla olur. Evinde çıkan yangından sonra, Hayati şehri terk eder. Birkaç gün sonra yanmış bir kadın cesedi bulan polis, Hayati’yi cinayetle suçlar ve gözaltına alır.”