Dilek Atlı
Diş sağlığını korumak için ilk şart günde iki defa dişlerimizi doğru fırçalamaktan geçiyor. Tercih edilen diş macunları farklı markalarda aşağı yukarı aynı içeriği taşıyor. Yıllardır diş macunları reklamında karşımıza çıkan ‘diş çürüklerine karşı florürlü diş macunu kullanmak gerek’ cümlesi son dönemde kuşkuyla karşılanıyor. Aralarında Harward Üniversitesi gibi kurumlarında bulunduğu araştırma merkezlerinde yapılan çalışmaların bazıları florürün ölümcül olduğunu ve insan sağlığını olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor.
Buna karşın, Türk Diş Hekimleri Birliği ve Türk Pedodonti Derneği gibi kurumlar da söz konusu bilginin gerçek dışı olduğunu savunuyor. Bilinçli tüketicilerin dikkatini çeken bu fikir ayrımı, kafalarda soru işareti yaratıyor. Diğer taraftan piyasadaki florürsüz diş macunu tüketimi son dönemde artış gösteriyor. Tüm bu gelişmelerden yola çıkarak belirlenen tüketim artışları günden güne değişiyor.
Biz de son dönemde kafalarda soru işareti yaratan florürün, diş korumasında kullanılmasının sağlığı tehdit edip etmediğini Diş Hekimi Yrd. Doç. Dr. Şebnem Altun’a sorduk. Altun, florürle ilgili tüm ayrıntılara değinerek verdiği yanıtlarda diş sağlığının nasıl korunması gerektiği konusunda da bilgiler paylaştı.
İsterseniz en basit soruyla başlayalayalım; flor(ür) nedir?
Flor, yüksek elektronegatifliğe sahip reaktif bir gazdır ve bu nedenle doğada serbest halde bulunmamakta, bileşikler oluşturarak flor tuzları (floridler) şeklinde bulunmaktadır. Sularda, toprakta, kayalarda, atmosferde, yiyecek ve içeceklerde, bitkilerde, hayvanlarda ve canlı dokularda bulunan flora, en fazla çay, tütün ve balıkta rastlanmaktadır. İnsan metabolizması için gerekli eser elementlerden biri olan florun, çocuk ve erişkinlerdeki çürük önleyici etkinliği kanıtlanmıştır. Florun, özellikle çürükten korunma açısından, dişlerin sürme öncesi ve sürme sonrası döneminde, diş dokusuna ve plak oluşumuna çok önemli etkileri mevcuttur.
Dişlerin sürme öncesi diş dokusuna etkisi sistemik uygulamalarla meydana gelirken, diğer etkiler ya topikal uygulamalarla veya sistemik uygulamaların topikal etkisi sonucu oluşmaktadır. Sistemik olarak verilen florun diş oluşumu sırasındaki etkisi, dişin sağlıklı gelişimini destekleyip iyi mineralize olmasını sağlamaktadır. Bu şekilde, diş dokusu çürük ajanlarına daha dirençli hale gelmektedir. Günümüzde sistemik uygulamalara karşı olan bazı araştırmacılar bu etkiyi tartışmalı bulmaktadır.
Flor genellikle diş çürüklerinden korunmada kullanılmaktadır. Çürüklerin azalması flor kullanımıyla gerçekleşmektedir. Ağız ortamında belirli düzeyde flor konsantrasyonunun devamlı olarak korunması, çürük azalmasında büyük ölçüde etkilidir ve çürüğü kontrol altına almak amacıyla, dişhekimleri tarafından kullanılan güvenli ve etkili bir yöntemdir. Florun çürükten koruyucu etkisi, minede remineralizasyon gerçekleştirmesi ve bakteri metabolizmasını değiştirmesi sonucu meydana gelmektedir.
Dişlerin hergün flor içeren bir diş macunu ile fırçalanması ile etkili bir korunma sağlanabilmektedir. Ayrıca içme sularının ve tuzun florlanması, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen, halk sağlığının korunması açısından etkili, pahalı olmayan ve kişilerin uyumunu gerektirmeyen bir yöntemdir. İçme suyu dışında soda, meyve suyu, bebek maması ve bazı hazır gıdaların içerisinde de flor bulunmaktadır. Ülkemizde ise içme sularına veya tuza henüz flor ilave edilememektedir.
“LOKAL KULLANIMI ÖNERİYORUM…”
“Günümüzde sistemik uygulamalara karşı olan bazı araştırmacılar bu etkiyi tartışmalı bulmaktadır” dediniz. Nedir bu tartışmaya sebep olan fikirler? Siz ne kadarına katılıyorsunuz?
Sistematik uygulamalara karşıyım. İnsanların doğal beslenme alışkanlıklarına ve içtikleri su miktarına göre günlük ne kadar flor alımı yaptığını sabitlemek imkânsız bir durum. Vücutta birikimine sebebiyet vermemek adına lokal kullanımı öneriyorum.
Nedir ve nasıldır bu uygulamalar?
Çürüğü kontrol edebilecek optimal flor konsantrasyonu 0.1 ppm’dir. Fakat bu miktar; çürük riskine, oral hijyene, hastanın yaşı ve uyumuna, sistemik veya topikal flor kullanımına, şehir suyunun florlama derecesine, hastanın tıbbi koşullarına göre değişir. Floridler, diş mine yüzeyine çeşitli yöntemlerle uygulanır. Bunlar, şu şekilde sıralanabilir: Florlu diş macunları, flor vernikleri, flor jel ve solüsyonları, lorlu gargaralar. Bu yöntemlerle dişin mine dış yüzeyine flor temas ettirilir (sürülür).
Topikal flor uygulaması, çürükten korunmak diş ve kemik sağlığı için çok önemli bir mineraldir. Flor, diş çürümelerini, kemik erimesini ve kemik kırılmalarını engeller. Çocukların günlük 1-2 mg, yetişkinlerin ise 2-3 mg flor mineraline ihtiyaçları vardır.
SİSTEMETİK FLOR UYGULAMASI ZARARLI OLABİLİR…
Bir de sistemik flor uygulamaları demiştiniz…
Evet. Flor, büyük oranda gastrointestinal sistemden emilip, dolaşımla taşınarak, kalsifiye dokularda florapatit tuzu şeklinde depolanır. Sistemik flor uygulamaları, tablet, pastil, damla, tuz veya süte flor katılması, multi-vitamin flor kombinasyonları, okul veya içme sularının florlanması şeklinde yapılır.
Birçok çalışmada, sistemik flor uygulamasının bir yararı gösterilememiş, hatta çok sayıda vakada istenmeyen etkilere neden olan ve geniş kitleler üzerinde florun uzun dönemde insan vücudundaki birikici etkilerini öğrenmemize olanak sağlayan su florlama çalışmaları tartışılmıştır. Günlük alınması gereken belirli bir miktar yoktur. Sudaki flor yoğunluğunu belirlemek ve bunu sürekli standart bir düzeyde tutmak çok zor bir işlemdir. Kişilerin besinlerle ne kadar flor aldıkları ve ne kadar su içtikleri değişken olduğundan, fazlalığa yol açması olasıdır.
Flor eksikliğinin ve fazlalığının zararlarını nasıl sıralıyorsunuz?
Yetersizliği, dişleri zayıflatır ve diş çürümesini hızlandırır. Dişlerde sararmaya ve diş minesinin tahrip olmasına neden olur. Fazlalığıysa, dişlerde sararmaya ve diş minesinin tahrip olmasına neden olur. Ayrıca, kemiklerde ve eklemlerde de normal dışı gelişimler ortaya çıkabilir. İçme suyuna flor katılarak, flor eksikliği önlenmeye çalışılır. Ayrıca, pek çok diş macununa da eklenmektedir.
Peki flor günlük yaşantımızda hangi besinlerde karşımıza çıkıyor, biliyor musunuz?
Çoğu gıdaların florür içerikleri çok düşüktür (0.05 mg/100g’dan az) ve gıdaların yetiştiği toprakların mineral içeriklerine göre de değişkenlik gösterir. Zengin kaynakları çay (yapraklarında daha konsantredir), balık (kemikleriyle tüketildiğinde) gibi kaynaklardır. Mekanik ayırma işlemi ile hazırlanmış gıdalar, örneğin tavuk, konserve et, hot dog, ve bebek gıdaları ile vücuda florür girmektedir. Günlük alınan florürün 0.3-0.6 mg kadarı gıdalardan alınmaktadır. Bir yetişkin erkek florürce zengin bir su ile günlük 1-3 mg florür almaktadır. Yani, çay başta olmak üzere tavuk, balık, karides ve sosis gibi besinlerde flor bulunmaktadır.
Bir de bebek ve çocuklara florür hapı veriliyor. Bununla ilgili neler aktarırsınız?
Bebeklerde ve çocuklarda günlük 1 – 2 mg almak yeterli olmakla birlikte, yetişkinlerde günlük flor ihtiyacı 2 – 3 mg kadardır. Çürük önlemek için kullanılan oral florür kaynakları toksik dozda florür içermemektedir ve güven vericidir. Dişhekimleri flor uygulamalarında gereken önlemleri alacak eğitim ve beceriye sahiptirler. Diş hekimlerinin önerdiği uygun miktarlarda kullanılan florür insan sağlığı üzerine hiçbir yan etki oluşturmamaktadır.