Mimar ve Mühendisler Grubu’nca düzenlenen 3. Ar-Ge ve İnovasyon Zirvesi kapsamında “Sanayinin Dönüşümü: Yapay Zeka, Robotlar ve Nesnelerin İnterneti” başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü yapan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Fatih Kacır, sanayinin dijital dönüşümünün her zamankinden daha çok bakanlık gündeminde olduğunu söyledi.
Dijital dönüşümün sunduğu fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Kacır, “Hem bakanlık olarak hem de ilgili kuruluşlar eliyle sanayinin dijital dönüşümünü desteklemeye gayret gösteriyoruz. TÜBİTAK’ın bu alana verdiği desteklerin toplamı 1,6 milyar lira. Bu desteklerin yüzde 21’i sensörler, elektronik devreler, yüzde 20’si haberleşme sistemleri, yüzde 15’i yapay zeka, yüzde 15’i robotik, mekatronik ve yüzde 10’u veri tabanları alanlarında verilmiş. Bu destekler neticesinde görüyoruz ki Türkiye olarak önemli bir kapasiteyi oluşturmuş durumdayız. Şimdi ana platformların milli ve özgün olarak üretilmesi, bizim için öncelikli. Çünkü biz sanayinin dijitalleşmesinde kritik altyapıların milli ve özgün olarak geliştirilmesini de çok önemsiyoruz.” şeklinde konuştu.
Kacır, beş yıl içerisinde Nesnelerin İnterneti pazarının 1,7 trilyon dolar olacağının öngörüldüğüne dikkati çekerek, pazarın mevcut halinden üç kat büyümüş olacağını bildirdi.
Türkiye’nin söz konusu pazarda eriştiği kapasiteye de değinen Kacır, halihazırda teknoloji geliştirme bölgelerindeki firmaların 94’ü yapay zeka, 27’si nesnelerin interneti üzerine çalıştığını, Ar-Ge merkezlerinin ise 22’sinin yapay zeka, 15’inin de nesnelerin interneti alanında faaliyet gösterdiğini bildirdi.
Kacır, şunları kaydetti:
“Açık kaynak kodu çok önemsiyoruz. Yakın bir zamanda Bakanımız da ilan edecekler, bir açık kaynak kod platformu kurmuş olacağız. Bunu birkaç açıdan önemsiyoruz, güvenlik açısından önemsiyoruz. Açık kaynak kodlu yazılımların kamuda kullanımlarını teşvik etmek istiyoruz. Bağımlılıktan kurtulmak anlamında bunu önemsiyoruz. Hem de bunun aslında büyük bir yazılımcı ordusu yetiştirmek açısından bir fırsat olacağına inanıyoruz. Dünyadaki açık kaynak ekosistemine entegre edeceğimiz, hızlıca eğiteceğimiz bir yazılımcı ordusunu Türkiye’de kurabiliriz. Şu an olmamız gereken noktadan çok gerideyiz. Dünyada 24 milyon geliştirici var. Türkiye’de ise tahminen 18-20 bin geliştirici var. Dünya nüfusundaki payımıza bakarsak, en az 200 bin geliştiricimizin olması lazım. Buna da bakanlık olarak öncülük edeceğiz.”
“Türkiye’nin Otomobili projesi Türkiye için önemli bir fırsattır”
Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Gürcan Karakaş ise göreve geldikten sonra katıldığı ilk konferansı olduğunu ve heyecan duyduğunu belirterek, “Türkiye’nin Otomobili projesi Türkiye için önemli bir fırsattır. Bu dünyada oluşan fırsat penceresinin yarattığı bir fırsattır. Teknolojinin dönüşümü ile özellikle elektrikli araçlar teknolojisinde hız kazanan dönüşüm var. Cep telefonunun başına gelen benzer şeyler otomobilin de başına gelecek. 15 sene önce nasıl cep telefonunun geleceği noktayı kestiremiyorsak benzer şeyleri de otomobilin başına geleceğini de düşünüyoruz.” diye konuştu.
Karakaş, otonom sürüşün herkese farklı bir yaşam alanı yaratacağını ifade ederek, “Artık araba sürmeye konsantre olmayacağımıza göre evde, işte, ofiste ne yapabiliyorsak arabada da onu yapmak isteyeceğiz. Dünyada rekabet anlamında oluşan en büyük ‘savaş, kavga’ bu yaşam alanının paylaşılmasıyla alakalı. Teknoloji trendlerin getirdiği bir sonuç.” şeklinde konuştu.
“Bizim kimseyi kopyalamaya ihtiyacımız yok”
Paylaşım ekonomisinin önemini anlatan Karakaş, şunları kaydetti:
“Kanun yapıcıların da oluşturduğu bir trend var. Özellikle şehirlerin, şehircilik kanunlarının mevzuatlarının değişmesi ile alakalı trendler olduğunu görüyoruz. Fırsat penceresi dünyada herkese açık. Ülke olarak fırsat penceresi içerisinde oluşturacağımız teknolojilerin başında olayın tamamını kavramayı çabuk netleştirmemiz lazım. Otomotiv sanayimizi, yan sanayimizi bu dönüşüme hazırlayamazsak, içten yanmalı otomobillerin zamanla ortadan kaybolacağını göz önünde bulundurursak, bizim ihracatını yaptığımız, ürünlerimizin kullanıldığı araçlar ortadan kaybolacak. Dolayısıyla dönüşümü aktif bir şekilde şekillendirmemiz gerekiyor.
Türkiye’nin Otomobili olarak projemizi önemli bir kullanım alanı olarak görüyoruz. Teknolojinin egemenliğine sahip olmamız çok önemli. Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu olarak vizyonumuz budur. Bu çalışmanın doğru bir zamanda ortaya konulduğunu düşünüyoruz. Bizim kimseyi kopyalamaya ihtiyacımız yok. Bazıları Çinlilerin bazıları Güney Korelilerin örneğini önümüze getiriyor. O zamanın şartları farklıydı bugünün şartları farklı. Günümüzün şartlarında fırsat penceresine baktığımızda ciddi bir enerjimiz, altyapımız, nitelikli elemanlarımız var. Bunların hepsini birleştirerek, Türkiye’nin Otomobili ve otomotiv sektörünün transformasyonu, dönüşümü, Türkiye’ye teknoloji olarak yeni bir seviyeye sıçramak için önemli bir proje olarak gelişecektir.”
“Otomobilden daha fazlasını yapma iddiasıyla yola çıktık”
Karakaş, otomobilden daha fazlasını yapma iddiasıyla yola çıktıklarını belirterek, “Otomobilden daha fazlasını yaptığımız sürece yeni ortaya çıkacak alanlarda teknolojimizi geliştirebiliriz, teknolojimizi geliştirdikten sonra onun sanayisini, ticaretini ve ticarileşmesini yapabiliriz diye düşünüyoruz. Dünyada bu işe konulmuş (elektrikli otomobil) 180-200’e yakın startup var. Bu startupların 3’te 2’sinden fazlası otomobilin kendisiyle değil, onun yaratacağı iş potansiyeliyle ilgileniyor. Biz de elimizdeki kaynakları, yaratıcılığımızı değerlendirerek bu konuda ciddi değişim ve dönüşümler yapabiliriz.” diye konuştu.