AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye’ye kaçak getirilen, vatandaşlar tarafından bir süre beslenen ya da doğal ortamlarında yaralı ve bakıma muhtaç bulunan yaban hayvanları, Karacabey’de yaklaşık 300 dönüm alanda kurulu tesiste tutuluyor.
Bakıcıları tarafından özenle beslenen hayvanlardan tedaviye ihtiyaç duyanlar için gereken işlemler yapılıyor.
Hayvanlardan, rehabilitasyon sonrası doğal hayatta yaşayabilir duruma gelenler, merkeze getirilmeden önce bulunduğu alanlara bırakılıyor. Doğal yaşam alanlarına salınması mümkün olmayanlar ise ruhsatlı hayvanat bahçelerine gönderiliyor.
Tesiste su kuşları, yırtıcı kuşlar ve sürüngenlerin yanı sıra geyik, karaca ve maymunlar için de tedavi ve rehabilitasyon bölümleri de bulunuyor.
Merkezdeki yaşam alanlarında kış uykusuna yatması beklenen 75 ayıya görevliler tarafından özel yemlerin yanı sıra armut, havuç, elma, taze meyve suyu ve ekmek veriliyor. Ayılar, zamanlarını ormanlık alanda gezip güzel havalarda küçük göletlerde yüzerek ve birbirleriyle oynayarak geçiriyor.
Ayılar, sıcaklık 5 derecenin altına düşünce kış uykusuna yatacak
Merkezde görevli Veteriner Hekim Nihal Bilgici, son dönemde getirilen ve bakım programları uygulanan 3 yavru ayının büyüdüğünü söyledi.
Tesiste hiç ayı yavrusu kalmadığını belirten Bilgici, “Ayılar, yüksek proteinli özel üretilen yemlerin yanı sıra hem taze meyve suyu hem de ekmekle besleniyor. Ayıların uyuması, hava sıcaklığının düşmesiyle ilgili. Sıcaklığın 5 derecenin altına düşmesiyle aralık başından itibaren birer birer uyumaya başlayıp 2-3 ay sonra da ilkbaharda uyanırlar” dedi.
Tesiste eskiyen bölümlerin yenilendiğini anlatan Bilgici, aşırı yağışlar nedeniyle hasar gören barınakların onarıldığını ifade etti. Yol, kapı ve tellerin yanı sıra şeflik binasından tabelalara kadar her şeyin elden geçirildiğini dile getiren Bilgici, şunları kaydetti:
“Kışı en güzel ortamlarda geçirmeleri için tüm yenilikler yapıldı. Biz de tadilat yaparken ayda bir kez dahi olsa içeri girmek zorunda kalıyoruz. Yaban hayvanlarına nasıl yaklaşmamız gerektiğini biliyoruz. Bu, çok önemli. Sahanın içine anestezik tüfekler, yangın söndürücülerle giriyoruz. Ses ve gürültü yaparak kendimizi koruyoruz.”