Parti içi meselelerin öne çıktığı kongrelerde bazen sıra dışı kabul edilebilecek konuşmalar da oluyor.
Misal…
İki adaylı MHP Gemlik ilçe kongresinde Belediye Meclis Üyesi Mahmut Solaksubaşı‘nın ilgilendiği konu zeytindi…
Neredeyse bir saate yakın Gemlik zeytininin kaderiyle ilgili endişelerini aktardı.
Çözüm yolları üzerinde durdu.
Tabii…
Gemlikli zeytincilerin sorunlarını aktarırken; Bursa’yı bir bütün olarak görüyordu.
Mudanya’yı, Orhangazi’yi İznik’i unutmuyordu.
Gemlik Belediye Meclisi Tarım Balıkçılık ve Turizm Komisyonu üyesi de olan Solaksubaşı, zeytinin geçim kaynağı olabilmesi için teşvik edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Dediği şu:
“Türkiye’de zeytinyağına teşvik primi veriliyor.
Oysa zeytine de verilmeli…
Böylece merdivan altı işletmeciliği bitecek, her şey kayıt altına alınacak.”
Yani…
Bu haliyle zeytinlikler ailelerin geçimini sağlayamaz diyor.
Bu da…
Korunması amaçlanan zeytinliklerin sonunu hazırlar.
Solaksubaşı, zeytinin coğrafi işareti üzerinde de önemle duruyor.
Gemlik zeytinin coğrafi işaret aldığını hatırlatıyor.
Ancak, yürürlüğe girmemiş.
Bu noktada altını çizdiği konu şu:
Coğrafi işarete sahip çıkılması halinde fiyat farkının üretici lehine en az iki lira daha artacağını savunuyor.
Mevcut zeytinliklerin ekonomik anlamda dönüşüme açık olması gerektiğini de söyleyen Gemlik Belediye Meclis Üyesi Mahmut Solakşubaşı, tüccarın da bu noktada unutulmaması gerektiğini vurguluyor.
Tüccar faktörünün zeytincilikte olumsuzluk içermemesi gerektiğini belirtiyor.
Kongre gürültüsünde bir saate aşkın zeytin ve zeytincilerin sorunlarını anlatmaya çalışan Solaksubaşı’nın üzerinde durduğu bir nokta da şuydu:
“Zeytinle ilgili ortak bir payda oluşturmak için konsey kurulmalı” diyordu.
Bu sayede sofralık zeytinin Türkiye’deki anavatanı olarak kabul gören Gemlik, Mudanya, Orhangazi ve İznik zeytininin hak ettiği değere ulaşacağını düşünüyor.
İstek basit…
“Zeytin Konseyi” kurulursa, sorunlarla mücadelede bir platform oluşur diye düşünüyor.
Mantıklı mı?
Mantıklı…
Kurt bir de baygın olmasaydı!..
İznik’te, aşırı kar yağışı nedeniyle eski köy yeni mahallelerden Kaynarca’ya kadar inen bir kurt, yaralı olarak yakalanmış…
İznik Belediye Başkanı Osman Sargın da zabıta ekiplerinin yaralı olarak yakalayıp bir kafese kapattığı kurta yem vermiş…
Kurt baygın…
Kendinden geçmiş…
Sargın, yaralı kurda tel kafesin içine attığı yemle destek olmaya çalışıyor.
Tabii, bu işin mağazinsel yanı…
Geçmişte bir kurt köye inmiş olsa başına ne gelirdi?
Köy muhtarı belediyeye mi haber verirdi, yoksa kurdu gördükleri yerde imha mı ederlerdi?
Kaynarca Muhtarı Ali Ayan‘ın kurdun peşine düşüp öldürmek yerine yakalanıp yeniden doğaya salınmasına verdiği katkıyı ödüllendirmek gerekiyor.
Yeni paket…
Başbakan Davutoğlu, kadın öncelikli bir doğum paketi açıkladı.
Kadınlar açısından ele alınmış gözüken paket, özü itibarıyla doğumu teşvik etme amacı taşıyor.
Ve tabii…
Aile yapısını öncelikliyor.
Özel sektör endişe eder mi bu paketten?
Eder…
Gerçi, Başbakan, yeni açıkladıkları paketin özel sektöre hiçbir ek maliyeti olmadığını söyledi.
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı doğum paketinde her çocuk için para ve altın yardımı muhtemelen dikkat çekici olacak.
Ancak, vaad edilen paralar, doğumu arzu edildiği kadar teşvik eder mi?
Etmez…
Ama teşviksiz çocuk sahibi olmak isteyenleri mutlu eder.
Açıklanan paketin dikkat çeken bir yanı daha var.
O da kadınlara dönük gözüken pakette babaların ihmal edilmemesi…
5 gün doğum izni var çünkü…
Ayrıca…
Annenin ölümü halinde izin haklarını babanın kullanması öngörülüyor.
Dahası, 0-12 aylık kimsesiz bebekleri evlat edinen kadınlara da doğum yapan annelere tanına hak tanıyor.