Ankara yerine İstanbul`a çağrılan Bursalılar, gece 23.30`da Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı`ndaki görüşme odasına alınmışlar.
Teşkilat Başkanı Süleyman Soylu, Osmangazi ile Gemlik ilçelerinden çağrılan 8 isimle görüştüğü gibi…
Milletvekilliği adaylığı için ilçe başkanlığını noktalayan Osmangazi İlçe Başkanı Cihat Çini ile de…
Gemlik İlçe Başkanı Necdet Yılmaz ile de görüşmüş.
Tabii…
İl Başkanı Cemalettin Torun da bu görüşmelerin bir tarafını oluşturuyor.
Gece geç saatlerde başlayıp ertesi güne sarkan görüşmeden bir karar çıkmış değil.
Oysa…
Geçmişte Ankara`ya yapılan bu tip çağrıların bir sonucu olurdu.
Ya…
Çağrı alan adaylardan birisi ilçe başkanı olarak deklare edilir veya yeni isimlerin çağrılacağı bilgisi ulaşırdı Bursa`ya…
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, kendisinden önceki Teşkilat Başkanı Ekrem Erdem`e göre belli ki farklı bir yol izliyor.
Ankara yerine İstanbul`a çağırıyor.
“Adayımız sensin” demek yerine heyecanı biraz daha diri tutuyor.
Çünkü. Önceki akşam Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı`nda Soylu ile Osmangazi ilçe başkanlığı için görüşen Ali Yılmaz, Hasan Kılıç, Tahsin Büber, Oktay Yılmaz, Ersin Baykal da..
Ve tabii…
Necdet Yılmaz`ın yeniden aday olmadığı Gemlik İlçe Başkanlığı için İstanbul`daki görüşme odasına davet edilen Zafer Işık, Levent Aydın, Murat Yavuz da…
Görüşmenin sonucunu ancak pazartesi veya salı günü öğrenebilecekler.
Soylu, görüşmeyi raporlardıracak.
Sonra da kimin ilçe başkanı olduğunu yazılı olarak Ak Parti İl Başkanı Cemalettin Torun`a iletecek.
Söylenen bu…
Osmangazi`ye de, Gemlik`e de kimin ilçe başkanı olarak düşünüldüğünü Soylu`nun bilgisi doğrultusunda ilk öğrenen Bursalı da bu durumda İl Başkanı Cemalettin Torun olacak gibi…
Bir hayli prosedürü olan bu aday tekleştirme operasyonunun teşkilatlar üzerinde oluşturduğu algı, kongreler olmadan kongrenin tamamlandığı duygusu veriyor.
İstişare kurgusuyla delegeye ve tabi Ak Parti üyelerine “İşte seçeceğiz aday bu” deniliyor.
Böyle bir ortamda “Seçmeyeceğiz” diyen çıkar mı bu durumda?
Tophane`nin mağaraları…
Bursa`nın tarihi yükünü çeken Tophane`nin altı da bir hazine aslında…
Kaleiçi ve onarılan surlarla eski kimliğini edinmeye çalışan Hisar`ın Şehreküstü`ne, Arapşükrü`ye inen eteklerinin içinde de bir hazine var.
Rahmetli Hikmet Şahin döneminde Büyükşehir Belediyesi`nin yeniden diriltiği Balibey Hanı`nın içinde öteden beri söylenen mağaralardan birisi ziyaretçilere açıldı.
Osmanlı konseptindeki restoranın içinde yer alan mağara, hem restorana gizemli bir hava veriyor hem de yıllardır söylenen mağaralar ve dehlizlerin gerçekliğini bugüne taşıyor.
Restoran mağaranın içindeki düzenlemeler, otantik bir hava da yaratmış.
Bir yemeklik mola için Balibey Hanı`ndaki Büyükşehir İşletmesi`ni ziyaret edenler, bu mağarayı da görebilirler.
Kaldı ki…
Mağarının devamı da var.
Definecileri engelmemek için dökülmüş betonların kaldırılmasıyla mağaranın geriye kalan kısmı da ortaya çıkarılabilir.
Kim bilir yapılacak böyle bir çalışma ile Tophane`nin Çakırhamam yüzünden Muradiye tarafına mağara yolculuğu yapmak mümkün olacak.
Ermenekli madenciler
Bugün hüznün ve caresizliğin adresi olan Ermenek`in ismini yıllar önce üniversitedeki bir hocamızdan duymuştum.
Konya`nın en sarp en dik dağlarıyla bezeli bir ilçesi derdi, doğduğu Ermenek için…
Bursa`dan Mersin`e giderken, Konya`dan geçerdik.
Ermenek tabelarını görürdük.
Hocamız, doğduğu Ermenek`teki yoksulluğu anlatırdı hep…
Okuma fırsatı elde edebildiği için çok şanslı olduğunu söyler, dersleri hiçe sayan arkadaşlarımıza kendi hayatı üzerinden rol model olmaya çalışırdı.
Hocamızın yıllar önce anlattığı Ermenek`te belli ki yıllar içinde değişen bir şey olmamış.
Toprağın yüzlerce metre altında günlerdir mahsur kalan 18 madencinin ailerinden yansıyan görüntüler, yaşanan yoksuluğun hocamızın anlattığı dönemden çok da farklı olmadığını ortaya koyuyor.
En kötüsü de Ermenek`teki yoksulluğun ürettiği çaresizlik…
Şimdi, ölümü çağıran o çaresizlik içinde kömür ocağına inip hayatta kalmaya çalışan madencilerden bir mücize daha bekliyoruz.