Olay Gazetesi Bursa

Üretimden vazgeçtik, ithalata 11,6 milyar dolar ödedik!

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), geçtiğimiz ay 335 bin tonluk buğday ithalatı ihalesi yaptı. Tonunu 351 dolardan aldı. Üstelik şu anda buğday piyasasının düşmüş halinde ton başına 351 dolarlık alım yapıldı. Geçmişte fiyat 450 dolara kadar çıkmıştı. Güncel kurla hesaplarsak kilogramı yaklaşık 5 liraya geldi. TMO, buğdayın kilogramını değirmenciye 2 lira 60 kuruşa satıyor. Ekmek fiyatları […]

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), geçtiğimiz ay 335 bin tonluk buğday ithalatı ihalesi yaptı.

Tonunu 351 dolardan aldı.

Üstelik şu anda buğday piyasasının düşmüş halinde ton başına 351 dolarlık alım yapıldı.

Geçmişte fiyat 450 dolara kadar çıkmıştı.

Güncel kurla hesaplarsak kilogramı yaklaşık 5 liraya geldi.

TMO, buğdayın kilogramını değirmenciye 2 lira 60 kuruşa satıyor.

Ekmek fiyatları yükselmesin diye sübvansiyon uygulanıyor.

Aynı buğday ülkemizdeki çiftçiden ise 2 lira 25 kuruşa alındı.

Tarımdaki son gelişmeleri değerlendirdiğimiz Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Fevzi Çakmak, “Neden kendi çiftçimize destek olmadık? Yurt dışına destek vereceğimize, 5-4 lira verip kendi çiftçimizden bu buğdayı satın alsaydık hem üreticimize destek olurduk, hem de çiftçiyi tarımın içinde tutardık” dedi.

Aslında pandemi süreci ithalata dayalı tarım politikasının iflas ettiğini gözler önüne sermişti.

Paranız olsa da ürün satın alamama durumuyla yüzleşildi.

Kur kriziyle ise iş tamamen çığırından çıktı.

Ancak yine de yaşananlardan ders alınmadı.

2021 enflasyonu yüzde 36 seviyesindeyken 2022 için çiftçiye sadece %27 oranında artan destek devletlenmesi sağlandı.

Resmi enflasyonun bile altında kalan bir devlet desteklemesi ile Türkiye’de tarımın düzlüğe çıkması mümkün mü?

Destekleme demişken…

Yine yaklaşık olarak sayıları aktaralım:

1 dönüm tahıl ekili araziye devlet 20 liralık mazot desteği sunuyor.

Bir dönüm alan için 12 litre mazot harcanıyor.

Yani çiftçinin 180 lira gideri karşısında 20 liralık bir destek veriliyor.

Mazot fiyatlarındaki zam yağmurunun aralıksız devam ettiğini de hesaba katmak gerekiyor!

Bu satırları yazarken elektronik postama CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın “Türkiye üretmek yerine ithal ediyor” başlıklı açıklaması geldi.

Sarıbal, “Neden Avrupa’da gıda enflasyonunda birinci olduğumuzu sorgulamamız gerekmektedir. AKP tarımda üretmek yerine ithalatı seçti, ithalattan da vazgeçmiyor. 2021 yılında birçok tarımsal ürünü ithal etti ve 2022 yılında ithalat devam edecek. Bugün ithalat olmazsa insanımızın sofrasına gıda ulaşamayacak” diyor.

TMO’nun kuruluş amacından çıkıp ithalat ajansına dönüştüğünü vurgulayarak “Ekmek ve hayvancılıkta yem fiyatlarının artmaması için dışarıdan pahalıya alıp içeride ucuza ürün vermesine rağmen üretimdeki enerji, nakliye ve işçilik gibi birçok kalemde gelen zam ve maliyet artışlarından dolayı gıda fiyatları yükselmeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde de bu yükseliş devam edecek ifadelerini kullanıyor.

Sarıbal, geçtiğimiz sene ithal ettiğimiz yüzlerce üründen birkaç örnek de aktardı:

“Rusya, Ukrayna ve Moldova’dan toplam 8,1 milyon ton buğday ithal edildi karşılığında 2,4 milyar dolar ödendi.

Rusya, Ukrayna ve Romanya’dan 2,2 milyon ton arpa ithalatına 621 milyon dolar ödendi. Aynı ülkelerden 2,1 milyon ton mısır ithal edilerek karşılığında 618 milyon dolar ödendi.

Çin, Hindistan ve İtalya’dan 186 bin ton pirinç ithalatına 110 milyon dolar ödendi.

Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan’dan 94 bin ton çeltik ithal edilerek 43 milyon dolar ödendi.

Diğer hububat ürünleri ile birlikte 2021 yılında toplamda 12,8 milyon ton hububat ithalatına 3,9 milyar dolar ödeme yapıldı.

Bulgaristan, Moldova ve Romanya’dan 668 bin ton ayçiçeği tohumu ithalatına 464 milyon dolar,

Brezilya, Ukrayna ve ABD’den 2,6 milyon ton soyaya 1,5 milyar dolar,

Rusya, Kazakistan ve Gürcistan’dan 30 bin ton aspir ithalatına 14 milyon dolar,

İngiltere (Birleşik Krallık), Moldova, Bosna-Hersek’ten 15 bin ton kolza 9 milyon dolar,

Çad, Nijerya ve Sudan’dan 195 bin ton susam ithalatına 272 milyon dolar,

Arjantin ve Mısır’dan 8 bin ton yer fıstığı ithalatına 13 milyon dolar ödendi.

Toplamda, 2021 yılında ithal edilen 3,7 milyon ton yağlı tohumlara 2,4 milyar dolar ödendi.

Kanada, Kazakistan ve Avustralya’dan 464 bin ton kırmızı mercimek ithalatına 311 milyon dolar,

Kanada, Rusya ve Kazakistan’dan 41 bin ton yeşil mercimek ithalatına 34 milyon dolar,

Rusya, Meksika ve Etiyopya’dan 29 bin ton nohut ithalatına 28 milyon dolar,

Kanada, Arjantin ve ABD’den ithal edilen 13 bin ton kuru fasulyeye 16 milyon dolar ödendi.

2021 yılında Cumhuriyet döneminin baklagil ithalat rekoru kırılarak toplamda 727 bin ton kuru baklagil ithalatına 455 milyon dolar ödeme yapıldı.

2021 yılında ithalatına en çok para verdiğimiz ve bu yıl Cumhuriyet döneminin ithalat rekoru kırılan pamuktan 1 milyon 250 bin ton ithal edildi karşılığında 2,5 milyar dolar ödendi. Pamuğu ABD, Brezilya ve Yunanistan’dan aldık.

Karadeniz bölgesinin ve ülkemizin sudan sonra en fazla tükettiği çay; Sri Lanka, İran ve Kenya’dan 20 bin ton ithal edilerek 41 milyon dolar ödendi.

Brezilya, Mozambik ve Hindistan’dan 102 bin ton tütün ithal edildi ve karşılığında 512 milyon dolar ödendi.

2021’de tarımsal ürün ithalatına toplamda 11,6 milyar dolar gitti!

İthal edilen ve gıda ile sanayinin ham maddesini oluşturan bütün ürünlerin, kendi çiftçimize gereken destek verilerek, ülkemizde yetiştirilmesinin mümkün olması ise konunun belki de en çarpıcı yanı!

RESMİ ENFLASYONDA KORKUTAN REKORLAR

Başkan dayanmayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), dün Ocak ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı.

Hatırlatmak gerekirse resmî durum şöyle:

Yıllık tüketici enflasyonu yüzde 48,69 olarak kaydedildi.

Böylelikle “Enflasyonda yüzde 50 seviyelerini göreceğimizi düşünmüyorum. Umarım yanılmam” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin öngörüsü gerçekleşti!

TÜİK’in açıkladığı yüzde 48,69’luk enflasyon, Nisan 2002’den bu yana görülen en yüksek seviye…

Yıllık bazda üretici fiyatlarındaki artış da hız kesmeyerek yüzde 93,53’e tırmandı!

Kimsenin zararına satış yapacak hali yok.

Bu nedenle üretici fiyatları endeksi hissedilen enflasyonu göstermesi bakımından daha gerçekçi.

Merkez Bankası’nın politika faizi %14.

TÜİK’in açıkladığı yıllık TÜFE ise yüzde 48,69…

Merkez Bankası faizi ile TÜFE farkı 34 puandan fazla oranla rekor seviyede bulunuyor.

Faiz-enflasyon ilişkisine dair üretilen söylemler, uygulandığı savunulan politikanın sonucu ortada.

Resmi sayılar dahi bu noktadayken vatandaşı hayat pahalılığına karşı daha fazla ezdirmemek için eylem değişikliğine gidilmesi gerekliliği açık değil mi?