Bursa’da bir plan değişikliği daha yargıya taşınmaya hazırlanılıyor.
Tartışmaya konu olan yer bu kez Orhangazi ilçesi, Çeltikçi mahallesi, Uzuntarla mevkiinde bulunan toplam yüz ölçümü 33.187 metrekare olan 9 parsel.
Peki, tartışma neden kaynaklanıyor?
Gelin anlatmaya başlayalım.
Bölge 1/100.000 ölçekli Bursa 2020 yılı Çevre Düzeni Planı’na göre “otoyol alanında ve tarımsal niteliği korunacak alanda” yer alıyor.
Hazırlanan 1/25.000 ölçekli İznik Gölü Nazım İmar Planı’nda ise parsellere Orhangazi Küçük Sanayi Sitesi’ne kadar Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı imarı verildi.
Ancak bahsettiğimiz bu imar planı Bursa 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi.
1/25.000 ölçekli İznik Gölü Nazım İmar Planı iptal edildiğinden ötürü 25 binlik plan ortada olmamasına rağmen iddiaya göre parseller kişiye özel plan değişiklikleri ile imara açılmaya çalışılıyor.
Söz konusu plan değişikliklerini takip eden Avukat Erol Çiçek, yaptığımız görüşmede, “Kişiye özel yapılan 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli planlar hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi, tarımsal niteliği korunacak alanlar ve zeytinlik alanlar bir kişinin ticari çıkarları uğruna ‘Özel Sosyal Tesis Alanı, Özel Sağlık Tesis Alanı’ yaftalarıyla imara açılmaktadır” dedi.
Oysaki normalde 1/25.000 ölçekli nazım imar planları yapılmadan alt ölçek planlar ve plan revizyonlarının yapılmaması gerekiyor.
Planlama alanlarındaki su havzaları koruma kuşaklarında, 1/25.000 ölçekli plan yapılana kadar yapılaşmaya izin verilemeyeceği de üst ölçekli planlarda açıkça belirtiliyor.
Hükümler net olmasına karşın hazırlanan plan değişikliği sayesinde bölgeye özel sağlık tesisi, özel sosyal tesis ve ticari alan nitelikleri veriliyor.
Böylelikle bölgede hastaneden tutun da iş merkezlerinden restoranlara kadar büyük bir rant odaklı yapılaşmanın kapısı aralanıyor.
01.08.2022 tarihi itibarıyla 30 gün süre ile askıya çıkarılan plana askıdan indikten sonra dava açılacak.
Tabii yargı süreci tamamlanana kadar neler dikilecek derseniz, Bursa’daki geçmiş örneklere bakarak şunu rahatlıkla ifade edebiliriz:
Hayal bile edemezsiniz!
FABRİKALARDA MİLYONLARCA EUROLUK MAKİNALAR NEDEN ÇALIŞMIYOR?
Dün, 76 yıllık ‘fabrika üreten fabrika’ İğrek Makina’yı ziyaret ettik.
İlk günkü aşkla işine dört elle sarılan İğrek Makina Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan İğrek ile üretim üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Türkiye’nin son yıllarda millî savunma alanında yaptığı atak biliniyor.
Ferrari, Audi, Volkswagen, BMW, Mercedes…
Dünyaca ünlü markaların ve yerli otomobilimiz TOGG’un kalıpları da Türkiye’nin ilk yüzde yüz yerli direkt tahrikli rüzgâr jeneratörü de Bursa’da; İğrek Makina’da üretiliyor.
Firmanın ulaştığı noktanın detaylarını OLAY sütunlarında okuyacaksınız.
Ben, Orhan İğrek’le sohbetimizde not ettiğim 3 hususu aktarmak istiyorum:
1- Ara eleman eksikliği ciddi sorun. Meslek liselerinin üzerinde daha fazla durulmalı. Vardiya sistemi yeniden düzenlenmeli. Milyonlarca euroluk cihazların boş yatması önlenmeli. Ara eleman sıkıntısı, ekip oluşturamama ihracatı aksatıyor. Türkiye ekonomisi zarar görüyor.
2- Bursa’nın aristokrasisi yok. Dünya çapında üretim yapılıyor ancak bir sürükleyici güç, lobi de bulunmuyor.
3- İthalata dayalı üretim yapmayan sanayici, Türkiye’nin yeni ekonomi modelinden memnun.
SOFRAYI VURAN HEGEMONYA
Çiftçinin girdi maliyetlerindeki artış durdurulamıyor malum.
Bu durum doğal olarak sofralarımıza yansıyor.
Temel gıda ürünlerine ulaşmak bile hayli cep yakıyor.
Gönderdiği açıklamada şunları kaydetti:
“Mazı Dağı’nın bütün fosfor yatakları Mehmet Cengiz’e teslim edilmiş. Eti Maden’e ait olan bu fosfor kaynakları iktidarın özelleştirmesiyle Mehmet Cengiz’e geçti. Diğer bütün firmalar abluka altında. Bütün fosfor hegemonyası Mehmet Cengiz’de. Mehmet Cengiz, Anadolu’nun dağlarında halka ait olan fosforu alıyor ve çiftçimize %100 zamla satıyor. Bu kadar da olmaz! Bu kadar çiftçiyi bitiren bir politika olmaz.”
Sarıbal, şöyle devam etti:
“Birkaç ay sonra buğday, arpa, kışlık ürünler ekilecek. Fosforlu gübre fiyatının nereye gideceği belli değil. Bu koşullarda çiftçi ne bu gübreyi alabilir ne buğday ekebilir ne de toplumun gıda sorunu ve tarım sorunu çözülebilir. Bu ülke gıda sorununu da buğday sorununu da tarım sorununu da ancak maliyetler ucuzlarsa giderebilir. Oysa fosforlu gübrede sınırsız bir yükseliş var. Sebep Mehmet Cengiz. Sebep iktidar.”
Bu kadar da olmaz dediğimiz ne varsa olmasına alıştık artık ne yazık ki.
Bir yanda dövizdeki korkunç yükseliş, diğer tarafta yerli kaynaklarımıza bile %100 zamla ulaşılan Türkiye tarımındaki tükeniş.
Kış böyle gidersek geçen senekinden de çok daha çetin geçecek gibi.