Olay Gazetesi Bursa

İki kişinin öldüğü Bursa’daki kazanın anatomisi: Sürücü kimdi?

Geçtiğimiz hafta Bursa’da iki kişinin hayatını kaybettiği feci bir kazanın haberi kamuoyuna yansıdı. Bulgaristan plakalı lüks otomobil, Görükle mahallesi İzmir Yolu Caddesi üzerinde aşırı hız nedeniyle önündeki kamyonete çarptı. Yaklaşık 100 metre savrulduktan sonra durabilen araçlardaki 2 kişi yaşamını yitirdi. Kamyonetin sürücüsü Vedat Uğur olay yerinde hayatını kaybetti. İki kişinin bulunduğu lüks otomobilde yaralanan Yunus […]

Geçtiğimiz hafta Bursa’da iki kişinin hayatını kaybettiği feci bir kazanın haberi kamuoyuna yansıdı.

Bulgaristan plakalı lüks otomobil, Görükle mahallesi İzmir Yolu Caddesi üzerinde aşırı hız nedeniyle önündeki kamyonete çarptı.

Yaklaşık 100 metre savrulduktan sonra durabilen araçlardaki 2 kişi yaşamını yitirdi.

Kamyonetin sürücüsü Vedat Uğur olay yerinde hayatını kaybetti.

İki kişinin bulunduğu lüks otomobilde yaralanan Yunus Emre Çakmak ise kaldırıldığı hastanede can verdi.

Haberlere aracı kullananın Çakmak olduğu bilgisi yansıdı.

Ancak bize ulaşan Çakmak’ın ailesine, görgü tanıklarının ifadesine, otomobilin hasar aldığı bölgeye ve kamera kayıtlarına göre durum farklıydı.

MOBESE ve güvenlik kameraları incelendiğinde görüldü ki Bursa’daki bir esnaf odası başkanının oğlu olan C.Y. direksiyonun başındaydı.

İddiaya göre sürücü C.Y. alkollüydü, kazanın ardından olay yerinden arkadaşını yaralı hâlde bırakarak kaçmaya çalıştı ancak vatandaşlar engelleyince bunu başaramadı.

C.Y., ifadesinde polise otomobili Yunus Emre Çakmak’ın kullandığını aktardı.

Oysaki birlikte ayrıldıkları mekan ile kaza yeri arasında, normal hızla gidilirse, sadece 10 dakika mesafe vardı.

Mekandan ayrılış görüntülerinde C.Y.’nin aracı kullandığı ortadaydı.

Ancak C.Y., yolda şoför koltuğuna Yunus Emre Çakmak oturdu savunmasını yaptı.

Bu durum baba Emrullah Çakmak’ın savcılığa yaptığı suç duyurusunda belirttiği üzere hayatın olağan akışına aykırıydı.

Zaten kaza yerinden, şoför değişimi yapıldığı iddia edilen yere uzaklık 500 metre kadardı.

Aracın kilometresi kaza sonrası 198’de sabit kaldı.

Herhangi bir aracın bu mesafede 198 kilometre hıza çıkması imkansızdı!

C.Y., sosyal medyada hız tutkusunu gözler önüne seren çok sayıda paylaşım da yapmıştı.

Geride yetimler bırakan kazanın ardından, Emrullah Çakmak’ın suç duyurusunda yer alan, C.Y.’nin babasıyla ilgiliNüfuz sahibidir. Siyasi ve bürokratik çevresi vardır. Zaten kaza sonrasında ayrıca karakol amiriyle de kendisi bizzat görüşmüştür. Bu nedenle -özellikle kayırıldığı düşünülmese de- kolluk görevlilerinin etki altında kalabileceklerini düşünmekteyim. Şahıs, aracı hem alkollü olarak kullanması hem de 198 km hızla kaza yapmış olması nedeniyle bilinçli taksirle sorumludur. Hatta aracın kaza öncesinde 266 kilometre hıza çıktığı dahi makina mühendisi arkadaşımız tarafından hesaplanmıştır” sözleri de çarpıcı.

Yine iddiaya göre; tanık ifadelerine, kaza öncesinde araç içinde kadeh tokuşturma görüntülerine karşın C.Y.’nin alkollü olmadığına dair düzenlenen rapor da kafa karıştırıcı.

Kazayı görüp, yardım etmek için duran otomobildeki bir görgü tanığının karakol ifadesi şöyle:

“Ayakta olan, ismini kazadan dolayı öğrendiğim C.Y. “Ben alkollüyüm abimi şoför gösterelim, babam beni öldürür” diyordu.”

Tüm tanık beyanlarını ve diğer görüntüleri bir kenara bıraksak dahi aslında esaslı bir bilirkişi ve moleküler genetik incelemesi ile kazanın kolaylıkla aydınlatılabileceğini düşünüyoruz.

Olayla ilgili soruşturmada C.Y.’nin sanık olarak yer aldığını öğrendik.

Umarız kaza tüm gerçekliğiyle açıklığa kavuşur.

Adalet yerini bulur.

Böylelikle hayatını kaybeden iki kişinin, geride kalan yetimlerin hesabı sorulur.

80 dönümlük ticari imar planına itiraz!

Konunun detaylarına daha önce bu köşede genişçe yer vermiştik.

Kentteki idarelere yine söz hakkı tanınmamış,  Osmangazi Demirtaş’taki yaklaşık 80 dönümlük dev Eski Tütün Depoları arazisinin niteliğinde Ankara’da yapılan parsel bazlı plan değişiklikleri, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile onaylanmıştı.

Mülkiyeti özelleştirme kapsam ve programında bulunan Sümer Holding A.Ş. ve Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına kayıtlı 7726 ada 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164 nolu parsellere ilişkin Türk Mühendislik Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş. tarafından hazırlanan 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli planlar Büyükşehir Belediyesi’nde askıya çıkmıştı.

İşte askıdaki o plana TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu’ndan; Danıştay 6. Daire’nin 2012/4341 esas no ve 2015/4806 sayılı kararına, üst ölçekli plan kararlarına, 3194 Sayılı İmar Kanunu ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’ne, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı olduğu için itiraz geldi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı’na gönderilen itirazda şu ifadelere de yer verildi:

“Onaylanan imar planlarında tarım alanı olarak görülen bölge yapılaşmaya açılarak yoğunluk artışına gidilmiş, merkezi bölgede sıhhileştirme yapılarak desantralizasyonun sağlanması gerekirken tam tersi yönde hareket edilmiştir. Yapılan değişiklik ile gelecek ilave nüfusun planlama bölgesi nüfusuna olan etkisi raporda irdelenmemiş, nüfus projeksiyonunun geçilip geçilmediği yönünde bir analiz yapılmamıştır.”

Bakalım, tüm bu aykırılıklar, tarım hassasiyeti de ortadayken Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı yapılan itirazı dikkate alacak mı?

Sosyal konut projesi Bursa’daki ateşi söndürmeyecek

Ekonomik tahribat nedeniyle son dönemde ağır yara alan iktidar, seçim öncesinde güç kazanmak için yine inşaat kozunu kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olarak duyurulan “İlk Evim İlk İş Yerim” projesi şu ana kadar yoğun ilgiyle karşılandı.

Ancak Bursa’da ilk etapta inşa edilecek konut sayısı yetersiz kaldı.

Şehir merkezinde de herhangi bir inşaat planlaması yapılmadı.

Bursa Emlak Müşavirleri Odası Başkanı Erdal Çelebi, yaptığımız görüşmede, şu ifadeleri kullandı:

“Bursa’nın ilk verdiği tepki sayının kısıtlı olması. 12 ilçede toplam 8 bin 650 sosyal konut yapılacak. Dar gelirli için bu kadar az konut ayrılması doğru değil. Bu sayı piyasayı aşağıya çekmeye yetmeyecek. Şişkin satılık ve kiralık konut fiyatlarını düşürmeyecek. Sadece ufak bir kesimi memnun edecek. Konut açığı da aynen devam edecek.

Çelebi, sohbetimizde, ev sahibi-kiracı davalarının had safhaya ulaştığını da vurguladı.

Kiraları yetersiz bulan ev sahiplerinin, kiracıları evden çıkarmak için açtığı davalara her gün bir yenisinin eklendiğini anlattı.

Özellikle büyükşehirlerdeki konut sıkıntısını çözmek için sosyal konut projesinden bağımsız ayrı bir çözümün de üzerinde acilen durulmalı.