Olay Gazetesi Bursa

Bursa’nın yok edilmesine neden seyirci kalınıyor?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da kentleşme adına kıymetli işlere imza atıyor. Örneğin, Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği halinde yürütülen Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Çarşıbaşı Kentsel Tasarım Projesi şehir için büyük önem taşıyor. Depremden zarar gören diğer illerde de TOKİ marifetiyle kısa sürede yeni konutlar inşa ediliyor. Vatandaşların […]

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da kentleşme adına kıymetli işlere imza atıyor.

Örneğin, Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği halinde yürütülen Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Çarşıbaşı Kentsel Tasarım Projesi şehir için büyük önem taşıyor.

Depremden zarar gören diğer illerde de TOKİ marifetiyle kısa sürede yeni konutlar inşa ediliyor.

Vatandaşların mağduriyeti gideriliyor.

Ancak mesele çevre olunca aynı başarıdan söz etmek pek mümkün değil.

Bilhassa Bursa’da çevrenin korunması adına adeta hiçbir şey yapılmıyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan şikayetler dahi göz ardı ediliyor.

Zehir akan derelere kamuoyuyla dalga geçer gibi temiz raporu veriliyor.

Samanlı Deresi’nin içler acısı hali ortadayken…

Nilüfer Çayı’nda canlı yaşamı sona ermişken…

Üstelik kontrolsüz deşarj kameralarla kayıt altına alınmışken sorun yok diyerek temiz raporu düzenleyip konunun üzerini kapatmaya çalışmak ayıp değil midir?

Net olarak ifade etmek gerekirse aslında bu yapılan Bursa’ya açık bir ihanettir.

Bakın kamuoyuna dün de Uluabat Gölü yakınlarındaki derelerde balık yerine hayvan pisliklerinin yüzdüğü yansıdı.

Karacabey’deki Yenikaraağaç mahallesinde binlerce dönüm alanda tahıl, sebze ve meyve yetiştiriliyor.

Tarlalarını derelerden sulayan köylüler bölgedeki büyükbaş çiftliklerinin hayvan dışkılarını arıtmadan derelere salmasına isyan ediyor.

Hayvan pisliği salınan derelerdeki sular tarlalarındaki ürünleri kurutuyor.

Çünkü suda asit oluşuyor.

Dışkılarla sulanan ürünler bazen de ne yazık ki soframıza kadar ulaşıyor.

Kısacası Bursa’da yeni bir çevre felaketine daha imza atılıyor.

Bakalım Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkilileri bu derelere de temiz raporu mu verecek!

Yoksa bu kez cezalandırma yoluna mı gidilecek…

Bu ceza meselesi ise ayrı bir tartışma konusu.

Zira sıradan yurttaş, en ufak ihlalinde ağır müeyyidelere tabi tutulurken nedense devasa fabrikalar ile büyük firmalara hiç de caydırıcı olmayan göstermelik cezalar uygulanıyor.

Kadim şehir Bursa; bazı kent yöneticilerinin ihmalkarlığı yüzünden doğasını, suyunu, havasını daha fazla kaybetmemeli.

Kritik kurumların başında çevreyi hoyratça yok edenlere karşı cesurca mücadele edebilecek, liyakat sahibi isimler yer almalı.

Bursa, en azından bu kadarını hak ediyor olmalı.

DEVLET SOSYAL KONUTLAR İÇİN HAREKETE GEÇMELİ

Son açıklanan kredi paketi, dar gelirlinin ev ihtiyacını karşılamaya yönelik olmadı.

Aksine daire fiyatları katlandı.

Hazır yazının ilk bölümünde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan bahsetmişken sosyal konutlar için acilen harekete geçilmesi gerektiğinin de altını çizelim.

İnşaattaki en büyük gider kalemlerinden biri şüphesiz ki arsa maliyetleri.

Bu ekonomik ortamda devlet, konut yapmaya uygun hazine arazilerini kullanmayı düşünmeli.

TOKİ devreye girmeli.

Ayrıca devletin sıkı şekilde denetlediği kooperatifçilik modeli uygulamaya geçirilmeli.

Özel inşaat firmaları da işin içine dahil edilerek çeşitli biçimlerde sübvanse edilmeli.

Kredi paketleri bu projeler için değerlendirilmeli.

Arsa giderini çıkardığınızda 100 metrekarelik standart bir dairenin maliyeti şu an için 400-500 bin lira aralığında.

100 bin lira peşinatlı 120 hatta 240 ay vadeli kredi paketleri oluşturulursa sadece yurttaş rahatlamaz.

Piyasa da kelimenin tam anlamıyla düzene girer.