Fiyatları dudak uçuklatıyor.
Konumları ve yapıların görünen nitelikleriyle içinde yaşayanlara kendini özel hissettirdikleri sanılıyor.
Bursa’nın milyonluk dairelerini barındıran, dışarıdan ultra lüks gözüyle bakılan sitelerin çoğunda aslında ciddi problemler yaşanıyor.
Söz konusu sorunların başında güvenlik zafiyeti geliyor.
Özlüce’deki lüks olarak adlandırılan bir sitede son 30 günde iki hırsızlık vakası yaşandı.
Personel yetersizliği polisi de zor durumda bırakıyor.
Yüzlerce kişinin ikamet ettiği siteleri, tek güvenlik görevlisinin koruyabileceği düşüncesi hırsızların ekmeğine yağ sürüyor.
Üstelik sözde lüks bu sitelerin çoğunda çalışan kameraların sayısının son derece yetersiz olduğu ifade ediliyor.
Vatandaşın, “Nasıl olsa burası korunuyordur” düşüncesiyle kapı kilitlemeyi ihmal etmesi hırsızların işini kolaylaştırıyor.
Son dönemde artan çalıntı araba vakalarının evlerdeki araç anahtarlarının alınmasıyla yapıldığını da hatırlatalım.
Site yönetimlerinin ihmalkarlığı, beceriksizlikle birleşince iş yine polise düşüyor.
Bölge sakinleri, Özlüce ve Balat’taki bekçilerin sayısının artırılması caydırıcılık açısından faydalı olabilir görüşünü dile getiriyor.
YÜZ BİNLERCE LİRALIK EKSTRA FATURA!
Milyonlarca lira istenen dairelerin bulunduğu sitelerdeki sorunların güvenlikle sınırlı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Çoğunun dış cephesi dökülüyor.
Site yönetimlerinin bıraktığı milyonları bulan borç yükü o konutlarda yaşayanların hayatını zindana çevirebiliyor.
O kadar başıboş bir alan ki çok kolay şekilde vurgun yapıp, ortadan kaybolabiliyorsunuz.
Mahkemeye verilseniz de yargı sürecinin uzunluğu imdadınıza yetişiyor.
Bu süre zarfında siz başka sitelerde yeni vurgunlara imza atabiliyorsunuz.
Toplanan aidatlarla çalışanların SGK primlerinin ödenmemesi, diğer borç yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi, alımlardaki usulsüzlükler dolandırıcılıkların temelini oluşturuyor.
Müteahhit firmaların fiyaskoları, zaman aşımı kurnazlığı ile projedeki sözleri yerine getirmeyerek, vatandaşı dökülen konutlarla baş başa bırakmanın yolunu bulmaları şüphesiz ki ayrı bir tartışma konusu.
Yüklenici firmaların kusurlu yaptığı dökülen dış cephelerin onarım bedeli, ödenmeyen SGK borçları, diğer tüm eksik kalemler site sakinlerinin karşısına ekstra fatura olarak konuluyor.
1 küsur milyon lira verip daire almakla iş bitmiyor.
Siz her şeyden habersizken karşınıza aniden yüz binlerce liralık dış cephe onarımı faturası çıkabiliyor.
Daire başına düşen on binlerce lirayı bulan SGK borcu ödemeleri ise cabası…
Bu sorunlara eski yapılarda değil daha 5-6 yaşındaki konutlarda rastlanılıyor!
Hatta daha yenilerinde de…
Geçtiğimiz gün bir okurumuz, Balat’ta oturuma yeni başlanan, yine ultra lüks diye adlandırılan bir siteye taşındığında yaşadığı şoku anlattı.
Kabaran duvar kağıdını kaldırdığında yemyeşil bir manzarayla karşılaşmış!
Küflenmiş duvar karşısında ne yapacağını şaşırmış.
Dairenin henüz ilk sakini.
Şu sıralar neyse ki kiracıyım diyerek kendini avutmakla meşgul.
Çoğu sitenin drenaj hesaplaması doğru yapılmamış.
Duvarlar çatlıyor.
Gidin bakın, o lüks sanılan yerlerin çoğunun otoparktan siteye girişi rezil halde.
Çünkü, doğru ve yeterli mühendislik hizmeti alınmadığı için su fırsat bulduğu her yeri patlatıyor.
Yalıtım ise hak getire…
Müteahhitler kadar yapı denetim firmaları da yaşananlardan sorumlu ve suçlu…
Neredeyse herkesin tek derdi rant.
Kısa yoldan parayı bulmak, avanta kapmak en temel ahlaki değer olarak görülüyor sanki!
Bu enkazı kaldırmaksa ne yazık ki hayli uzun sürecek gibi.
EVLERİNİZİ SATAMAZSINIZ TEHDİDİ
Sitelerdeki bazılarını aktardığımız sorunları yaşayanların olayları gizleme çabası kendimizi daha çok sorgulamamız gerektiğinin açık göstergesi değil mi?
İnsanlar birikimleriyle aldıkları konutlardaki problemlerin, ikamet ettikleri yerdeki kronik meselelerin açığa çıkmasını hiç istemiyor.
“Evimin değeri düşer” korkusuyla üç maymunu oynamak tercih ediliyor.
İnşaat sahipleri de aman diyor!
Sakın konuşmayın yoksa dairenizi kime satarsınız korkusu salınıyor.
İnsanların mahkemeye gitmesi bile engellenmeye çalışılıyor.
Kusurlu konutların satıldığı kişiler bir anlamda üstü kapalı şekilde tehdit ediliyor.
“Ben yandım, bari başkası mağdur olmasın” diye bir düşünceye toplumsal olarak ne kadar sahibiz, onu da siz değerlendirin.
Yine de şunun altını bir kez daha çizelim:
Makyajlara kanmayın.
Sahte projelere aldanmayın.
Daire sahibi oldum diye sevinirken yüz binlerce lira ekstra borçla karşılaşabilir, kendinizi dökülen bir konutun içinde sinir krizi geçirirken bulabilirsiniz.