İnegöl denince akla hemen mobilya geliyor.
Sektörün son yıllarda ortaya koyduğu katma değer ise takdiri hak ediyor.
Türkiye, mobilya ihracatında 8. sıraya yükselerek dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerini aldı.
Bu başarıda en büyük rolü şüphesiz İnegöl oynadı.
Öyle ki 1,4 milyar dolar ihracatla, Türkiye’nin 18. büyük ekonomisi konumuna ulaşıldı.
Ancak son dönemdeki kriz ortamı işin rengini değiştirmeye başladı.
Yerli bazı üreticilerin danışıklı dövüş yaptıklarını iddia etti.
Sunta, MDF, sünger, kumaş…
Okşak’ın aktardığına göre fiyatlar mevcut enflasyonun hayli üzerinde seyretmeye başlamış.
Az sayıda tedarikçi piyasayı iyice kızıştırmış.
21 Mart’ta kapılarını açan Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı’nın tüm katılımcıları da bu durumdan yakınmış.
Fuardan sonraki bir hafta içinde ürünlere 4 kez fiyat güncellemesi yapılması sahiden dikkat çekici.
Böyle bir ortamda sağlıklı üretim yapmak mümkün değil.
Haliyle Türkiye’nin ekonomik hedeflerini tutturması da zor…
Kışın sert geçmesi ve Rusya kaynaklı tomruk tedariği problemi; fırsatçılıkla birleşince sektör çıkmaza girmiş durumda.
Düğün sezonu kapıdayken bazı fabrikaların üretime ara verdiği de ifade ediliyor.
Mobilyanın ihracattaki önemi…
1 milyar 5 milyon dolarla Türkiye’nin en büyük dış ticaret fazlasını veren İnegöl’ün pozisyonu ortadayken…
Yetkililer bir an önce harekete geçmeli…
ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI
Açlık sınırı 5 bin lira bandına yaklaştı…
Mart ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı 4 bin 928, yoksulluk sınırı ise 16 bin 52 lira olarak hesaplandı.
Böylece açlık sınırı, asgari ücretin 675 lira üzerine tırmandı.
4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 8,24 arttı.
Son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 76,39’e uzandı.
Bu veriler hakikaten çarpıcı.
Araştırmada Ankara baz alındı.
Oranlar illere göre değişkenlik gösterse de farklılıkların kısmi olduğu unutulmamalı.
Suni gündemler toplumda artık eskisi kadar kendine yer bulamıyor.
Zira ekonomik koşulların ağırlığı herkesi derinden etkiliyor.
Kişisel rantları uğruna tüm gelişmeleri dış mihraklara bağlamayı adet edinen algı düzenbazlarının maskeleri düşüyor.
Ancak ne yazık ki bazılarının yüzleri hala kızarmıyor!
İNGİLİZCE KONUŞAMAYAN İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİ
Ukraynalı bir öğretmen Rusya saldırısında yaşadıklarını anlatıyor…
Çeşitli devletlerden diğer katılımcılar savaş karşıtı mesajlar vererek desteklerini iletiyor.
Türkiye’deki öğretmenler ise İngilizce evet, hayır demekten öteye geçemiyor.
Bu bilgileri yabancı dil öğretmeni bir arkadaşım paylaştı.
“Ben dahil ülkemizdeki İngilizce öğretmenlerinin çoğunun akıcı şekilde İngilizce konuşamaması üzüntü verici” dedi.
Eğitim sistemimiz gençlerimize yabancı dil öğretemiyor.
Çünkü onları yetiştiren öğretmenler de gramer kalıplarının ötesinde bilgiyle donatılamıyor.
Hal böyle olunca sadece özel eğitim alanlar kişisel gelişimlerinde fark yaratıyor.
İşin içine maddiyat girince fırsat eşitliği kayboluyor.
Yabancı dil öğretmenleri, pratiklerinin gelişebilmesi için yurt dışında gerçekleştirilen programlara katılımlarının kolaylaştırılmasını istiyor.
Bu noktada devletin sorumluluk üstlenerek öğretmenlere maddi kaynak yaratması gerekiyor.