Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi dünyanın büyük çoğunluğunun tepkisini çekti.
Bursa’daki Ukraynalılar da saldırıya geçen Rusya’ya öfkeli.
Nilüfer’deki Nikolayev Kardeşlik Parkı’nda buluşan Ukraynalılar işgalin bir an önce sona erdirilmesini istedi.
Rusya yönetimi protesto edildi.
Harekete geçilmesi için uluslararası kamuoyuna seslenildi.
Bursa’da 1.200 civarında doğum yeri Ukrayna olan yabancı yaşıyor.
Yaklaşık 450 Ukraynalının ikamet izni bulunuyor.
“Rusya kaynaklı çok fazla yalan haber servis ediliyor” diyen Afşar, “Saldırı bir askeri operasyon olarak tanımlanıyor ancak bu bilgi gerçeği yansıtmıyor. Tek taraflı işgal söz konusu” şeklinde konuştu.
Bursa’daki Ukraynalıların bazıları yakınlarından haber alamıyor.
Çoğu sığınakta…
İletişim kurmakta güçlük çekiliyor.
Viktoriia Afşar’ın savaşın karanlık yüzünü gözler önüne seren sözleri çarpıcı:
“Ailelerimiz güvende değil. Bursa’da yaşayan çocuklarımızın tatil dönemlerinde Ukrayna’da oynadıkları, gezdikleri sokaklar bombalanıyor. Siviller katlediliyor. Ailelerimizin üyeleri ölüyor.”
Ukrayna’daki dostlarımızla iletişim kurduğumuzda ise neredeyse tamamında bir panik havasının var olduğunu ifade etmek mümkün.
Arkadaşlarımızla sohbet ettiğimizde nasılsınız sorumuza “Bugün de hayatta kalmayı başardım” şeklinde söze başlayarak yanıt vermeleri gerçekten çok acı…
Ukrayna ekonomisi normalde de zaten hiç iyi değildi.
Öyle ki Ukrayna Grivnası, Türk Lirası’nın daha değerli olduğu az sayıdaki para biriminden biri…
Çatışma ortamı sıkıntıyı artırmış.
Maddi problemler katlanmış.
Buna karşın erkek-kadın tamamının vatanlarını canları pahasına savunması elbette tarihteki yerini alacak.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’le ilgili Türkiye’de sosyal medya kullanıcılarının çoğu olumlu yorumlarda bulunuyor.
Genellikle kahraman olarak tanımlanıyor.
Kaçma imkanı bulunmasına karşın ülkesini terk etmemesi takdiri hak ediyor.
Ukraynalılar arasında ise kendisini destekleyenler kadar eleştirenler de var.
Ancak muhalifleri dahi şu an farklı bir pozisyonda.
Vatan müdafaası söz konusu olunca tek vücut halinde Zelenskiy’i destekliyorlar.
Ülkedeki karabulut dağılınca tüm yaşananların derinlemesine tartışılacağı ise açık.
EYT’DE MUTLU SON YAKIN MI?
Son yıllarda benzerine pek rastlanmamış; kararlı, büyük ve doğal bir örgütlenmeye imza attılar.
Mağduriyetlerini her platformda korkusuzca dile getirmekten kaçınmadılar.
Yeri geldi Ankara’ya çıkarma yaptılar.
Bazen de soluğu meydanlarda aldılar.
Sayısız insanın buluştuğu mitinglerde lütuf değil, kazanılmış haklarını istediklerini gür bir sesle haykırdılar.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın (EYT) senelerdir süren mücadelesinden söz ederken; mağduriyet temelinde kendiliğinden gelişen, yapay olmayan birlikteliklerinin önemini vurgulamak gerekli.
Ortada milyonlarca kişiyi ilgilendiren partilerüstü bir mesele söz konusu.
Siyasilerin yıllardır süren oyalama taktikleri ise hak kaybına uğramış dev kitlenin ana tepki unsuru.
Geçtiğimiz hafta kamuoyuna EYT meselesinin çözümü için üzerinde durulduğu ifade edilen çeşitli formüller yansıdı.
EYT temsilcileri de Ankara’da iktidar ve muhalefet partilerinin yetkili isimleriyle çok sayıda görüşme yaptı.
Peki, temaslardan hangi sonuç çıktı?
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Boran Özüpak’la son gelişmeleri değerlendirdik.
Özüpak, “4447 sayılı kanunun geriye doğru işletilmesinin iptal edilmesi sorunun çözümünün tek formülüdür” dedi ve ekledi:
“Mutlu son yakın umudunu hep taşıdık. Seçim arifesine girdiğimiz için tekrar gündeme geldik. Temsilcilerimizin yaptığı görüşmelerde hiçbir formül masaya konulmadı.”
EYT meselesinin çözümü için 2023 işaret edilmiş:
“Görüşmelerimizde çalışmayla ilgili detay verilmedi. Sadece bir düzenleme üzerinde durulduğu ve çalışmanın yıl sonuna kadar açıklanacağı ifade edildi. Anlaşılan bir seçim vaadi olarak sunulacak ya da ağzımıza yine bir parmak bal çalınacak. Hep birlikte göreceğiz.”
Özüpak’ın sözleri dikkat çekici.
Haberlerde yer alan formüller aslında bir nabız yoklaması olarak değerlendirilmeli tespiti de önemli.
EYT ile ilgili bir düzenleme yapılacak ise seçeneklerin konunun taraflarıyla müzakere edilmesi gerekmez mi?
Oysaki iktidar temsilcilerinin tek söylediği yıl sonuna kadar bir açıklamanın gerçekleştirileceği.
Yani EYT sorunu, Özüpak’ın da dile getirdiği şekilde kökten çözülecek olsa dahi bununla ilgili düzenlemenin 2023’ten önce yürürlüğe girmesi pek mümkün değil gibi.
Aylık Bağlama Oranları (ABO) ise ayrı bir problem.
2000 ve 2008 arası ABO önce yüzde 70’ten %40’lara, 2008’den sonra da yüzde 28’lere kadar düşürüldü.
Bilindiği üzere en düşük emekli maaşı 2.500 liraya yükseltildi.
“Mevcut enflasyonda, asgari ücretin 4.253,40 lira olduğu bir ülkede bu emekli maaşıyla sefalete mahkum olmamak mümkün mü? EYT çıksa da mağdurlar yine çalışmaya devam etmek zorunda kalacak. Genç işsizler ordusu bir tarafta… Sefalete mahkum edilen, emekli maaşıyla geçinemeyip çalışmak zorundakiler diğer yanda. ABO’ya da düzenleme şart” görüşünü dile getiriyor Özüpak…
Bir kez daha vurgulamak gerekiyor:
Kayıt dışılığın önüne geçmek, emekli maaşlarını bir sosyal desteğin ötesine taşımak için ABO’da 2000 öncesine dönülmesi isteniyor.
Öte yandan İstanbul Maltepe’de yeni bir EYT mitingi planlanıyor.
Özüpak, “Ramazan ayından sonra, 15 Mayıs’ta daha önce iki milyon kişinin katılarak tarih yazdığı mitingin benzerini bu kez 5 milyon kişiyle gerçekleştireceğiz” diyor.