Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz salı günü koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanan kapalı mekânlardaki maske kullanma zorunluluğunun tümüyle kaldırıldığını bildirmişti.
Erdoğan, “Sadece toplu taşıma araçları ile sağlık kuruluşlarında maske uygulamasına vakalar 1000’in altına düşene kadar bir müddet daha devam edilecektir” demişti.
Normalleşmeden sonra toplumun çoğu zaten gevşemişti.
Son açıklamayla aslında pek çok yerde dikkate alınmayan maske zorunluluğunun kaldırılması resmîleşti.
Bu durum sosyal medyada haklı tepkileri de beraberinde getirdi.
Virüs notalarla mı bulaşıyor, Kovid-19 müzikle mi yayılıyor şeklinde yapılan sayısız paylaşımı tekrar etmeye gerek yok.
Açıkçası bir, iki gün geçsin belki unutulmuştur diye düşündük.
Ancak görünen o ki ortada bir unutulma söz konusu değil.
Gerçi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir hafta önce ilgili bakanlıklarla çalışma yapıldığını ifade etmiş, teknik ekiplerin öneri getireceğini, konuyu değerlendireceklerini söylemişti.
Oldukça uzun süredir devam eden yasakla ilgili sürecin bu kadar uzaması yaşam tarzına müdahale algısını pekiştirdi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Hizmet Ticaret Konseyi Başkanı Turgay Güler, yaptığımız görüşmede “Türkiye’deki tüm şehirlerden işletmecilerle kurduğumuz bir iletişim ağımız var. Genelgeye baktığımızda anladığımız şu: Kapalı alanlarda müzik yasağı yok. Açık alanlarda zaten önceden de gece 12.00’den sonra yasak vardı” dedi ve ekledi:
“Peki, o zaman sorun ne derseniz, kolluk kuvvetleri sesle ilgili tüm önlemleri aldığımız kapalı mekanlarda da gece 12.00’den sonra müzik çalmamızın yasak olduğunu söylüyor.”
Bu durum zihinlerdeki soru işaretlerini ister istemez artırıyor.
Pandemiden büyük zarar gören eğlence sektörü şimdilerde enflasyonla boğuşurken bir de müzik yasağının dezavantajını yaşamayı sürdürüyor.
Kafalarda şüpheye yer bırakmayacak şekilde pandemi gerekçeli müzik yasağına artık son verilmesi gerekiyor.
BURSA’DA ÇOK PAHALI YERLER HARİÇ İŞLER KESAT
Turgay Güler, hizmet sektörünün son durumunu da aktardı.
İlginç bir tespiti var.
Çok pahalı, lüks yerlerin işlerinde hiçbir sorun olmadığını söylüyor.
Hakikaten de hesapların hayli şişkin geldiği mekanlara gidip bakın, tamamı hep dolu.
Güler, sıkıntıyı orta direkt kesime hitap eden işletmecilerin çektiğini belirtiliyor.
Satışlarında adet bazında ciddi düşüş bulunduğunu da ekliyor.
Öte yandan sektörde alkollü içeceklere mayıs ayında yüzde 15 ila %40 arasında zam geleceği konuşuluyor.
HAYAT PAHALILIĞI KALICILIĞA DOĞRU KOŞUYOR
Dün, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı.
Merkez Bankası, 2022 yıl sonu enflasyon tahminini tam 19,6 puanlık güncellemeyle yüzde 23,2’ten yüzde 42,8’e çıkardı.
Yüzde 50’nin altında bir piyasa beklentisi yok!
TCMB, bir önceki raporda 80,4 dolar olan ham petrol tahminini 102 dolara; yüzde 24,2 olan gıda enflasyonu tahminini ise yüzde 49’a yükseltti.
Yani gıda fiyatlarındaki artışın sona ermesini daha çok bekleyeceğiz.
Bazı ekonomistler gıda enflasyonunda düşüşün 3 yılı bulabileceğini dile getiriyor.
TCMB tarafından enflasyon 2023 için yüzde 12,9 ve 2024 yılı için yüzde 8,3 olarak öngörüldü.
Bu tahminlere de güncelleme gelir mi?
Şimdilik bilemiyoruz!
Enflasyona odaklanırken hayat pahalılığını hep gözden kaçırdığımızın ise net olarak farkındayız.
Ürünlerdeki fiyat artışının durması -mevcut konjonktürde bu mümkün değil öyle olduğunu bir süreliğine hayal edelim- onların ucuzlaması anlamına gelmiyor ki…
Çarşıda, pazarda…
Kafede, lokantada…
Her yerde her şey ateş pahası!
Ürünlerin fiyatı bugünkü etiketleriyle sabitlendi diyelim; ülke ekonomisi düzlüğe mi çıkacak sanki?
Daha enflasyon durdurulacak, sonra ürünlerin fiyatları aşağı çekilmeye çalışılacak, bunların tümü seçim öncesi yaklaşık 1 yıllık sürede yapılacak.
Mümkün mü?
Değil.
Suni gündemlerle algı oyunlarının artacağı bir sürece gireceğimiz ise kesin gibi.