Bursa’da 29 Eylül-2 Ekim tarihlerinde düzenlenecek 4. Dünya Göçebe Oyunları, İznik Gölü’nün çevresinde yapılacak.
Bu kapsamda sazlık yerlerin doldurulduğu ve engebeli alanların tıraşlandığı iddiası akademik odaların gündemine taşındı.
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, yaptığımız görüşmede, Aralık 2021’den Temmuz 2022’ye kadar geçen süreçte İznik Gölü’nün çevresindeki değişimi gözler önüne seren çarpıcı uydu görüntülerini paylaştı.
Yapılan işlemlerin İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik’e aykırı olduğu kaydediliyor.
Ertuğrul Hoca, şunları söylüyor:
“Daha önce Uzaktan Algılama ve CBS merkezimizde hazırladığımız haziran ayı görüntüsünü güncelledim. Temmuz ayı görüntüsü bazı yapıların inşa edildiğini, alanın biraz daha genişlediğini, bazı bölümlerde de İznik Gölü’ne kadar inildiğini gösteriyor. Bu faaliyetler kanuna ve yönetmeliğe aykırı. Kim yaparsa yapsın. Göl kıyısında kesin bir mutlak koruma sahası var, sürekli ihlal edilen. Bu kez devletin kendisi ihlal ediyor, hem de alenen. Gölü doldurmuyoruz, sazlıkları yok etmiyoruz diyebilirler ancak görüntü ortada. İznik Gölü mutlak koruma alanında (Su seviyesinden 300 metre mesafe mutlak koruma alanı yönetmelik madde 9) içme ve kullanma suyu kullanımı amaçlanan doğal göllerde, göletlerde barajlarda uygulanan yönetmelik ortada ve görüntüler gördüğünüz gibi. Devlet veya belediyeler bunu yaparsa diğer insanlara nasıl dur dersiniz. Nasıl kanun var, yönetmelik var dersiniz.”
“Mutlak koruma alanı, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, maksimum su seviyesinden itibaren yatayda 300 metre genişliğindeki kara alanıdır.”
Şimdi sormak gerekiyor:
İznik Gölü’nde neler oluyor?
Yapılan uygulamalar kanuni mi?
Sazlık yerler dolduruldu mu?
Engebeli alanlar tıraşlandı mı?
Yapılaşma neden arttı?
Bursa sahipsiz değilse bu soruların yanıt bulması elzemdir.
Senelerdir dengesi bozulan İznik Gölü ve çevresindeki tahribatın artık önüne geçilmelidir.
BARINMA KRİZİ VE HAZİNE ARAZİLERİ
Konutlardaki fiyat artışı hız kesmiyor.
Rekor yükselişler peşi sıra geliyor.
Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 12,4 oranında artarak 430,6’ya yükseldi.
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 145,5 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 41,1 oranında artış gösterdi.
Türkiye, devletin sahip olduğu araziler ölçeğinde Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri.
Vatandaşa ucuz konut üretimi için hazineye ait uygun yerler böyle bir dönemde kullanılmayacaksa ne zaman, hangi amaçla değerlendirilmeli?
İş dünyası yer verin, organize konut bölgeleri oluşturalım talebini daha önce defalarca dile getirdi.
Bursa Sanayi ve Ticaret Odası da; kamu ile yerel yönetimlerin desteğiyle belirlenecek arazilerde, konut ve ticari alan üretmek üzere odalara verilecek yetki, sektör temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak kooperatifler vasıtasıyla organize konut bölgeleri kurmak istemişti.
Barınma krizinin önlenmesi için çabucak harekete geçilmeli.
Bu satırları yazarken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “İnşallah yeni sosyal konut projelerimizi önümüzdeki ay itibarıyla Cumhurbaşkanımızın milletine vereceği büyük bir müjdeyle duyuracağız. Cumhuriyet tarihimizin en büyük sosyal konut projesini 81 ilimizde başlatacağız” açıklamasını yapması doğrusu sevindirdi.
Şimdi mesele uygun konut edindirme kriterlerinin düzgün belirlenmesi.
Detayları açıklanınca öğreneceğiz.
Bu aşamada ucuz daire sahibi olmaya düzenli gelire sahip çalışan pozisyonunda bulunma koşulu getirilmesiyle sanayinin istihdam açığının da kapatılabileceğini hatırlatmak isteriz.
MÜTEVAZI SİYASET TARZI NE ZAMAN ANLAMLI?
Lüks kıyafetler, pahalı aksesuarlar, milyonluk arabalar, yalılar; içi her anlamda boş profillerin maddi görgüsüzlüklerinin senelerdir göze sokulması…
Ahlakın değil arsızlığın kutsanması, hayatın her alanında kontrolsüz rantın meşrulaştırılması, sonsuz bir tatminsizlikle sürekli tüketimin pompalanması…
Halkın ihtiyacı mütevazı ve zenginleşme aracı olarak görülmeyen bir siyaset tarzı.
Muhalefetin bu doğrultuda attığı adımlar Genel Başkan düzeyinden yerele yayılmalı.
Vatandaş nezdinde karşılık bulma isteniyorsa son dönemde zenginleşen siyasi figürler ile yola çıkılmamalı.
Aslında iktidar da toparlanma gibi bir derdi varsa benzer isimlerden sıyrılmalı.
Rant müptelası yerel aktörlerden arınılmalı.