Bursa’nın turizm pastasından hak ettiği payı alması için bilhassa son dönemde önemli adımlar atıldığını sıklıkla dile getiriyoruz.
‘Tarihî Çarşı ve Hanlar Bölgesi Çarşıbaşı Kentsel Tasarım Projesi’nden tutun gastronomideki hamlelere kadar ciddi bir uğraş verildiğini gözlemliyoruz.
Yapılanları takdir de ediyoruz…
Bunlara karşın gösterilen çabanın boşa gitmesine yol açacak, Bursa’nın turizm hedefini darbeleyen yaklaşımlara seyirci kalınmasını ise açıkçası anlamakta güçlük çekiyoruz.
Yazının bu noktasında ilgililere bazı sorular yöneltmek istiyoruz:
Hanutçuluğa neden göz yumuluyor?
Yabancı turistlere farklı fiyat tarifelerinin uygulanmasına hangi gerekçeyle izin veriliyor?
Gelin teleferiği ele alalım…
Uludağ’a gidiş gelişte Türk vatandaşlarından tek kişi için 90 lira talep ediliyor.
Peki, yabancılardan ne kadar para alınıyor biliyor musunuz?
Tek kişi için bilet ücreti yabancılara tam 300 lira!
Bir ülkeye gittiniz diyelim…
Aynı bilete yanınızda oturan 90 birim para öderken sizden 300 birim para alınsa kendinizi nasıl hissedersiniz?
O ülkeyi ve gittiğiniz şehri nasıl anımsarsınız; eşinize, dostunuza nasıl anlatırsınız?
Sadece bilet fiyatıyla kalsa iyi!
Uludağ’da yiyecek içeceğe de en az iki kat fazla para ödüyor yabancılar…
Yemek yenilen yer aynı, söylenen yemek aynı.
Bu durum kabul edilebilir mi?
Bursa’nın turizm imajı böyle pervasız uygulamalarla nasıl pozitif beslenebilir?
Birileri cebini doldursun diye kentin tarihî mekanları rotaların dışına çıkarılır.
Yerli turiste 20 liraya satılan şalların fiyatı, yine aynı iş yerine yabancı turistler hanutçular ile gelince birden 20 dinar olur…
Yani bugünkü kurla 20 liralık şalın fiyatı aniden 1.171 lira oluverir!
Kimse kusura bakmasın ama bu zihniyetle Bursa’nın turizmde bir yere gelmesini beklemek hayalciliktir.
Şimdi bazıları çıkıp hanutçuluk sadece Bursa’da yok ki diyebilir.
Doğrudur, maalesef hanutçuluk Türkiye’nin çoğu yerinde var ama Bursa’da bugünlerde yapılan kadar pervasızca icra edileni inanın hiçbir yerde yok.
Ulu Cami diye başka yerlere götürüyorlar insanları!
Ötesi var mı?
Üstelik dediğimiz gibi Bursa turizmde kendine daha yeni yeni yer edinmeye çalışan bir şehir.
Yetkililer turizmi darbeleyen hareketlerin acilen önüne geçmelidir.
Neşter geç vurulursa kurulan bu çirkin düzeni gelecekte değiştirmek sanılandan çok daha güç olabilir.
KIZ ÇOCUKLARINI DA ÖLDÜREN ADALET
İnsanı kahreden haberi dün okudunuz mu bilmiyorum…
Pedofil bir sapık, Instagram’dan tanıştığı 13 yaşındaki Beyza Doğan’a musallat oluyor.
Selim Tekin isimli söz konusu aşağılık yaratık, kızı 16 yaşına gelene kadar defalarca kaçırıyor.
Çocuğun ailesinin bu alçakla ilgili tam 35 şikâyet dosyası bulunuyor.
Ancak tahmin edebileceğiniz gibi ne yazık ki pedofil sapık 1 ay bile hapis yatırılmıyor!
Sokaklarda serbestçe dolaşmasına izin veriliyor.
Geçtiğimiz cumartesi uzaklaştırma kararına rağmen Beyza’nın ailesiyle yaşadığı eve zorla girerek 16 yaşındaki kızı silahla başından vuruyor.
Ardından da kendi kafasına sıkıyor.
Bu kadarını gerçekten aklımız almıyor.
Yahu sizin tutuklama kararı almanız için illa birilerinin hayatının sona ermesi mi gerekiyor?
Uzaklaştırma caydırıcılıkta yeterliyse cinayetler rahatlıkla nasıl işlenebiliyor?
Bu vahşi olaylar siyasi iradeyi neden rahatsız etmiyor?
Öldürülenler kadın olduğundan mı umursanmıyor?
Beyza’ya kurşunu kız çocuklarını bile korumaktan aciz adalet sistemi sıktı aslında.
Vebali de seyirci kalan herkesin boynuna…
KİRA BALONU PATLADI
Kontrolsüz betonla büyüme politikası epeydir çığırından çıktı.
Aslında ekonomik krizin de kapısını kalıcı istihdam sağlayacak yatırımlar yerine senelerdir sadece inşaata yönelmek araladı.
Enflasyonun rekor kırması, savaşın tetiklediği yabancı akını, girdi maliyetlerinin artmasıyla konut arzının kısıtlanması…
Birkaç ay elde edilen fahiş gelirlerle gelen suni mutluluk tablosu yerini bugünlerde adliyenin yolunu tutan ev sahiplerine bıraktı.
Çünkü kiralar ödenmemeye başlandı.
Yabancılar soyulduklarının farkında vardı.
Antalya’dan gelen kira krizi haberlerine çok yakında Marmara Bölgesi’nde de tanıklık edebiliriz.
Çünkü sadece yabancılara değil herkese öyle yüksek fiyatlarla kiralamalar yapıldı ki insanların sadece bir ay işi yolunda gitmese dahi durumu durumu toparlaması pek mümkün değil gibi.