Bursa’da şehir içinde faaliyet gösteren yaklaşık 8 bin düzensiz sanayi kuruluşu yer alıyor…
Yeni planlı alanlar yaratılıp, ortak bir irade sergilenemediği için bu sayı ne yazık ki her geçen gün biraz daha artıyor.
Tarım arazileri talan ediliyor.
Tarlalardaki kaçak yapılaşmaların önüne geçilemiyor.
Gelin, Nilüfer ilçesi Akçalar mahallesindeki 5.600 metrekarelik 234 numaralı parseli birlikte inceleyelim.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ndeki kayıtlarda bu yer tarla niteliğinde.
Ancak bir firmanın maşallahı var!
Aymazlıkta sınır tanınmamış…
Kaçak yapılaşmanın adetâ kitabı yazılmış!
Fotoğraflarda da gördüğünüz üzere tarla bir güzel yağmalanmış…
Bursa’da giderek azalan tarım alanları işte böyle göz göre göre yok ediliyor.
Bahsettiğimiz arazinin çevresinde çok sayıda benzer nitelikte parsel var.
Önlem alınmazsa diğer yerlerde de kaçak yapılar doğacak.
Talan katlanacak…
Nilüfer Belediyesi’nin ilgili ekiplerini buradan bilgilendirmiş olalım.
Bu yazı ihbar kabul edilmelidir.
Tarladaki kaçak yapılar ivedilikle kaldırılmalıdır.
Sorumlulara da gerekli cezai yaptırım eksiksiz uygulanmalıdır.
İhracat yasağı piyasayı dengeleyecek mi?
Yazının ardından TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Fevzi Çakmak, bir açıklama daha gönderdi:
“Ulusal Süt Konseyi’nin Eylül ayında yaptığı toplantıda 15 Mayıs’tan beri 7,5 TL/l olan çiğ süt referans alım fiyatının aynı kalmasına karar vermesinin ardından, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın süt ve süt ürünleri ihracatımızın yaklaşık %37’lik kısmını oluşturan süt tozu ihracatını yıl sonuna kadar yasaklamasının, süt ve süt ürünleri piyasasını dengeleyeceği düşünülse de hayvancılığımıza orta ve uzun vadede zarar vereceği kanısındayım.”
Çakmak, şöyle devam etti:
“Öncelikle şunu unutmamak gerekir ki ihracat devamlılık arz eden bir faaliyettir. İhracat bağlantıları yıllık ya da çok yıllık olarak yapılmaktadır. Bu yasaklama kararı ile uluslararası piyasalarda, ülkemiz süt tozu ihracatçısına olan güven kaybedilecek, ülkemiz ihracatçıları pazarlarını kaybedeceklerdir. Sanayici süt tozuna işleyeceği çiğ sütü, süt ve süt ürünlerine işleyerek iç piyasaya sürmek zorunda kalacaktır. İç piyasada oluşacak arz fazlası nedeni ile sanayici üreticiden aldığı süt miktarı ve süt alım fiyatını düşürecek, hâlen düşük olduğu tartışılan referans fiyatı dahi piyasada oluşamayacaktır.”
Kaş yaparken yine göz çıkarılıyor anlayacağız…
Sütünü maliyetinin altında satmak durumunda kalan süt işletmeleri hayvanlarını kesmeyi sürdürecek.
Bu süreç kaçınılmaz olarak Türkiye’de geçmiş yıllarda da karşılaşılan damızlık hayvan sayısının oldukça azalmasına, et üretiminde sorunlar yaşanmasına sebebiyet verecek.
Orta ve uzun vadede tüketicinin ekonomisi biraz daha darbelenecek.
Peki, bu senaryoların yeniden yaşanmaması için ne yapılmalı?
Sözü yine Fevzi Çakmak’a bırakalım:
“Yasaklamalar ya da kısıtlamalar yerine, hem üreticinin hem de tüketicinin mağdur olmaması adına; hayvansal ürünlerde arz-talep dengesizliğini ve fiyat istikrarsızlığını giderecek, girdi maliyetlerini düşürecek, desteklemeleri doğru, yeterli ve zamanında üreticiye ulaştıracak, kaliteyi ve verimi artıracak, aile işletmelerini optimum büyüklüğe ve sağlıklı ortama kavuşturacak, buzağı ölümlerini uluslararası standartlara getirecek, bilgiyi üreticiyle buluşturacak, uluslararası piyasada rekabetçi önlemler bir an önce alınmalıdır.”
Kamu bankaları kredileri sınırlandırdı
Konumuz özel bankalar değil…
Zaten onlar bu ara, dünyada benzerine rastlanmayan faiz politikası sayesinde para basmakla meşguller.
Kamu çalışanı okurumuz, gönderdiği elektronik postada kredi sınırlandırmasından bakın nasıl yakınmış:
“Merhaba Yaman Bey. Bursa’da bir kamu kurumunda çalışmaktayım. Bundan 1 ay önce konutumu satılığa çıkarıp 0 daire alma girişiminde bulundum. O zaman kamu bankaları 0 konuta 1,20, ikinci el konuta 1,29 oranından kredi veriyordu.
Ancak henüz benim evim satılmadığı için konut belirleyip kredi başvurusu yapmamıştım. Gel git bankalarla görüşürken maaş aldığım Ziraat Bankası konut kredisinde oranları aynı tutarak tavan rakamı 250.000 TL ile sınırlandırmış. Üzerine 1 lira fazla vermiyor.
Vakıfbank’a gittim 150.000 TL ile sınırlandırmışlar. Halk Bankası ile görüştüm 300.000 TL ile sınırlandırmış.
Bundan 1 ay önce gidip gezdiğim dairelerde de fiyatlar yükselmeye devam ediyor. Hem fiyat yükseldi, hem kredi sınırlandı stand-by konumunda kaldık.
Şimdi Ziraat Katılım 500.000 TL, o da 1.69 oranla veriyor ve geri ödeme tutarı çok yükseliyor.
Özel bankalara zaten yaklaşılmıyor. Benim görüştüğüm bir kişi bunun resmî bir şey olmadığını ama konut kredilerini zorlaştırarak milleti yıldırmaya çalıştıklarını söylüyor, bugün 250.000 TL istesen onu bile 1 aydan önce çıkarmayacaklar diyor.
Bir başka görüştüğüm kişiye de ne zaman düzelir diye sorduğumda sosyal konut projesinden dolayı bütün kamu bankaları bu işe odaklandı yakın zamanda düzelmez diyor yani Yaman Bey bugün en ucuz sıfır konutun 1.500.000 TL olduğu şehirde 250.000 kredi kullanıp geri kalan 1.250.000 TL nakdi kim verebiliyor bilmiyorum…”