Kalp kalbe karşıdır derler…
Tam Yıldırım Belediyesi’nin önünden geçiyordum ki cep telefonum çaldı. Arayan, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ali Mollasalih…
Açar açmaz, “Yakınlardaysan, belediyemize uğrayabilir misin?” diye sordu.
Nedenini söylemeyince merak edip gittim….
“İşte ilk talihlimiz geldi! Hediyesini vermek için hemen yan tarafa alalım kendisini” diyerek, el üstünde karşıladılar beni…
Bir alkışlayıp omuzlara almadıkları kaldı!
*
Talihli, hediye laflarını duyunca heyecan yaptım fakat yan tarafa alalım sözü huylandırdı…
Çünkü gösterdikleri yerde sedyeler vardı. Başlarında da Kızılay logolu kırmızı önlükleriyle gülümseyen hemşireler duruyordu.
Kaçma ihtimalime karşı, Mollasalih, hemen koluma girip talihli olayına açıklık getirdi:
“Belediyemiz sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Kızılay’la ortaklaşa kan bağışı kampanyası başlattı. Belediye çalışanları ve halkımıza açık bu güzel kampanyayı, Oktay Başkanımız, belediyeye ilk girecek vatandaşla birlikte başlatmak istedi. Şans işte kapıdan giren siz oldunuz!”
*
Bu sözleri duyar duymaz, iğne fobisi olan biri olarak, anında kanım çekildi tabii…
“Keşke, Ahmet Emin Yılmaz abimizi arasaydınız? O daha kanlı canlı! Hem kan verme konusunda rekoru ve madalyaları da var!” dedim ama dinletemedim…
Başkan Yılmaz, Mollasalih’le birlikte üçümüz uzandık sedyelere, plajda şezlonga uzanır gibi…
Yıldırım için aranan taze kanları verdik, gözümüz kapalı…
En son askerde vermiştim kan…
Verdikten yarım saat sonra benim için kan aramak zorunda kalmışlardı!
*
Şaka bir yana…
Kan bağışının önemini, ailemizden, akrabalarımızdan, dostlarımızdan birine kan lazım olduğunda daha iyi anlıyoruz…
Bir de, kazalarda, afetlerde ve felaketlerde!
O yüzden kan acil değil sürekli ihtiyaç…
Bağışlamanın manevi hazzının dışında, kanınınız da yenileniyor ayrıca verdiğiniz kanda yapılan testler sayesinde, farkında olamadığınız hastalığınızı da erken teşhis etme fırsatı yakalıyorsunuz…
Yani, bir kan bağışıyla hem başkalarının hem de kendi canınızıkurtarıyorsunuz.
Üstelik yanında Kızılay maden suyu da bedava!
Ertuğrul’un veda sitemi
Eski başkan Ali Ay’ın Bursaspor’da yaptığı en büyük yanlışlardan, hatalardan biri de Ertuğrul Ersoy’u takımın birinci kaptanı yapılmasına sessiz kalmasıydı…
20 yaşındaki çocuktan kaptan olur mu?
Fransız Le Havre kulubüne transfer olan Ertuğrul’un veda açıklamasındaki şu sözlerine bakar mısınız:
“Genç bedenimle bu denli ağır sorumluluğu kaldırmaya çalışırken, bu yükü zamansız omuzlarıma verenleri bir gün olsun kimseye şikayet etmedim. Her gece, Allahım beni Sinan, Sedat, Beyhan kaptanlarıma karşı mahcup etme diye dua ettim…”
Ah kaptan ahh!
Keşke çıkıp o zamanlar bu sitemlerini yapsaydın, belki süresiz kadro dışı kalırdın ama yönetimi de, Samet hocayı da daha erken gönderir, hiç olmazsa takımı düşmekten kurtarırdın!
Astronot
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyaretinde, Devlet Başkanı Putin’le birlikte MAKS-2019 Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı’nı da gezmişler.
İşte o gezi sırasında, Rusya Federal Uzay Ajansı Başkanı, güzel bir jest yapıp “Cumhuriyetinizin 100’ncü yılını yörüngeye bir Türk astronot göndererek kutlayalım” teklifinde bulunmuş.
Teklife sıcak bakmış Erdoğan…
Bakalım o şanslı astronot kim olacak?
İster misiniz Tayyip Bey, Ahmet Davutoğlu ya da Ali Babacan’ı göndersin?
Hem de dönmemek üzere!
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gidemez onun kulak rahatsızlığı var.
Bursa’ya İl Emniyet Müdürü ne zaman atanacak?
a) Bugün – yarın
b) Bir haftaya kalmaz
c) 10 gün içinde
d) Bir ay içinde
Depresyona girmek mi zor çıkmak mı?
Ülkemizde yaklaşık 3 milyon kişi depresyondaymış…
Araştırmanın bir diğer ilginç sonucu da, kadınlar depresyona girdiğini kabul ederken erkeklerin çoğu depresyona girdiğinin farkında bile değilmiş…
Temel ile Dursun gibi…
Doktordan dönen Temel’e sormuş Dursun:
“Ula ne dedi doktor?”
“Depresyona girmişim”
“Neyse üzülme uşağım, dua et depresyon sana girmemiş!”