Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, merakla beklenen yüzde yüz yerli ilk otomobilin üç ayrı prototipini görücüye çıkardı.
Şimdi sıra, üretimi yapacak ‘Babayiğit’le otomobilin ismini, üretimin yapılacağı tesisi ve fiyatını belirlemeye gelmiş.
Peki yabancı otomobillerden ne farkı olacak yerlisinin?
Ne gibi teknik özelliklere, donanıma sahip olacak?
Bakan Fikri Işık, bu konuda ser verip sır vermese de, araştırmacı gazeteci yeteneklerimi kullanarak bazı özelliklerini öğrendim…
İşte yüzde yüz yerli otomobilin bazı özellikleri…
* Uzun bayram tatillerinde yola çıkanların hız kadrajında üst sınırı otomatik olarak 70 km’ye sabitliyormuş…
* Bir uyarıgasyon cihazı konacak, yollarda trafik kontrolü olan noktaları, MOBESE ve radarları önceden bildirecekmiş. Ayrıca aynı cihaz, trafik kurallarına uymayan sürücüyü, “Ehliyeti kasaptan mı aldın len! Adam gibi kullansana öküz!” gibi onun anlayacağı dilden gayet nazik bir şekilde ikazlarda da bulunacak.
* Navigasyon sisteminde ise ücretsiz otopark yeri bulma, ücretli otoparklardan para ödemeden kaçmanın yollarını tarif eden bir program konacak.
* Ambulans, itfaiye, polis ve devlet büyüklerine ait makam araçları geçerken, onlara yol vermelerini kolaylaştıracak bir sistem de olacak… O araçlar geçerken, yerli otomobiller olduğu yerde geçici olarak kendiliğinden stop edecekmiş…
* Aynı sistem, alkollü veya uykusuz direksiyona geçenler için de geçerli…
* Akaryakıt alırken, vergisini, kasko-sigortasını öderken ve trafiğin yoğun olduğu saatlerde araç sahibinin göstereceği tepkileri ölçen bir küfürmetre cihazı da koymayı düşünüyorlar fakat montaj yeri henüz belirsiz… Egzos borusu ve vites kolu arasında kararsızlar!
* Düğün, miting ve maç konvoyuna katılanların camdan sarkarken düşmelerini önlemek için otomatik ferforje korkuluk da varmış. Üstelik gelin veya sünnet arabası olduğunda, bahşiş için önünü kesenlere su ve biber gazı püskürten toma sistemine de sahipmiş…
Öğrenci çantaları…
Belediye otobüsünün en arka koltuklarına oturmuş orta öğretim öğrencileri, aralarında sohbet ediyorlardı ki…
Bir vatandaş, seslendi:
“Bir de öğrenci olacaksınız… Büyüklerinize yer vermeyi öğretmediler mi sizlere?”
Utanarak tam kalkıyorlardı ki, orta yaşlarda tonton bir teyzemiz müdahale etti:
“Oturun yavrum oturun! Sizin yükünüz bizimkinden daha ağır!”
Gerçekten de doğru söylüyordu…
Durakta inmek isteyen öğrencilerden birinin çantasını tutayım dedim, gülle gibiydi!
Sınıflar akıllı tahtalara, öğrenciler tabletlere geçse de çantaların ağırlığı değişmiyor!
Eğitim sisteminin, çocuklarımızı meslek sahibi etmeden önce bel ve boyun fıtığı yapacağı kesin…
İnan’dık başardık!
Selçuk‘un İzlanda‘ya 90’ncı dakikada attığı o muhteşem frikik golünü günboyu TV ekranlarından her izleyişimde heyecanlanıyorum…
Sanki maç canlı yayınlanıyormuş da bu defa kaçıracakmış duygusuna kapılıyorum arada…
Mucize gerçek oldu…
Son günlerde yaşadığımız acı ve üzücü olayların ardından A Milli Futbol Takımımızın başarısı,
yüreklerimizi bir nebze olsun ferahlattı.
Yöneticisinden, futbolcusuna hepsine helal olsun…
Euro 2016 biletini Selçuk’un golüyle aldık ama Letonya‘ya gol atarak bizi play-off stresinden kurtaran Kazakistanlı futbolcuyu da unutmayalım!
Süper Lig takımlarımızdan birine transfer etmeli onu TFF!