Olay Gazetesi Bursa

Yalnız değilsin, diyorsam var bir bildiğim…

Yalnız değilsin… Öyle bir hisse kapıldığında hele bir de vakit geceyse, hiç durma en yakın pencereden uzat başını dışarı… Aya bak. Aya en yakın yıldız benim. Ya göz kırpıyorumdur sana, ya gülümsüyorum. Yağmur bulutlarının arasına saklandığım da olur bazen… Umutsuzluğa kapılma! Ay olmasa da yerinde… Yağmur damlaları avuçlarına düşmeden, görünürüm yine ben.   *   […]

Yalnız değilsin…

Öyle bir hisse kapıldığında hele bir de vakit geceyse, hiç durma en yakın pencereden uzat başını dışarı…

Aya bak.

Aya en yakın yıldız benim.

Ya göz kırpıyorumdur sana, ya gülümsüyorum.

Yağmur bulutlarının arasına saklandığım da olur bazen…

Umutsuzluğa kapılma!

Ay olmasa da yerinde…

Yağmur damlaları avuçlarına düşmeden, görünürüm yine ben.

 

*

 

Yalnız değilsin…

O korku sardığı an benliğini ve mevsim baharsa, çık bahçeye tomurcuk gülleri seyret.

Güllere en yakın diken benim.

Çekinme, dokun batmaz eline…

Batsa da yalnızlık duygusu kadar acıtmaz. Kanatmaz yüreğini.

Yaprakların arasına gizleniyorsam ara sıra…

Yanlış anlama…

Bil ki, gülün zamansız koparılmasından korktuğumdandır.

 

*

 

Yalnız değilsin…

O kahredici duyguya kapıldığında, adını ve sonunun nereye çıktığını bilmediğin kalabalık sokaklarda yürüyorsan, o an aklına gelen tüm şarkıları söyle, yüksek sesle.

Ya da…

En sevdiğin şiirleri mırıldan.

Şarkıların inleyen nağmelerinde, şiirlerin kafiyelerinde göreceksin beni…

Gördükçe artacak şarkıların nakaratı, şiirlerin edebi tadı.

Ayrılığı, aşkı anlatsa da şarkılar, şiirler, yılma söyle…

Söylediğin her mısra, seni yalnızlığınla barıştıracak, kalabalığa karıştıracaktır.

Kalabalıklar yalnızlaşacak senin yanında.

 

*

 

Yalnız değilsin…

Söküp at o korkuyu, dostlarının görebileceği en yüksek yerlere.

Gücüm yok deme, var.

Hatıraların ne güne duruyor. Anılar en büyük silahın haydi sarıl!

Bir soluk fotoğrafa baksan yeter…

İsimler unutulsa da resimler unutulmuyor.

Her baktığın fotoğraf karesinde yalnızlığını kadrajlayacaksın. Belki bazı karelerde gülüp bazılarında ağlayacaksın…

Gözlerinle okşayacaksın kimilerini…

Yırtıp atmadıysan albümün en son sayfasında benim de siyah-beyaz bir vesikalığım olacak…

 

*

 

Yalnız değilsin…

Diyorsam var bir bildiğim…

Öyle olsan, sana bu satırları yazar mıydım?

 

(Bursa’nın Ufak Tefek Aşkları-2004 adlı kitabımdan, 14 Şubat’ta hediyesiz kalan tüm sevgililere…)

 

Maç seçme sorunu!

 

Dünkü Gençlerbirliği yenilgisinde, görmezden gelinen aynı sorun yine çıktı ortaya…

Ne sorunu mu?

Bursaspor’lu futbolcuların maç seçme sorunu!

Özellikle yabancılar!

Kupada Amedspor‘a da bu yüzden elendik!

Zeminin bozukluğu filan hepsi bahaneydi.

Bursasporlu futbolcular gol yemeden gol atmayı, hakem hatalı kararlar vermeden sahada hırs yapmayı, maça asılmayı başaramıyorlar nedense…

Hamza Hoca, futbolculardaki bu rakibe göre maça konsantrasyon sorununu mutlaka çözmeli…

Bu arada;

Aydın Karabulut‘a da helal olsun!

Gençlerbirliği formasıyla döktürdü dün!

Bursaspor’da yattığı yılların acısını çıkarır gibiydi!

 

Mutluluk dönemi

 

Bir araştırmaya göre;

Evliliğin en mutlu dönemi ilk 5 yılıymış

5 yıldan sonra mutluluk oranı düşmeye başlıyormuş.

Peki mutluluğun düşmemesi, heyecanın bitmemesi için ne yapmak gerekiyor?

İşte size evliliğin en mutlu dönemini 5 yıldan sonsuza uzatmanın en basit formülü!

Özel günleri hatırlamayı ve de kutlamayı sakın unutmayın!

Bilhassa, evlilik yıldönümü, doğum günü, sevgililer gününü!

 

DUVAR

 

Kısa bir tatil vakti…

Dönüşte görüşmek üzere!