Japonya’da uykusuzluk sorunu yaşanıyormuş.

Şaka değil ciddiyim…

Uykusuzluğun ülkeye maliyetinin yılda 138 milyar dolar yani yaklaşık 775 milyar lira olduğu belirtiliyor.

Ülke ekonomisinin uykusuzluk yüzünden zarar etmesi, Japon Hükümeti’ni harekete geçirmiş…

Sağlık Bakanlığı, tüm çalışanlarına öğleden sonra en az 30 dakikalık bir uyku molası önerisinde bulunmuş.

Fazla mesaiye yasaklama getirilmesi de gündemde.

*

Yalnız Hükümet değil özel sektör de uykusuzluk sorununu çözmenin çarelerini arıyor.

İşverenler, çalışanlarını gün içinde uyumaya teşvik etmek için ses geçirmeyen özel uyku odaları yaptırmaya başlamış işyerlerine…

En rahat ortopedik yataklı, uyku getiren çayların demlendiği bu sessiz odalara, bilgisayar, cep telefonu gibi uyku kaçırıcı elektronik aletlerin sokulması yasak.

Gün içinde yasal uyku izni veriliyor, masa başında uyuyanlar ise el üstünde tutuluyormuş!

Bazı firmalar ise mesaiye kalmadan evine giderek, en az 6 saatin üzerinde uyuyan çalışanlarına prim vermeye başlamış.

Yattıkları yerden para kazanmak dedikleri bu olsa gerek!  

*

28 ülkede yapılan araştırmaya göre, Japonların ortalama uykusu günde 6 saat 35 dakika…

Uluslararası ortalamanın 45 dakika altında olduklarından, gün içinde çok bitkin kalıyormuş.

Bütün bu kaygıları, panikleri 45 dakika yüzünden!

Uyku araştırması yapılan 28 ülke arasında Türkiye’de var mı acaba?

Varsa kesin ortalamanın üzerinde çıkmışızdır!

Yataktakileri değil ayakta uyuyanları ölçseler yeter!

Şu kadere bakar mısınız…

Japonya’da Hükümet ve özel sektör uyusunlar diye adeta çalışanlarının gözlerinin içine bakıyor…

Bizde ise uyumasın, biraz daha çalışıp üretsinler diye!

Gel de harakiri yapma!

 

Meydanı bırak maillere bak!

 

“Bozbey gelecek, İl Yönetimi gülecek” başlıklı dünkü yazımda, CHP İl ve Osmangazi İlçe Başkanlığı’na haksızlık yapmışım…

Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Bozbey’in Ankara dönüşü Barakfakih ve Kent Meydanı’ndaki karşılama töreninin partililere, medyaya duyurulmasında pasif kaldıklarını yazmıştım.

CHP İl Başkanlığı’nın basın danışması sevgili meslektaşım Tayfun Çavuşoğlu ve CHP Osmangazi İlçe Başkanı Mete Akyolcular, gönderdikleri açıklamayla beni utandırdılar.

Bozbey’i karşılama töreni için her ikisi de hem partililere hem basına mail, sms ve sosyal medyadan yaptıkları bilgi paylaşımını belgeleriyle sundular.

Meğer e-postalarıma bakarken gözden kaçırmışım CHP’den gelen mailleri… 

Bozbey’in, İl Yönetimi ve ilçe örgütleriyle aralarında bir sorun olmamasına sevindim.  

 

Müneccim böreği mi yedin be kardeşim!

 

“Ziraat Bankası’ndan bir kıyak daha bekliyorum ben…

Yalnız spor kulüpleri değil onları destekleyen taraftarların kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını da yeniden yapılandırma kapsamına alsa tam süper olacak…”

Dün yazdım bu satırları köşemde…

Ve yazımın çıktığı gün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında verdiği müjdeyi…

Birikmiş kredi kartı borcu olan vatandaşlarla ilgili çalışma yapılıyormuş…

Onların borçlarını da Ziraat Bankası üstlenecek ve borcu yeniden yapılandırıp gelirine göre taksitlere bölecekmiş…

Yerel seçim öncesi gerçekleşirse bu proje, Tayyip Bey yalnız hayır dua almaz oy da alır!

Proje iyi güzel fakat özendirici olmasın!

Nasılsa Ziraat Bankası borcu yapılandıracak diyerek, bankanın ‘başak’lı logosuna güvenerek kredi kartlarında limitleri zorlamayalım…

Yapılandırmada sıkıntı olursa başaklara gelmeyelim!

 

Hangisine gitsek?

 

Yarın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…

Büyükşehir Belediye Başkanı ve AK Parti’nin adayı Alinur Aktaş ve Nilüfer Belediye Başkanı ve CHP’nin Büyükşehir adayı Mustafa Bozbey, aynı gün ve saatte günümüzü kutlamak için etkinlik düzenlemişler.

Gazeteci arkadaşlar şimdi kara kara aşağıdaki seçenekleri düşünüyorlar…

a) İlk kim çağırdıysa onun davetine mi gitmeli?

b) Birine gidip diğerine gitmezsek, gönül koyar mı?

c) İkisine de kapıdan selam verip kaçsak mı?

d) İlgilerine teşekkür edip, iki Başkan’ın davetine de gitmezsek ayıp olur mu?