15 Temmuz…
Türk Milletinin “Askeri darbeyi önleyen halk” olarak tarihe geçtiği gündür…
15 Temmuz…
Cemaat ve hizmet maskesiyle yıllarca sinsi bir şekilde Devletin en kılcal damarlarına kadar sızmış FETÖ’cü vatan hainlerine ve onların dış destekçilerine karşı halkımızın cesaretiyle destan yazdığı gündür…
15 Temmuz…
Partilisi, partisizi, yedisinden yetmişine, kadınıyla erkeğiyle tankların, kurşunların, bombaların üzerine korkmadan nasıl yürünür? Vatan ve bayrak sevgisi, demokrasiye bağlılık, milli irade nasıl olur, dosta düşmana gösterdiği gündür…
*
15 Temmuz…
Yalnız halkımızın değil, Ordumuzun, emniyet ve yargı teşkilatımızın, mesleklerine vatan hainliği lekesi bulaştıran FETÖ’cülere karşı kahramanca savaştığı gündür…
15 Temmuz…
Daha önceki darbelerde olduğu gibi tankı görünce korkup yine korkup sinecek zannedilen siyasetçilerimizin, ülke yöneticilerimizin, vatanseverlik ve demokrasi sınavından alınlarının akıyla geçtikleri gündür…
15 Temmuz…
Esas duruşa geçeceği, onları alkışlayacakları umulan medyanın, darbeci hainlere karşı onurlu ve ilkeli milli bir duruş sergiledikleri gündür…
*
15 Temmuz…
Ülkemizin toprağında, bütünlüğünde, kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimizde gözü olanlara karşı demokrasi meydanlarında bayrak bayrak dalgalandığımız gündür…
15 Temmuz…
Tıpkı Kurtuluş Savaşı’ndaki, Çanakkale’deki kahraman atalarımız gibi, dünyaya “Sözkonusu vatansa, gerisi teferruattır” mesajını kafalarına bir kez çaktığımız gündür…
15 Temmuz…
Türkiye’de askeri darbelerin, muhtıraların defterinin dürüldüğü gündür…
*
O yüzden;
İki değil, iki bin yıl da geçse…
15 Temmuz’da ekmeğini yediği devletine, milletine, aynı üniformayı taşıdığı meslektaşlarına kurşun sıkan, bombalar atan vatan hainlerini ve içimizdeki dışımızdaki dost görünümlü işbirlikçilerini asla unutmayacağız, unutturmayacağız!
O kara gece yüreğinde vatan sevgisi elinde bayrağıyla darbecilere geçit vermeyen demokrasi şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyorum…
Hainleri ise lanetle!
Kısa bir mola!
Hadi bilin bakalım…
Köşe yazarlarının en beğenilerek okunan yazısı hangisidir?
Diğer meslektaşlarımı bilemem ama benim okurlarımın en çok sevdiği yazı, genelde yıllık izine çıkarken yazdığım şu not oluyor:
“Kısa bir mola! Yıllık iznimin en güzel bölümünü kullanacağımdan, köşem kısa bir süre kapalı kalacak… Dönene kadar fırsat bu fırsat siz de kafanızı dinleyin!”
Bu notumun çok sevildiğini nereden mi biliyorum?
Bizzat tanık oldum…
Gazetede izine ayrıldığıma dair o küçük notumun çıktığı gün, sevdiğim saydığım eski bir siyasetçiyle karşılaşmıştık…
Hal hatır faslından sonra aynen şöyle demişti:
“Seni tebrik ediyorum. Bugün yine döktürmüşsün köşende! Harika yazmışsın, kalemine, yüreğine sağlık! Kestim o yazını, çerçeveletip asacağım evimin en güzel yerine!”
Bu güzel anekdotu niye paylaştığımı sanırım tahmin ettiniz…
Yarından itibaren yine izine çıkıyorum…
Siz de köşemi kesip, sakın çerçeveletmeye kalkışmayın ha!
Yeni bakan yeni sistem!
Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ilk icraatına, eğitimle ilgili ihbar ve şikâyetlerin yapıldığı Alo 147 Hattı’nı kaldırarak başlamış…
Karara sevinen eğitim camiasında ve velilerde şimdi şu kaygılı beklenti var…
Eğitimdeki sıkıntı ve sorunları iyi bilen yeni Bakan da sınav sistemine ve müfredata el atar mı?
Bu beklentiye girmeleri çok normal çünkü her yeni gelen bakanla birlikte sınav sistemi ve hatta müfredat değişiyor!
Bakalım gelenek sürecek mi?
Dondurma kuyruğu
Oturduğum mahallede en az beş yerde Maraş dondurmacısı var…
Fakat, dikkat ettim, diğerleri müşteri beklerken birinin önünde özellikle akşamları uzun kuyruklar oluşuyor.
Bir iki akşam değil, her yaz böyle…
Geçen akşam, dondurma alırken dayanamayıp sordum:
“Nedir Ustam senin diğer meslektaşlarından farkın?”
Önce dondurmayı verdi, ardından başarı formülünü:
“Farkımız, kullandığımız malzemede ve külahta! Bu konuda çok şükür elimizi korkak alıştırmadık! E buna bir de ekle güler yüzümüzü!”