– Hoş geldiniz sayın Keramettin Bey!
– Hoş bulduk efendim…
– Sizi gözüm sanki bir yerden ısırıyor…
– Benim gözüm ise sizi birkaç yerden ısırıyor…
– Şimdi çıkardım sizi, aday adayı olduğunuz önceki seçimlerde de yine bana denk gelmişti mülakatınız…
– Ne güzel bir tesadüf!
– Keramettin Bey, dosyanızdaki biyografinize şöyle göz attım da, partimiz kurulduğundan beri yerel genel dememiş, her seçimde bir yerlere aday adayı olmuşsunuz…
– Oldum ama sorun hele niye oldum?
– Niye?
– Hep o parti büyüklerimizin teveccühü, tabanımızın baskısı, hemşeri ve dostlarımın verdiği ara gazı sayesinde!
– Sizinle ilgili topladığımız bilgilere göre, bizim parti kurulmadan önce de çeşitli partilerden de denemişin adaylık şansını…
– Siz buna şans mı diyorsunuz?
– Ne diyelim, adaylık hobisi mi?
– Vatana, millete hizmet aşkı desek…
– Neyse, zamanımız kısa malum, biz dönelim mülakata… Biliyorsunuz bu seçim hep partimizin hem de ülkemizin geleceği açısından çok önemli…
– Önceki seçimler için de aynı şeyi söylemiştiniz yanılmıyorsam…
– O seçimler de önemliydi ama bu hepsinden önemli, ya tamam ya devam niteliğinde…
– Ben de onun için aday adayı oldum zaten!
– Parti büyükleri, tabanımız, hemşeri ve dostların baskı yaptılar mı yine?
– Yaptılar ama bu defa ‘yeter artık aday adayı olma, hayallerin yıkılmasın yine’ diye baskı yaptılar. Dinlemedim sözlerini…
– İyi yapmışsınız… Peki yine isminizi vekil listesinde göremezseniz üzülür müsünüz?
– Yoooo!
– Neden?
– 9-10 ay sonra nasılsa yerel seçim var! Ona hazırlanırım!
– Sizce bu seçimde Bursa’dan kaç milletvekili çıkarır partimiz?
– Övünmek gibi olmasın, oy potansiyelim yüksektir. Benim olduğum listelerle seçime gidersek 15 vekil rahat çıkarırız…
– Siz olmazsanız…
– Ben olmazsam 5’te kalırsınız, uyarmadı demeyin!
– Keramettin Bey, isminiz de güzelmiş, kim koydu?
– Köyümüzün ebesi!
– Ebenize çok selamlar, çıkabilirsiniz, mülakat bitti!
İnce’nin mal beyanı
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanır açıklanmaz düştü yollara Muharrem İnce…
Diğer adayları ziyaretler…
Mitingler…
Her gün meydanlarda…
Tam gaz gidiyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, onun bu performansını görünce, “keşke adını daha önce açıklasaydık” diyor mudur acaba…
Muharrem Bey, önceki gün Hakkari mitinginde de YSK’ya sunduğu mal varlığını açıkladı…
Eşi ile kendisinin hatırı sayılır bir mal varlığı vardı listede…
İki bankaya olan toplam 31 bin liralık kredi kartı borcunu da eklemiş…
Milletin gözü malında mülkünde kalmasın diye, bence o borcu bilerek yazdırmıştır İnce…
Gerçi onunki de borç mu?
Asgari ücretli vatandaşın bile ondan daha fazladır bankalara olan borcu!
Ramazanda bunları yapalım mı?
* Elalemin yediği yemeği, gezdiği yerleri layklamak yerine, maddi imkansızlıktan dolayı yemek yiyemeyenleri, gitmek istedikleri yerlere gidemeyenleri düşünelim.
* Yüzlerce, binlerce kilometre ötedeki hiç tanımadığımız kişilerle internette vakit geçirmek yerine, her gün karşılaştığımız insanlarla, komşularımızla sohbet edelim.
* ‘Cool’ olmak için son model, pahalı bir cep telefonu alarak, borcunu ödeyebilmek için aylarca gece gündüz çalışıyoruz. Biraz da ‘kul’ olmak için fazla mesai yapalım.
* Cep telefonunda sağlıklı kaç adım attığımıza bakarken, o gün doğruya, iyiye ve güzele doğru attığımız adımları da sayalım.
* İftar ve sahurlarda sevdiklerimizle bir araya geldiğimizde cep telefonlarımıza değil birbirimizin yüzüne bakalım.
* Tanımadığımız, görüşmediğimiz onlarca kişiden gelen ‘hayırlı cumalar’ mesajına bakmak yerine, cuma hutbesini veren imam ne diyor, ona bakalım.
(Not: Bu güzel öneriler Diyanet Dergisi’nin son sayısındaki Prof. Dr. İlhan Kılıç’ın ‘e-Oruç’ başlıklı yazısından alınmıştır.)
Çatallı soru
Bilin bakalım…
“Kaşıkla verip kepçeyle geri almak” sözü, neden çıkmıştır?
Hadi cevabını da vereyim…
Siyasilerin seçim dönemleri vatandaşa verdikleri ekonomik vaatler yüzünden!