Olay Gazetesi Bursa

Söyle yalanı, öpeyim inananı!

FETÖ’nün en kilit isimlerinden, firari imamı Adil Öksüz, 15 Temmuz’daki o hain darbe kalkışmasından sonra gözaltına alınmıştı… Fakat çıkarıldığı savcılık tarafından serbest bırakılınca kayıplara karıştı. O gün bugündür aranıyor… Yurt içinde saklandığını öne sürenler var, yurt dışına kaçtığını söyleyenler var… Hakkında her gün medyada yeni yeni haberler çıkıyor. Son haberi tam bir bomba! Öksüz‘ün kullandığı […]

FETÖ’nün en kilit isimlerinden, firari imamı Adil Öksüz, 15 Temmuz’daki o hain darbe kalkışmasından sonra gözaltına alınmıştı…

Fakat çıkarıldığı savcılık tarafından serbest bırakılınca kayıplara karıştı.

O gün bugündür aranıyor…

Yurt içinde saklandığını öne sürenler var, yurt dışına kaçtığını söyleyenler var…

Hakkında her gün medyada yeni yeni haberler çıkıyor.

Son haberi tam bir bomba!

Öksüz‘ün kullandığı cep telefonu, 15 Temmuz’dan 6 gün sonra ABD İstanbul Başkonsolosluğu tarafından arandığı ortaya çıkmış!

 

*

 

Koskoca ABD Başkonsolosluğu, güvenlik kuvvetlerince her yerde aranan, medyada çarşaf çarşaf görüntülü haberleri çıkan FETÖ darbecisini niye arar?

Nitekim, aradıklarını kabul ettiler ama savunmaları çok komik:

“ABD vizesini iptal etmiştik. Onu söylemek için aradık!”

Şu siyasi inceliğe, şu bürokratik zerafete bakar mısınız?

Yapılan açıklamaya en güzel cevabı Başbakan Binali Yıldırım verdi:

“Yersen!”

Türkçe meali:

“Söyle yalanı, öpeyim inananı!”

 

*

 

Başkan Trump‘un bile aklına gelmezdi böyle bahane!

Yine de dostumuz ve strateji ortağımız olan bir ülkeden daha şahane bahaneler beklerdik…

Keşke şu savunmaların birini yapsaydılar:

“Biz insanları ararken öksüz-yetim ayırmayız! Bütün insanlara karşı adiliz!”

“Kötü bir niyetimiz yoktu. İstanbul trafiğindeki en rahat yolları sormak için aradık!”

“Öksüz hoca iyi bir gurmedir dediler. İstanbul’da en iyi ciğercinin nerede olduğunu sormak için aradık…”

“İddaa kuponu yapıyorduk konsolostuktaki arkadaşlarla… Derbi maçıyla ilgili tahminini sormak amacıyla aradık!”

“Darbe senin neyine, bulaştırdın yüzüne gözüne! Kaçma, gel teslim ol Türk adaletine, demek için aramıştık ama açmadı!”   

“Cep faturası bize geldi yanlışlıkla. Ödememiş yine! Onu hatırlatmak için aradık!”

   

Et ve dert!

 

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, et meselesini dert meselesi olmaktan çıkarmakta kararlı…

Nasıl mı?

Hayvancılıkta yerli üretime geçenlere büyük destekler verilecekmiş…

Yerli üretim yapanlara verilecek destekleri öyle ballandırarak anlatmış ki Bakan Çelik, basın toplantısını takip eden gazeteciler bile “Biz de mesleği bırakıp hayvancılığa mı başlasak?” demeye başlamışlar aralarında… 

Faruk Bey, et konusunda yüreklere su serpmiş ama “Öyle bir zamana gidiyoruz ki, gıdayı kontrol eden, dünyayı kontrol edecek. Dünya gelecekte su ve gıdaya erişim savaşları yaşayabilir” diyerek yine dertlendirmiş milleti!

 

Önergesever vekiller ne olacak?

 

Deniliyor ki;

Mevcut sistemde, milletvekillerinin TBMM‘de verdikleri soru önergelerinin bir yaptırım gücü olmasa da, ilgili bakanlık 15 gün içinde mutlaka cevaplamak zorundaydı…

Referandumda ‘evet’ çıkarsa, yeni sistemde milletvekillerinin soru önergeleri de güme gidecek…

Bakanların, soru önergelerine cevap verme zorunluluğu ortadan kalkacakmış!   

Önerge vermeyi seven ve verdiği soru önergelerin sayısıyla övünen milletvekilleri açısından kötü olacak bu uygulama…

Seçmenlerine TBMM’de yaptıkları çalışmaları anlatırken zorlanabilirler! 

 

Çadır

 

– Kardeş bu referandum çadırı mı?

– Yok be güzel başkanım, sen yanlış gelmişin, bizim ki çingen çadırıdır!

– !!!????????……..