– Abi baktın mı e-Devlet’ten sen de soyağacınıza?
– Bakmaz olaydım!
– Niye?
– Annemin annesinin annesinin annesi meğer ölmemiş, yaşıyormuş, hem de 134 yaşında!
*
– Ben bu gençliği anlayamıyorum azizim!
– Ne oldu komşum?
– Daha ne olsun, kandillerde bayramlarda yaşayan büyüklerini ziyaret etmeye üşenirler, kalkmışlar internetten ölenlerin soyunu sopunu araştırıyorlar…
– Gençlik işte, merak ediyorlar!
– Soylar değişir huyları değişmez bunların! Bunlar için de huyağacı yapsınlar!
*
– Hayırdır Selami dayı, çok heyecanlı gördüm seni…
– e-Devlet şifresi aldım yeğen, çaktırma birazdan ben de soyağacıma bakacağım…
– İyi de bizim soyumuz belli değil mi?
– Ben biraz baba tarafından şüpheliyim… Mısır’a kadar dayanabilir dedemin soyu…
– Mısır’a dayanırsa ne olur?
– Öyle deme oğlum, bakarsın Mısır’lı zengin bir sultandır, mirastan döneriz köşeyi…
– Sen dua et de, süt mısırı çıkmasın! Koçanı kalmasın miras!
*
– Len Kamil hani sizin soyunuz Karadeniz’e dayanıyordu, soyağacında Balkan göçmeni çıkmış atalarınız?
– Sen de yedi göbek İstanbulluyuz diye hava atıyordun, duydum ki Merzifon’dan gelmiş senin ataların da!
– Kim söyledi sana?
– Sana benim soyumu söyleyen!
*
– Baba hani biz kıyı boyundandık? Taa saraya dayanıyordu soyumuz?
– Niye sordun?
– Soyağacına baktım, bizim ataların hepsi Adanalı çıktı!
– Deme be! Benim içim kıyıldı şimdi, söyle şurdan şalgamıyla beraber iki acılı Adanalı kebap da kutlayalım bunu evlat…
*
– Anneee! Senin annenin babasının annesinin babasının adı Rüknettin miydi?
– Ne bileyim evladım? Mezarda kemikleri kalmamış insanın ismini soruyorsun bana! Ben babanın ismini bile unuttum!
– Peki, Ökkeş kim?
– Ananın örekesi!
– Soyağacında böyle yazmıyor ama!
– Sen daha sormaya devam edersen birazdan yazacak!
*
– Kim bakarsa baksın abicim, ben asla bakmam internete girip de o soyağacımıza!
– Korkuyor musun gerçeklerden?
– Hayır! Ben biliyorum soyumun nereye dayandığını…
– Nereye dayanıyormuş?
– Adem ile Havva’ya!
Günün en güzel haberi
Büyükşehir Belediye Meclisi, Çevre ve Sağlık Komisyonu’nun DOSAB Termik Santralı projesiyle ilgili sunduğu raporu oybirliğiyle kabul etmesi, dünün en güzel haberiydi.
Projenin rafa kaldırılmasıyla Bursalılar rahat bir nefes aldılar.
Raporda;
Çevreye etkileri, meteorolojik şartlar, şehir merkezine yakınlığı, sanayileşmenin getirdiği kirlilik gibi sebeplerden dolayı termik santralın kurulması ve işletilmesinin uygun olmadığı belirtilmiş.
Aslında o rapora, kentteki son hava kirliliği ölçüm sonuçlarını gösteren rapor da eklenebilirdi…
Bu halde bile hava kirliliği S.O.S veriyorken, bir de o termik santralın kurulduğunu düşünsenize…
Her gün tonlarca kömür girecekti Bursa’ya ve yine tonlarca artığı çıkacaktı…
Havaya vereceği sıcaklığı ve dumanı da cabası!
Vazgeçilmesi DOSAB için de iyi oldu, şehrin ahını almaktan da kurtuldular.
Bu ucuz enerjiden daha değerli!
Hani 3 beyazdan uzak duracaktık?
Her açıklamasıyla sofralarımızdaki ezberleri bozan Canan Karatay Hoca, yine bomba açıklamada bulunmuş…
3 beyazın en tehlikelisi olarak gördüğümüz tuzu aklamış!
Diyor ki;
“Tuz içinde 84 minerali barındıran bir kaynak. Birçok hastalık yetersiz tuz kullanımı nedeniyle ortaya çıkıyor. Çünkü vücutta tuz eksilince tüm organizma altüst oluyor. Fransız İhtilali’nin bile en büyük sebebi, halkı tuzsuz bırakmaktı!”
Tam da, lokanta ve restoranlarda tuzlukları kaldırmaya alışmışken, Canan Hoca’nın yaptığına bakar mısınız?
TV kanallarına yine çıktı bir tartışma konusu:
“Salatalığı tuzlayıp mı yesek, tuzlamadan mı yesek?”
Kukla
ABD Savunma Bakanı, dalga geçer gibi “YPG’yi PKK’ya karşı da savaştırabiliriz!” demiş…
Yaparlar!
Savaştırmak onların mesleği!
Bölgedeki terör örgütleri de kuklaları nasılsa, istediğini savaştırır, istediğini barıştırırlar!
Sow
Bursaspor taraftarı ara transferde gelen Maussa Sow için papatya falı bakıyor:
“Bu hafta mı oynar, gelecek hafta mı oynar?”
Benim tahminim, lig bitmeden kesin oynar!
Gol bile atabilir!