Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Türkoğlu, demokrat bir sendikacıdır.
Yalnız kendi üyelerinin değil, nerede bir haksızlık, adaletsizlik görse oradaki mağdurlara da desteğe gider.
Tepkiyse tepki, eylemse eylem, hiç çekinmez tavrını koyar, her türlü yanlışlıklara karşı…
Sürekli sokaktadır, sahadadır…
Üretkendir de, yaptığı basın açıklamaları ses getirir, medyada gündem olur.
Çünkü, klasik basın metni okumakla yetinmez, medyanın ve kamuoyunun dikkatini daha çok çekmek için açıklamasını tiyatral gösterilerle süsler…
Bazen komik olur bu gösterileri genelde trajikomik!
İzleyenleri gülümsetirken aradan mesajını da verir ilgili yerlere…
*
Baktım, önceki gün yine bir protesto ile medya önündeydi Selçuk Başkan sendika yöneticisi diğer arkadaşlarıyla birlikte…
Toplanma nedenleri;
TürkTarım Orman-Sen Sendikası Şube Yöneticisi Dr. Ayça Karauz’un görev yerinin değiştirilmesi…
Basın açıklamasında, Ayça Hanım’ın görev yerinin değiştirilmesinin siyasi bir karar olduğunu, kendisine baskı ve mobbing uygulandığını iddia ediyorlardı.
Bir de kurgu hazırlamışlar ama kurgu değil tam bir korku filmi olmuş!
Kamyonetle bir erkek bir kadın cansız mankenin üzerinden geçmişler!
*
Tarım İl Müdürlüğü’nde görevli bir sendikacının görev yerinin değiştirilmesinin, kamyonetle cansız mankenlerin ezilmesi arasında nasıl bir bağ kurdular ki?
Şöyle bir bağ kurmuşlar…
“Biz aslında büyük bir silindir ayarlamıştık. Bu silindir hak arayan kamu çalışanlarını temsilen o insan maketlerinin üzerinden geçecekti. Fakat anlaştığımız silindirci son anda gelmekten vazgeçince bu kurgumuz yattı. Biz de bu işi kamyonetle yaptık” demiş Başkan Türkoğlu…
Madem öyle, insan silindir hacmi daha yüksek bir kamyon kiralar!
Benden söylemesi…
Bu basın toplantısındaki kurgu, olmuş burgu!
Keşke yayalarla ilgili trafik kazalarını protesto etseydiniz daha ses getirirdi!
Soyağacına çıkma, düşersin!
Nüfus Genel Müdürlüğü, daha önce taleple alınabilen soyağacı çizelgesini e-Devlet’e yükledi.
Yükler yüklemez de soyunu merak edenlerin hücumuna uğradı!
Bir saat içinde 35 bin kişi soyağacını çıkarmayı başarmış.
Aile geçmişini 1800 yılına kadar gösteren sistem, en sonunda aşırı yoğunluktan göçmüş.
İnsanların geçmişini ve atasının kim olduğunu öğrenmesi iyi bir şey tabii…
Fakat soyunun nereden geldiğini veya gelmediğini öğrenince yaşanacak sevinç ve hayalkırıklıklarına karşı da önlem alınmalı!
Gerçekler de göçmesin!
O göçerse daha fena!
Oba’cılar!
Bursaspor’un deplasman maçlarını genelde mahalledeki Ersoy kardeşimin kahvehanesinde izlerim…
Bazı akşamlar çıktığımda da taşlı okey oynuyoruz arkadaşlarla, çayına, gazozuna…
Oynarız derken, okey nasıl atılır, çifte nasıl bitilir, sayı nasıl kaçılır gibi konularda engin deneyimlerimi paylaşıyorum!
Dikkatimi çekti, uzun zamandır çarşamba akşamları kimse kahvehaneye gelmiyordu…
Neden gelmediklerini sordum Ersoy’a…
“Abi, o akşam herkes obaya iniyor!” dedi gülerek…
Oba derken, meğer, o akşam evde oturup, soluksuz bir şekilde televizyondaki Diriliş Ertuğrul dizisini seyrediyorlarmış!
O dizinin oynandığı akşam, mahallede hayat duruyor resmen…
Laf aramızda;
Bunu öğrendiğimden beri okey oyununda kazanmaya da korkuyorum, arkadaşlar her an kılıç kuşanıp gelebilirler kahvehaneye diye!
Herkesle tartışmayın!
Kurt ile Eşek aralarında tartışıyorlarmış.
Kurt, çimenin yeşil olduğunu savunuyormuş, Eşek ise sarı olduğunu…
Bir türlü anlaşamayınca sonunda konuyu ormanın kralı Aslan’a anlatmaya karar veriyorlar.
Tarafları dinledikten sonra kararını açıklamış Aslan:
“Kurt’a bir ay hapis, Eşek’e ise özgürlük!”
Karara şaşıran Kurt, itiraz etmiş:
“Sevgili Kralım! Yoksa sen de mi çimeni sarı görüyorsun?”
“Hayır çimen yeşildir”
“O halde neden bana 1 ay hapis cezası verdin?”
“Eşek’le tartıştığın için!”
(Bu güzel fıkra gazeteci dostum Nadir Tülek’ten)
Sevdim bu sözü
Bu ülkede okullarda zorunlu ‘dün’ dersleri verilmeli, çabuk unutuyoruz.
(İlber Ortaylı)