Biz ileri demokrasiyi konuşurken, Avrupa aşırı demokrasinin demokrasiye zararlarını tartışmaya başlamış.
Tartışmanın çıkış noktası, son dönemde yapılan referandumlar...
Ve o referandumlardan çıkan şok sonuçlar!
*
İlk şok, İngiltere’de yaşanmıştı…
AB’den çıkıp-çıkmamakla ilgili yapılan referandumundan, Brexit yanlıları yani AB’den ayrılması savunanlar zaferle çıkmıştı.
Çıkan sonuç, Avrupa’yı ekonomik olduğu kadar psikolojik olarak da sarstı, tedirgin etti.
Birleşik Krallık şimdi AB ile anlaşmalı boşanmanın hazırlığı içinde…
*
İkinci referandum şoku, geçtiğimiz hafta Kolombiya‘da yaşandı…
Hükümet, ülkede tam 52 yıldır bitirmek için mücadele ettiği kanlı terör örgütü FARC‘la, barış masasına oturmuş, silahlı çatışmaları sona erdirecek bir anlaşma yapmıştı.
Sonra da bu anlaşmayı halkın onayına sundu…
Ne var ki, yapılan oylamada, terör örgütüyle yapılan barış anlaşmasını kabul etmeyenler önde çıktı!
Barışa hayır dedi Kolombiyalılar, teröre binlerce kayıp vermelerine rağmen!
*
Üçüncü referandum şoku da Macaristan’dan geldi…
AB kotası gereği payına düşen bin 294 sığınmacının alınması konusunda referandum yapmıştı Macar Hükümeti…
Bizim Çarşamba Pazarı’nda oturan Suriyelilerin sayısı bile o rakamın en az üç dört katıdır…
Fakat, o kadarcık sığınmacıyı bile istemedi Macar halkının yüzde 98’i…
Referandumdan ‘hayır’ çıktı.
Biz de ülkemizdeki 2 milyon sığınmacı için bir referandum yapsak ne çıkar acaba?
*
Referandum sonuçlarından ummadıkları sonuçlar alan Avrupa’nın aşırı demokrasinin zararlarını tartışması işte bu yüzden…
Aslında demokrasinin aşırılığından önce insanlığı tartışmaları daha sağlıklı olurdu!
İnsanlığı da tartışsınlar ama onu sakın referanduma sunmasınlar!
Ne olur ne olmaz, bir şok da o oylamada yaşayabilirler!
Medeniyetin karizması çizilmesin!
İlahi Adalet Sarayı!
Suçluluk duygumuz ağır basıyor, “Allah affetsin” diyoruz…
Vicdanımız sızlıyor “Allahından bulsun” diyoruz…
Merhamet damarımız kabarıyor “Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın” diyoruz…
Bazen de öfkemize hakim olamıyor “Allah cezasını versin” diyoruz…
Kısaca;
Bizi maddi manevi mağdur edenlerin, hukuk açısından aldıkları, alacakları cezalar yüreklerimizi soğutmayınca, işi hemen Allah’a havale ediyor, O’nun ilahi adaletine sığınıyoruz.
Madem öyle, bir önerim var Diyanet İşleri Başkanlığı’na…
Camilerimize de, ‘İlahi Adalet Sarayı’ tabelası asalım!
Dualarımızın dava dilekçesinden, gözyaşlarımızın damga pulundan ne farkı var!
A Milli gelenek!
Anlaşıldı…
A Milli Futbol Takımımız;
Avrupa Futbol Şampiyonası Grup Eleme maçlarında yaşattığı stresi, heyecanı, Dünya Kupası Grup maçlarında da yaşatacak yine…
Gruptaki ilk iki maçında görüldü;
Kupa’ya katılma hesapları son maçına, gitme şansı ve ihtimali son dakika gollerine bırakma geleneği sürecek gibi…
“Biz bitti demeden bitmez” şarkılarını söylemeye hazır olalım…
Tabii, Fatih Hoca‘nın aldığı maaş, kurduğu takım ve oynattığı taktiklerle ilgili tartışmalara da!