Kısmetse haftaya bugün seçim var…
Sandık başına gidip, bizi TBMM’de en iyi şekilde temsil edeceklerine inandığımız milletvekillerimizi seçeceğiz.
İktidarda görmek istediğimiz partiye oylarımızı vereceğiz.
Aylar süren seçim tantanası nihayet bitecek…
*
Seçimden sonra da bir süre çıkan sonuçlarla ilgili kritiği devam eder…
Oy oranları netleşince, siyasi parti genel başkanlarının oy sonuçlarına ilişkin değerlendirmeleri gelir…
Her liderin partisinin seçimde aldığı oy oranına göre mutlaka bahanesi ve özeleştirisi olacaktır.
Beklenti odur ki;
Bu seçimden de sandığa giren tüm partiler zaferle ve güçlenerek çıkacaklar!
İstifa ve değişim beklentisi içindekiler yine avucunu yalayacaktır.
*
Yalnız bu seçimde ilk kez halkın seçimlere ilgisiz, kayıtsız kaldığına şahit oluyoruz.
Sayısız seçim dönemi izledim, benim de gördüğüm en durgun ve heyecansız seçim oldu…
Siyasi partiler, vatandaşı geçim derdinden uzaklaştırıp, seçim havasına sokmakta zorlandılar…
Bu sessizlik pek hayra alamet değil!
Çok merak ediyorum, bakalım sandıktan nasıl bir tablo çıkacak!
Seçmendeki sessizliği ve ilgisizliği iki nedene bağlanıyor…
Birincisi;
Siyasi partilerin liderlerini ve adaylarını her Allahın günü hatta saatbaşı, tv ekranlarında görmekten, aynı sözleri, aynı tartışmaları dinlemekten bıktılar…
İkincisi;
Kafalarında oy vereceği partiyi çoktan belirlediler, o yüzden sessiz kalmayı tercih ettiler.
*
Benim aklıma bir ihtimal daha geliyor…
Acaba, seçim tarihinin de etkisi olabilir mi?
Tepkileri belki de ona seçmenlerin!
Bak o konuda çok haklılar…
Benim de itirazım vardı 7 Haziran’da yapılmasına…
7 Haziran değil de bir hafta sonrası yani 14 Haziran’da yapılsaydı daha güzel olurdu seçimler…
Niye mi?
O pazar gün aynı zamanda Babalar Günü!
Hangi milletvekili adayları TBMM’ye, hangilerinin babalara geldiğini görürdük!
Aşk ve siyaset!
Yarısı erkek, yarısı kadın 7 bin kişiye sormuşlar:
“7 Haziran’daki genel seçimde, sevgilinizin veya eşinizin sizden farklı bir siyasi partiye oy vermesi, ilişkinizi olumsuz yönde etkiler mi?”
4 bin 700’ü, “Hayır etkilemez! Aşk başka siyaset başka!” cevabı vermiş…
3 bin 300’ü de “Etkiler tabii! İktidarda olmak da aşktır!” demiş.
Ne olur ne olmaz…
Yine de siz, seçimde kullandığınız oyun rengini sevgilinize eşinize söylemeyin…
Siyasette yetmezmiş gibi bir de evlerde iktidar-muhalefet tartışmaları yaşanmasın!
Siyasi partiler, her dört yılda bir seçime gidiyor, bizim öyle bir şansımız yok!
Sat gitsin Başkan!
Bursaspor Başkanı Recep Bölükbaşı, esip gürlemiş transfer politikasını eleştirenlere karşı… “Takımdaki yıldız futbolcuları satsam, kulübün borcunu sıfırlarım” demiş.
Sat Başkan!
Ozan Tufan’a, Şener’e, Enes’e ve diğer futbolculara biçtiğin bonservis ücretini verecek bir kulüp varsa, bir dakika durma hemen sat, kurtar kulübü borçtan…
Satmıyorsun da ne oluyor?
Borçlar katlanıyor…
Cezalar saklanıyor…
Futbolcular nazlanıyor…
Avrupa Kupaları’na gidemedikten sonra milyarlık yıldızlarını, ligde Osmanlıspor’a karşı oynatsan ne olur, oynatmasan ne olur!
Sen de iyi bilirsin ki Sevgili Başkan!
Bursaspor taraftarı, futbolcuyu satarken değil alırken kazıklanan yöneticileri affetmiyor!