AK Parti Bursa 1.Bölge 3.sıradan milletvekili seçilen Refik Özen, bir sahur vakti Genel Merkez’den gelen telefonla aday olmuştu…
Kulağıma gelen duyumlara göre;
İşte o günden sonra Bursa’daki AK Partililer, “belki beni de arayan olur” düşüncesiyle, gece yatağının başucundan cep telefonunu ayırmaz olmuşlar…
Kulaklıkla yatanlar, çift telefon ve yedek şarj cihazı kullananlar varmış!
“Ne olur ne olmaz… Daha önce Nagıp Vardar da gece gelen bir telefonla İl başkanı olmuştu. Telefonu açık tutmakta yarar var” diyorlarmış…
*
İkinci anekdotumuz MHP’den…
Partinin Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’a bir sohbet sırasında adı bende saklı bir gazeteci takılır:
“Sayın Vekilim! Milletvekili aday listesinde Lütfi Taşcı Hocamızı keşke biraz daha yukarı sıralara koysaydınız!”
İsmet Bey, espriyi patlatır:
“Bizim yalnız oya değil duaya da ihtiyacımız var! Lütfi Hocamızı bilerek o sıraya koyduk ki, dualarıyla listemizi sürüklesin!”
Seçim sonuçlarına bakılırsa, Hocam epey dua etmişe benziyor!
*
Üçüncü anekdotumuz da CHP’den…
Partinin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Bursa mitinginde ummadığı kalabalığı görünce coşmuş, şöyle seslenmişti:
“Bursa işi bitirmiş! 9. sıra milletvekili adayımız nerede? Kardeşim, sen Ankara’dan evini git tut!”
Ne var ki, meydandaki kalabalığın milletvekili seçiminde sandığa bir etkisi olmadı.
CHP Bursa’da mevcut 5 vekil yerlerini zor korudu!
Şimdi o 9.sıra milletvekili adayı fellik fellik İnce’yi arıyormuş…
Niye mi?
Onun gazına gelerek Ankara’dan tuttuğu eve verdiği kaporayı kurtarmak için!
*
Son anekdotumuz İYİ Parti’den…
Gökdere’de yaptıkları miting sırasında partililerden biri, mitingi izleyen gazeteciye, kalabalığı göstererek sorar:
“Nasıl, AK Parti ve CHP’nin mitinginden daha fazla değil mi?”
Gazeteci gülümser:
“Bence gözlerini bir kontrol ettir!”
“Niye?”
“Gönül gözün iyi ama diğerlerinde sıkıntı olabilir!”
Bu habere çok gülü-Cem!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzündenmiş!
Gerekçesini de şöyle açıklamış bir spor kanalına:
“Londra ziyareti sırasında Erdoğan’ın milli futbolcularımız Mesut ve İlkay’la çektirdikleri fotoğraf, milli takımdaki diğer arkadaşlarının moralini bozdu. Bu yüzden kupada iyi oynayamadılar!”
Tam Zaytung’luk bir haber!
Açıklamasını gören de, soyunma odasına veya sahaya girip çektirdiler zannedecek oysa o dediği fotoğraf, Dünya Kupası’ndan bir ay önce çekilmişti.
Bu nasıl bir nefrettir!
Bu nasıl bir ırkçı yaklaşımdır!
Aman Tayyip Bey, Almanya Başbakanı Merkel’le de fazla fotoğraf vermemeye çalışsın yoksa o karelere de bir kulp takabilirler…
Zira;
Kabız olsalar ondan bilecekler!
Hazımsızlık dizboyu!
İddiayı kaybedenler
Seçim dönemleri iddiaya girmeyi sever siyasetçiler…
Siyaset biraz da iddia işi…
Hem seçimi hem iddiayı kazanmak ne kadar güzelse, ikisini de kaybetmek bir o kadar acı tabii…
Bu seçimde de iddiaya girenler vardı…
Ben girmedim ama bazılarına şahitlik ettim.
Özellikle milletvekilliği sayısı tahminlerinde çok yüksekten uçanların, sandıklar açılınca inişleri sert oldu.
Neyse ki iddianın hediyesi, genelde takım elbise, gömlek, kravat, yemek filandı…
Benim dolduruşuma gelip de patates soğana girmemeleri iyi olmuş!
Kaybedenler batmıştı!
Seçimin en güzel vaadi
24 Haziran seçimlerinde siyasi parti liderleri, adayları birbirinden güzel ve cazip vaatlerde bulundular.
Fakat seçmenin en hoşuna gideni ve en somut vaat, emekliye verilen biner liralık bayram ikramiyesi oldu.
Bayram üstü ekonomi de canlandı.
Oy sonuçlarına bakılırsa bu ikramiyedeki memnuniyet sandıklara da yansımış…
Emekli seçmen “eldeki kuş, daldaki kuştan iyidir” mantığıyla hareket etmiş gibi…
Boş ve Dolu!
-Abi duydun mu? Ceviz büyüklüğünde dolu yağacakmış!
-Bırak yağsın!
-Arabanın üstünü kapatmayacak mısın?
-Yooo…
-Niye?
-Yakıt deposu boş arabanın üstüne dolu yağsa ne fark eder kardeşim?
!!!!???….