Hep yakından görmek istemişimdir bir gezek etkinliğini…
Geçen hafta içinde kısmet oldu…
Murat Arık kardeşimin davetlisi olarak misafir oldum Yeşil Bursa Tahtakale Gezeği‘ne…
Şanlıurfa‘nın meşhur sıra gecesinin, çiğ köftesiz versiyonu da Bursa gezeği…
Ta Osmanlı’dan günümüze kadar gelen, Türk sanat müziği severlerin gönüllü sürdürdüğü bir gelenek…
*
Eskiden evlerde toplanırdı…
Doğal akustik sese sahip o büyük salonlu eski müstakil evler kalmadığından, bu gezek geleneğini çoğu restoranlarda sürdürüyorlar…
Sohbet ederken, gezek üyesi olma şartlarından da söz etti İsmail Bey…
Olmazsa olmaz ilk şartları, Türk sanat müziği sevdalısı olacaksın!
İkinci şart, ortama uyan, neşe katan sosyal biri olacaksın!
Gezekte çalınacak şarkılar da önceden belirleniyor, sözleri fotokopi ile çoğaltılarak gelenlere veriliyormuş…
Amaç, şarkıları hepbirlikte söylemek…
Benim şansıma da hep damar şarkılar denk geldi o akşam…
*
“Öksüz sanırım kendimi ben sensiz içerken” şarkısıyla bir başladı sazlar, “Akşam oldu hüzünlendim ben yine / Hasret kaldım gözlerinin rengine” ile devam etti…
“Mehtaplı gecelerde hep seni andım” şarkısıyla final yaptık…
İkinci bölüm türküler ve oyun havalarından oluşuyordu…
Kendi düğününde bile oynayamayan biri olarak, mecburen o bölümde oynayanları sadece alkışla destekledim…
Solo şarkılar bölümü de harikaydı…
Bir ara ben bile karga sesimle çıkıp, bir şarkı söyleyeyim dedim ama, Bursa’da gezek geleneğinin tamamen bitmesinden korkup vazgeçtim!
*
O akşam gördüm ki;
Gezek yapılan mekanlar değişse de, katılanlar her geçen gün azalsa da, tadı ve heyecanı hiç değişmeyen tek şey, şarkılarımızın nağmeleri!
Nedir bu öfke, bu hoşgörüsüzlük!
İnsanlar, cuma namazına yetişmek için koşturuyorlar…
O sırada, cami önünde park yeri arayan karşılıklı iki araç, yol verme(me) yüzünden başlıyor aralarında sözlü tartışmaya…
Biri iki metre geri çekilse, sorun çözülecek…
Tartışma neredeyse kavgaya dönüştü dönüşecek…
Neyse ki, cemaat araya girip, kavgaya dönüşmeden sorunu çözüyor.
İki inatçı sürücü, park yeri bulduktan sonra, baktım koşarak camiye giriyorlar.
Şanslarına, o gün hocanın cuma hutbesindeki konu, hoşgörü, sevgi, yardımlaşma üzerineydi!
Hoca, minareden kavgayı mı gördü acaba?
Bursaspor’un geleceği!
Bursaspor Başkanı Recep Bölükbaşı‘na, takıldım:
“Ozan Tufan yerine beni gönderebilirsiniz Trabzonspor’a! Bonservisimde sorun çıkarmam!”
O da esprime, espriyle karşılık verdi:
“Kaleci Frey ve Taiwo’yu satarım, seni satmam!”
Kulübün borç durumunu da sordum…
Çok rahattı…
Ve çok iddialı konuştu;
“Yeni stadyumu iyi değerlendirirsek, ne borç kalır ne dert! Bizim asıl servetimiz Vakıfköy’de! U-19 takımını yakından izle… O çocuklar var ya, Bursaspor’u 10 yıl şampiyon yapacaklar!”
Bugünkü Galatasaray maçını kazanmış kadar sevindim!